mazk şiirleri

    61.
  1. Her şey nasılda değişti birden
    Neyi kaybettik hiç fark etmeden
    Gökte dolunay,suda yakamoz
    ışıkları artık içimize vurmaz
    müzik ruhumuzu coşturmaz
    Yere düşen ekmek öpülmez
    Kavgada zayıftan olunmaz
    Ağlayan çocuk iiçimizi kanatmaz
    Her şey nasılda değişti birden
    Neyi kaybettik hiç fark etmeden
    Başladığımız yer böyle değildi
    Yoksa bu mu büyümek dedikleri?
    12 ...
  2. 62.
  3. Baban öldü dediler, eğilip kulağıma.
    O an surlarım yıkıldı bir bir,
    Sığındığım kaleler devrildi ardı sıra…
    Kılıcım kalkanım savruldu elimden
    gitti düştü bir yana.
    Yolları deviren adımlarım durdu sonra
    Gelen geçen omzuma vurdu.

    “Yalnızsın, sıra sende, çık öne dediler”
    dedi geridekiler…
    Kimse fark etmedi yaşlandığımı
    Oysa ak düştü saçlarıma
    Baban öldü dediklerinde eğilip kulağıma
    6 ...
  4. 2.
  5. ses

    kan ter içinde kalmış habercinin
    getirdiği zehirli bir haberle,
    atarlar seni garip bir sahneye
    gülecektin hani bir söze
    başlayacaktın her günkü işe…
    bir goong sesi!
    devran döner tersine!
    devran döner tersine!

    kalırsın ışıkları kör tünellerde
    gözyaşları nasıl da çoğalır ellerinde,
    yürürsün bıçak uçlarında, kanayan içinle
    yok mu dönüş eskiye! nafile!
    her şey bir bela kabında
    karışıvermiştir çünkü birbirine.
    bir çığlııık sesi!
    tek başınasın!
    tek başınasın!

    nasılda güvenilmez, kayganlaşır
    ayaklarımızın altındaki zemin!
    deli zaman durur ama niçin?
    boğarmış ya adamı
    geniş zannettiğin mekân...
    bilmek, sormak istersin
    bir çekiiç sesi!
    susarsın!
    susarsın!

    o an,
    en yırtıcı atlarına binip kan isteyen,
    vahşi düşmanlar gibi gelecekken,
    yemin olsun ki gelecekken!
    derin bir nefes al ve yürü kaderinin üstüne
    kanasın aldırma ayaklarına, ellerine.
    sal zihin kafesinden tutsak kuşlarını!
    sal gelecek ve geçmiş kaygı çocuklarını!
    sal siyah yüzlü ucube korkularını!
    ve tutun,
    başlangıcı, yolu ve sonu yaratana
    ve güven kaderini yaratana...
    bir dalgaa sesi!
    sığın ona!
    sığın ona!

    sahnenin büyüklüğü,
    rolünün küçüklüğü!
    senarist boşa söylememiştir çünkü
    hiçbir sözü! hiçbir sözü!
    bir neyy sesi!
    “mâ veddeake
    rabbuke
    ve mâ kalâ.* ”

    *rabbin seni terk etmedi,
    darılmadı da!
    5 ...
  6. 23.
  7. Döndüğünde

    Kolay bulursun beni,
    Geri döndüğünde.
    Öylece duruyorum çünkü.
    Bıraktığın gibi, bıraktığın yerde…
    Yine baharda ve kitaplarda
    Günlerce kayboluyorum.
    Sıcak bir çay dumanına
    Dost tebessümüne aldanıp,
    Neler neler saçmalıyorum.
    Sen demiştin, evet biliyorum.
    Can çıkar huy çıkmaz ne yapayım,
    Herkesi kendim gibi sanıyorum.
    Bir de şairim şu sıralar,
    Görsen beyaz kâğıtlara
    Boyumdan büyük laflar yazıp
    Neler karalıyorum.
    Velhasılı
    Kolay bulursun beni,
    Geri döndüğünde.
    Öylece duruyorum çünkü.
    Bıraktığın gibi, bıraktığın yerde...
    5 ...
  8. 8.
  9. Karanlık gecelerin sabahı
    her kışın bir baharı var.
    Bekle, an gelir
    ve bir gün
    kapanır uçurumlar.
    Yeter ki yıkılma!
    Ayakta kal!
    Evet, gördüm yaran var.
    üstelik ağır, durmaz, kanar…
    Bilirim acıtır da
    bilirim canın çok yanar!
    ama sabret, zaman onu da sarar.
    Yeter ki vazgeçme!
    Ayakta kal!
    Doğru, doğru zalim krallar var
    fakat unutma
    herkes ölümlü!
    Toprak bir gün onları da yakalar.
    Tipiler, sonsuz fırtınalar
    elbet bir gün diner
    Yeter ki düşme!
    Ayakta kal!
    Sarsa da her yanı karanlıklar
    Aydınlanır elbet ufuklar.
    Öldürme sakın ha umudu...
    "kün'" der bir gün Allah,
    olura döner tüm olmazlar.
    Yeter ki sen inan
    ve ayakta kal!
    4 ...
  10. 1.
  11. Suç ve Sebep

    I

    Uğursuzmuşum,
    Baş belasının teki
    Allah’ın cezasıymışım.
    Çok korkuyorum
    Allah verir cezamı biliyorum,
    Öyle diyor büyüklerim

    Evimizde soba yanmaz, üşürüm
    Kardeşim altını ıslatır ağlar, görürüm
    Dedim ya, korkarım, utanırım, üzülürüm
    Ama küçük değilmişim
    Artık büyümüşüm, nasıl bilmezmişim
    Bütün bunlar benim suçum
    Öyle diyor büyüklerim

    Dün öfkeli geldi babam yine eve
    Kötü bir şey olacak sezdim
    Sakarlığımdan ben de bezdim
    Döktüm bir şeyleri, kırdım
    Böyle olmasını istemezdim
    Kızdı annem, dövdü
    Ama artık öğrendim
    Bunların hepsi benim suçum
    Öyle diyor büyüklerim

    II

    Sinirden yapılmış anneler
    Duygudan eksik babalar
    Abiler, ablalar, amcalar, teyzeler…
    Sivri kaprislerini bizde denerler
    Kuduz öfkelerini
    Üzerimize gönderirler
    Bedenlerimizde patlatırlar yani
    Bomba tesirli karakterlerini
    Tüketirler mi yine de bilmem
    O merhametsiz nefeslerini

    III

    Canlar, yavrular, ah çocuklar
    Dururlar, bakarlar, beklerler,
    Sanki unutmuş, yaşanmamış,
    Olmamış gibi yaparlar.
    Minnacık dünyalarını vuran
    Emperyalist günahların sebebini
    Yine de kendilerinden sanırlar
    4 ...
  12. 47.
  13. Dünyada adalet yok diyorsun
    Bence ölümü unutuyorsun.
    4 ...
  14. 36.
  15. bedbaht

    yine niye gelir ki bahar?
    neden duyulur?
    parkta çocuk, dalda kuş cıvıltıları.
    kim dinler bu şen şarkıları?
    bankta nişanlılar dillerinde gelecek planları
    masalları, hikâyeleri, mutlu sonları…
    allah’ım bir bana mı görünür?
    acılar, sürgünler, gözyaşları.
    bir ben mi duyarım
    ağlayan günahsız çocukları?
    bir beni mi üşütür
    zalimlerin soğuk zindanları?
    bir ben mi tutarım mazlumların yasını?
    ahh! bir ben mi meyusum bu alemde
    bir ben mi bedbahtım?
    yoksa herkes mi yalancı?
    dünyada acıdan başka şey var mı?
    3 ...
  16. 39.
  17. Duygulandiran siirlerdir.

    Vay amk adam sozlukte ozerk bolge ilan etmis, basligi tekeline almis, insaat icin alan parsellemis. Ben de diyorum bu mazk nedir.
    3 ...
  18. 16.
  19. Leyla

    Leylam! Muştum!
    Tanıdığımda seni mevsimler bahardı
    Bahçelerde gül, dallarda bülbül
    Suda ceylanlar, önde yormayan yollar vardı...
    Ve insanlar
    Tebessüm kadar dosttu ya ah onlar...
    Cennetim! Sevdam!
    Felek ne vakit, ah ne vakit
    Gülen yüzünü göstermiş ki ebedi...
    Ne zaman, ah ne zaman
    Hep şen söylemiştir bize türkülerini?
    Sonra bir kara zemheri
    Kalır mı artık bülbül,
    Durur mu dalda gül?
    Şimdi hava buz.
    Don tutmuş bak her yan
    Dört taraf derin uçurumlar.
    Kulaklarda patlar düşman naralar,
    Ölüm müjdeler münafık kıkırdamalar!
    Duam! Nefesim!
    Varsın kara kışa yenilsin her yan
    Güneş bile korksun,
    Kaçsın dağlar ardına
    Gam mı? Vallahi değil!
    Bırak sıkılan dişler
    Vahşi yumruklarla gelsinler üstüme
    Gam mı? Billahi değil!
    Çünkü ben ne gül şehvetine
    Ne de bülbül neşvesine vuruldum.
    Çünkü ben ne yaz rehavetine
    Ne de taze ikbale durdum.
    Çünkü bilirim bahar sensin
    Güle renk verensin
    Bülbülün sesisin!
    işte ben bundan
    Sendekine değil
    Seninlekilere de değil
    Sadece ve sadece sana vuruldum.
    Ne olur ey canan acı
    Maşukauna, mecnununa, meczubuna
    Ve ne olursa olsun razıyım bana
    Yeter ki kalmayayım
    köleliğinden azade!
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük