her türlü iyiniyetli uyarıya rağmen inat ederek gözlükle maç yapan kişiye ders olması gereken hadise.ani bir vuruş sonucu o sert top kişinin gözünde ve gözlüğünde patlayabilir.gözlük camı ve oyuncu ayrı yerlere düşmek suretiyle yere serilir.ilk tedaviler ortamdaki arkadaşlar tarafından yapıldıktan sonra kırılan gözlüğün hesabının nasıl verileceği kara kara düşünülmelidir.
gözlükle kaleye geçen ilkokul çocuklarının kaçınılmaz sonu. *
-ya beni de oynatsanıza.
+oğlum sen koşamazsın, hem de gözlüğün var.
-kaleye geçerim.
+tamam geç de gözlüklerini çıkar.
-gözlüğü çıkarırsam topu göremem ki...
+iyi geç kaleye, dikkat et de suratına gelmesin.
akabinde atılan ilk şut kalecinin yüzünde patlar ve gözlük havalarda...
hırsıza evin anahtarını vermek gibidir. yahu bir insanın topla oynanan oyunlar gözlükle işi nedir? ha edgar davids'in o turuncu ve pahalı gözlü olsa anlarım.*
Tabi bir de hiç maç yapmamana rağmen dışarıda gezerken gözüne top gelmesi durumu da var. Bu olay gözlüğe bir zarar verdiyse ve üstüne tüm arkadaşların önünde rezil olman eklendiyse ve eğer topu kimin attığını görmediysen gerçekten fena bir durumla karşı karşıyasın demektir. Böyle bir durumda herkesin sana gülmesine karşın senin yüzünde müthiş bir öfke belirir ve içinden kendince intikam yeminleri etmeye başlarsın.
tarafımca defalarca tecrübe edilmiş hadisedir, yaratacağı en küçük zarar camların kavuştuğu yeni çiziklerdir. artık büyüdük haftada 3 gece gözlüksüz top oynuyoruz tabi ama dereceler de aldı yürüdü bu arada.
denize gözlükle giren şahıstan daha mantıklı şahsın başına gelecek feci durum. hemen akabinde herkes tüm sevimsizlikleriyle sana yardım etmeye çalışır.
can yakıcı bir eyleme dönüşen, nihayetinde de gözlükle göz yuvalarının birleşmesi ve kişinin de cyclops'a benzemesiyle sonuçlanabilen hadise. şut atan arkadaşın "gol atamadım ama gözlüğünü yamulttum" demesi ise ayrı bir cinayet sebebi, aman deyim...
maçın giderek çekişme kazandığı anlardandır. iri yarı forvet oyuncusu şutunu çeker, top gözlüklü defans oyuncusunun gözüne gelir. gözlüğü yere düşen ve kırılan arkadaş hafifçe eğilir, gözlüğü eline alır ve "kırıldı mı lan" diyerek işaret parmağını çerçeveden içeri sokar. evet, arkadaşın eli cama değil boşluğa gelmiştir, ne yazık ki gözlük artık kırılmıştır. tabi ki kırılır, sonuçta sen edgar davids değilsin ne işin var gözlükle sahada. bu dakikadan sonra ne maçın bir önemi kalır, ne de o dakikaya kadar birçok gol atan iri yarı forvet oyuncusunun üzüntüsünün. o iri yarı forvet oyuncusu küçülür küçülür küçülür. ve "kusura bakma parasını ben öderim" der.