türkiyede bunu yaparsanız kesin bir yere gelirsiniz. çünkü bu ülkede araştırmaktan çok gördüğüne/duyduğuna inanır insanlar. önemli olan nasıl çabaladığın değil nasıl oynadığındır.
ezik ve aciz insanların dili ve edebiyatıdır. mesela bir k*rt mazlum edebiyatı yapabilir, çünkü k*rdün gururu yoktur. ezik bir toplumun ensest evladı olarak dünyaya gözünü açmıştır. ailenin on ikinci çocuğu olarak gelmiş ve değersiz olduğunu kendisi de bilir. varlığından beri hep asalak yaşamıştır. devamlı başka devletlerin köpeği olmuştur. bu mazlum edebiyatı, içlerine o kadar işlemiştir ki her durumda kendisini ezilmiş olarak göstermeye çalışmaktadır. molotof atıyor, polis gelip sikiyor ne oluyor? yav heval polis hep bizi eziyor, eziyet ediyor... dövlet bize bohmiir, dövlet anamı sikiyir vb. diyaloglar duyuyoruz, okuyoruz. üniversitede de öyle. her türlü haysiyetsizliği ve arsızlığı yaparlar, karşılık görünce hemen mazluma yatarlar. "foşik töce bize soldırıyoğr, öğitim göremiyrik" diye zırvalarlar. mesela örnek olarak verdiğim k*rt, türk sosyalistlerine sürekli duygu sömürüsü yapmaktadır. mazlum edebiyatı işte budur.
akp'nin referandum süresince yine uygulayacağını düşündüğüm edebiyat. anayasa mahkemesi'nin bu kararı sonucu akp'Liler şu anda çok mutlu çünkü önemli maddeler aynen duruyor çokta önemli olmayan iki tane fıkra iptal edildi ama amaçları bu karardan mutsuzmuş gibi davranıp iptal edilen fıkraların çokta önemli olmadığını bilmeyen türban kararı ve akp kapatma davası yüzünden başbakan'ın da dolduruşuyla anayasa mahkemesine öfke duyan kısma evet oyu verdirmek. bakalım işe yarayacak mı ?
bu toprakların en güçlü ve zengin edebiyat türüdür mazlum edebiyatı.
adı üstünde bir edebiyattır, sanattır nihayetinde. acındırarak kandırmaktır. bir tür duygu sömürüsüdür. bu coğrafyanın insanları duygusal zekaya sahiptirler. duygu ile yönlendirilirler, duyguları ile kararlar verirler. kavgada, dayak yiyen tarafı kayırırlar her zaman. dayağı hakedip etmediğine bakmaksızın. bir dönem yeşilçam sinemasında sırf anası orospu olduğu için, mapusa düştüğü için, aç kaldığı için hırsızlık yaptığı için, fakir olduğu için bu ve benzeri mazlum edebiyatı içeren filmlerle özdeşleşmiş küçük emrah ve ceylan figürlerini bağrımıza basmadık mı, peki bunu toplumsal duyarlılığımız yüzünden mi yaptık, bu böyle olduğu için, toplumsal olarak kendimize çekidüzen verip tüm orospulardan ve beni içinde bulunduğum duruma toplum itticilerden özür mü diledik.
elbette ki hayır biz bunu sadece duygularımızın kaşınmış olmasından duyduğumuz hazdan dolayı yaptık. çünkü bizler birilerinin duygularımızla oynamasından zevk alan bir toplumuz.
mazlum edebiyatının işlemesi için duyguya, duygusallığı ve cehalete ihtiyacı vardır. ortadoğu insanlarının da en duygusallaştıklarını duygu da şüphesiz din duygusudur.
bu sebeple mazlum edebiyatını bir de din istismarı üzerinden yönlendirirsen, dadından yinilmez. sizi hiç bir engel durduramaz.
bu sebeple bizim ve bizimki gibi ülkerde mazlum edebiyatı siyasi bir araç olarak sıkça kullanılır. işler sarpa sarınca bilerek ve isteyerek tepki doğuracak eylemler de işte bu yüzden yapılır.
acındırarak çıkar sağlamaktır. bugün türkiye başbakanı "hakkımı yidiler" diye yüzbinlerin önünde ağlıyor, yurdum goygoycusu da bunu "yürü be başbakan hakkımızı yedirmedi" diyerek izliyorsa düşünün boyutlarını.
son günlerde bir ülkenin başbakan ının en iyi yaptığı şey. yapabildiği demiyorum dikkat çekerim, yaptığı. hatta o düellosunu meydanlara çıkıp mazlum edebiyatı yaparak ve hemen sandığı * öne sürerek yapıyor, onun en iyi becerdiği şey bu. *
son dönemde akp'nin yaptığı kendini ezik göstererek bir şeyleri hakkıymış gibi gösterme çabası.Halbuki akp'nin içinde bulunduğu düşünce, yani Liberalizm aç karınla değil tok karınla yapılan bir ideoloji(!)dir.