mazlumder in, 100.000 nüfuslu silopi ilçe merkezinde 37 gün boyunca kesintisiz devam eden sokağa çıkma yasağının ardından yaptığı gözlem ve incelemelere dayanarak kamuoyunun bilgisine sunduğu rapordur.
işbu entry yorum içermeyecektir.
rapordan kimi kesitler aktarılacaktır.
--spoiler--
Rapor dışı tek istisna olarak:
genelkurmay, silopi de etkisiz hale getirilen kişi sayısını 146 olarak belirtmiştir.
mazlumder raporuna göre de silopi de yaşanan olaylardan sonra 500 e yakın sayıda genç dağa çıkmıştır.
rapora göre söz konusu süre içerisinde 26 sivil hayatını kaybetmiştir.
silopi halkıyla yapılan görüşmelerden kimi kesitler:
--spoiler--
Salih GÖK (Hüdapar ilçe Başkanı):
Şu an ilçe normale dönmüş durumdadır. Bölge üzerinde kaos yaratılmak isteniyor. Sokaklarda barikatlar vardı, çatışmalardan dolayı evimizi terk ettik. Halk devlet ile PKK arasında eziliyor. Parti üyelerimizden ölen veya yaralanan yok. Resmi yetkililer muhtarlar eşliğinde hasar tespitinde bulunmuşlar. Vatandaşlardan “terör mağduruyum” şeklinde dilekçeler alınıyor. Sokağa çıkma yasakları süresince kaymakamlığın kurması gereken
kriz masası yoktu. Yetkililere ve kurumlara ait telefonlar sürekli meşguldü. Kaymakamlık mahallemize daha sonra erzak dağıttı. Devlet çözüm sürecinde gerekli ehemmiyeti göstermedi. Kışla ve karakollara çekildi. PKK ise hendek kazdı, halkı mağdur etti. Bize yakın dernekler aracılığıyla gelen yardımları halkımıza dağıtıyoruz.
--spoiler--
--spoiler--
Emine ESMER (Silopi Belediye Eşbaşkanı):
Silopi merkezde yer alan 11 mahallenin 8'inde yoğun çatışmalar yaşandı. Toplam 29 sivil insanımız yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenler örf ve adetlere uygun defnedilemedi. Hakim kararıyla Belediye’de arama yapacaklarını bize ilettiklerinde “Eşbaşkanlar ve avukat olmadan arama yapamazsınız.” dedim. Savcı kabul etti, avukatımız ile geldik, arama yapıldı, birkaç odanın anahtarını bulamadık, görevli arkadaşları getirmemize
fırsat vermeden kapıları kırdılar, tutanaklar tutuldu, her yer tertemiz. Ertesi gün belediyede bulunan bekçilerimiz evlerine gönderilerek belediye binamız çatışmalar sırasında karargah olarak kullanıldı. Kaymakam beyi bu konu için aradığımda “Aaaa, öyle mi, haberim yok.” dedi. Sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar sırasında sekiz mahalleden diğer üç mahalle ve çevre köylere iç göç yaşandı. Şimdiler aileler evlerine dönmeye başladılar.
--spoiler--
--spoiler--
Nurettin GÜNEŞ (Vatandaş):
Sırasıyla “insanım, Müslüman’ım, Kürt’üm.”. Son seçimlerde Ak Parti’ye oy verdim. Güvenlik görevlileri mahallemize yasağın başlamasından 3-4 gün sonra geldiler. Bu esnada diğer mahallelerde bulunan yakınlarımızla yaptığımız telefon görüşmelerinde yakınlarımız güvenlik güçlerinin kendilerine çok iyi davrandıklarını, evlere girerken galoş giydiklerini, çocuklara şeker, gofret dağıttıklarını söylüyorlardı. Güvenlik güçleri
mahallemize geldiklerinde bizim eve gelmediler. Bir görevliye “Bizim eve niye gelmiyorsunuz.” dedim. “Sende terörist tipi yok dedi.” dedi, ben de mahallede meydana gelebilecek olası bir yanlış anlaşılmanın (Herkesin evine gittiler de size niye gelmediler?) önüne geçmek için bizim eve de uğramalarını söyledim. Eve uğramadan gittiler. Mahalleye tekrar geldiklerinde kapıyı çaldılar, açtım. Yere yatmamı istediler, “Sakin
olun, bir şey yok.” diyene kadar biri gırtlağıma yapıştı, can havliyle kıvranırken başka biri koluma dipçiği indirdi. Evdeki herkesi duvara dizdiler, her yeri aradılar. Bir şey bulamayınca 11 numaralı evi sorup gittiler. Gözaltına alınanlar emniyet yerine boş evlere götürülüyordu. Bu evlerde işkence yapıldığı evden çıkan vatandaşların yüzünden gözünden belli oluyordu.
--spoiler--
--spoiler--
ismini Vermek istemeyen Bir Yurttaş:
Burada ne kanun var, ne yasa ne de anayasa. Kürt olduğumuz için bize hayat yok.
--spoiler--
--spoiler--
ismini Vermek istemeyen Bir Yurttaş:
Güvenlik güçlerinin evdeki sert fiilleri üzerine biraz yumuşak olmalarını söyledim. Bana (evdeki kadınları kast ederek) “Şu an tecavüz edebilirim, öldürebilirim, alıp götürebilirim, bunlara yetkim var.” dedi.
--spoiler--