ikisi de kafasını kestiğiniz zaman ölüyor. ikisi de kolları ve bacakları kesildiği vakit can çekişiyor. her ikisinde de akciğer, karaciğer, böbrek, bağırsaklar gibi iğrenç, kanlı, irinli, faaliyetleri sona erdiğinde davul gibi şişen organlar mevcut. her ikisi de bir çift kola ve bacağa sahip. her ikisi de benzer beyin, göğüs iskelet ve kafatası, yüz morfolojisine sahip. her ikisi de dili kullanma konusunda ortak bir kökeni paylaşıyor.
insanın yüz yapısının bugünkü şeklini alması bile tamamıyla yapay seçilimin sonucu.
yani kendimizi bugünkü görünümümüze kavuşturan da yine doğa değil, biziz.
tıpkı vahşi kedi ve köpekleri evcilleştirdiğimiz gibi, insan doğasını da ehlileştirdik.
çok basit bir örnek üzerinden izah etmek gerekirse. maymunlar, sikini amını kabarttığı vakit, acaba çocuklarım, eşim, akrabalarım, mahalleli ne düşünür diyerek, her birey için ayrı ayrı içsel muhasebe yapıp örtünme gereği hissetmez.
örtünme gereği bile, bilincin hayvan doğasıyla yarattığı çelişkinin neticesidir.
ve on yıllar süren, toplumsal kavga ve anlaşmazlıkların, cinayetlerin yarattığı bir kültürün meyvesidir.
insan bilincini yoldan geçen ite aktarsanız o bile, cinsel organım kabardığı vakit çocuklarım, komşunun çocukları, yoldan geçen yabancı hakkımda ne düşünür diye sorgulamaya başlayacaktır!
bizi özel kılan birçok şeyi, hayvani doğamızdan çok, bilincimize, ruhumuza borçluyuz!
eğer öldüğümüzde aslımıza rücu falan ediceksek, maddi bedenimizin dirilmesiyle gerçekleşmeyecek bu, emin olabilirsiniz.
böcek, ağaç, kurt, bakteri hiç hiç hiç değiliz. kedi, köpekle benzeşen bir hayvani kabuğa vücuda sahibiz. maymunlarla benzer bir kökenden doğup şahsımıza münhasır nitelikler kazanmışız. fakat bu halimizle bile yine de hayvan bedenlerine hapsolmuş minik ruh parçalarıyız.
en ufak kazada patates püresi gibi katlanıp dağılan iç organlar, deri, kas, yağ katmanları, kokuşmuş kan ve irinle, trilyonlarca bakteri ve virüse evsahipliği yapan her an kanserleşebilecek zavallı bedenlerle ne kusursuzuz, ne de mükemmeliz.
bizi mükemmel ve kusursuz kılabilecek bir cevher arıyorsanız eğer, işte o ruhumuz. maddi evren ve entropiye teslim olup sonsuza dek çürüyüp yok olacak iğrenç et bedenler değil.
