yer, beyrut saat kulesinin çevresindeki cafelerden biri. nevzatb menüden white coffee seçer ve ister white coffee, gelir. nevzatb onu menüde görünce sütlü kahve zannetmiştir. garson önüne bir çaydanlık içinde su koyar.
bildiğiniz su, işte. allah allah bu işte bir yanlışlık olmasın; ben beyaz kahve istedim; bu gelen düpedüz su. garson çağırılır ve sorulur: my friend, this is just water; where is my white coffee garson, önündeki suyun tastamam bir beyaz kahve olduğunu anlatır. nevzatb şaşkınlıkla, suyu fincana koyar ve içer: anam, bu lavanta suyu olmalıdır. biraz daha içer; midesi bulanır: ulan, lavanta suyu da içilir mi be nevzatb beyruttan türkiyeye döner ece temelkuranın muz sesleri kitabını okurken, farkeder ki: evet beyrutta beyaz kahve yapılır.
ve bu geleneksel içeceğin içinde lavanta değil; portakal çiçeği vardır; çiçek kaynatılarak yapılan içeceğe beyaz kahve demektedirler geleneksel adı mazaher olan bu portakal çiçeği suyu, beyrutta çok sevilmektedir.