+ yav mahmut; geçen oturuyorum, bi sivrisinek vızıldaya vızıldaya karşımdaki duvara kondu.
- ee hüsnü?
+ yav dayanamadım, elimdeki winston paketini bi attım ibnenin boku çıktı duvara.
- hayır olamazzzzzz! lan it o senin kanınla beslendi günlerce akrabasınız siz lan!
+ ?!?/?!!!
bilimin bir türlü kanıtlayamadığı ama çürütmek için onlarca neden öne sürebildiği teori.
ayrıca:
ilk, "maymundan mı geliyoruz bilmiyorum ama maymuna gittiğimiz kesin" diyenin de ağzına dizimle vura vura sakat bırakırım.
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.
Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.
Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.
(Müminun Suresi, 12-14)
e ben böyle bir mucizeden yaratıldım.
sen nasıl bi mucizeden geldin?
darvinin kitabımı var ayetimi var.
(bkz: alın bunuda alın)
dinsizlerin dinsizliklerini destekleme bakımından pek bir koruyup sevdikleri darwinin maymundan evrildik gibi bir saçma teorisini bile kabullenen düşüncesiz kişilik söylemidir .
böyle bir teoriyi ortaya atmak için teknoloji ne yazıkki 2000 lerde olmamasına yada 3000 lerde olmamasına rağmen pervasızca o günlerdeki teknolojiye güvenerek bilinçli olarak kabullenmişlerdir .
birazda ateistliği besleme bakımından maymunlardan geldik teorisi bir bakıma ateistleri güya bilimsel olarak desteklicekti
ateistler sadece allah yoktur demekle kalmıcak bakın maymundan da gelmişiz zaten diceklerdir işin aslı çok başkadır .
bi kere adam allah ın emirlerini uygulamak istemiyor olay burda gizli yani zor geliyor kendisinden daha güç lü ve akıllı bir gücü kabul edemiyor sebebide çok nettir ki kibir ötesi yok .
örnek olarak atları vermek isterim at üzerine binilecek şekilde yaratılmadan önce dizayn edildiği çok açık ve net iken buna inanmamanın tek sebebi inanmak istememekdir .
şimdi zebralarda var ama üzerine binilmiyor derler bunlar zaten sınav burda başlar .
adam inanmak istemiyor yani yoksa bilmiyormu ki allah tabiki var yoksa baklava baklavacı olmadan kendi kendine baklavalaşırımı ki bu koskoca galaksiler kendiliğinden ve can sıkıntısından patlayıp olsun ?
sormak lazımdır yıllar önce hiç bir şey yok iken ne olduki patladı bu bigbang .
büyük bir patlama nasıl oluyorda hassas dengeleride beraberinde getiriyor .
hangi güç patlattı ki bunu irade yoksa ne var ki diye sormak lazımdır .
güç irade eylem olmadan ne olmuş ki hayatımızda koskoca galaksiler kainat kendiliğinden var olsun .
rastlantı sonucu olabileceğine bir insan mantık ile değil buna inanmak istediği için inanır buda tamamen kişisel nedenlerden dir .
yani adam allah ın varlığını biliyor ama onaylamıyor onaylarsa geri adım atmış olacağı hisside baya bir fazla olduğundan dolayı en kolay yol olan inkara baş vuruyor yoksa sağlıklı bir akıl nasıl olurda kainatın ve canlılığın öylesine can sıkıntısından dolayı kendi kendini biz burda yazılar yazalım diye var ettiğine inanır ki .
güç yok irade yok ama eylem dediğimiz big bang var nasıl oluyor diye insan sormazmı kendisine .
hem bu nasıl bir patlama ki yok edeceği yerde var ediyor .
şöyle bir hikayesi varmış bunun. ya da hikayeymiş. hikayenin hikayesi desek doğru olacak. hikaye dememe, bilimsel tez olmayan şeylere inanmayanlar elbette karşı geleceklerdir. gelsinler..
erik orsenna'nın "dokuz gitarda dünya tarihi" isimli kitabında rastladım, bu hikayeye.
şöyle:
yaşlı arkeolog ve clapton* omo vadisi'nde karşılaşırlar.
--spoiler--
clapton: şimdi burada, ilk insanların diyarında mıyız?
yaşlı arkeolog: uzmanlar nasıldır bilirsiniz; hepsi kendi savına sonsuza dek inanır.
clapton: sizinkinin gerçeğe yakın olduğunu söylüyorlar.
yaşlı arkeolog: kim bilir?
bilgin daha fazla nazlanmadan hikayesini anlatmaya başladı.
eskiden afrika, atlantik'ten hint okyanus'una kadar uzanan kocaman bir ormanla kaplıydı. bu ormanda ağaçlar, gölgeler ve iç içe geçmiş bitkilerle korunan maymunlar yaşıyordu. sakin sakin dört ayak üzerinde yürüyorlardı: önlem almaya gerek yoktu, nasıl olsa düşmanları onları göremiyordu. sonra bir gün dünya yırtıldı. kuzeyden güneye, Etiyopya'dan Mozambik'e kadar uzanan bir çukur açıldı. az kalsın afrika ikiye bölünüyordu. çukurun dibi göllerle doldu.
"ağaçları sulayan batı rüzgarı, bu yırtılma yüzünden oluşan yeni dağlara çarpmaya başladı. su artık dağların öbür tarafına geçemiyordu. maymunlar korkuyorlardı; çünkü şimdi hepsi gün gibi ortadaydılar. aslan, panter gibi pençeli hayvanların keyfine diyecek yoktu. maymunlar bundan sonra dikkatli olmaları ve düşmanları gözlemeleri gerektiğini anladılar. doğruldular, arka ayakları üzerine dikildiler, savaşmayı, taşı işlemeyi öğrendiler ve yavaş yavaş insana dönüştüler."
clapton, şaşkınlıktan bir ıslık çaldı.
yani bizi kuraklık mı yarattı?
tastamam öyle. sık ormanda yaşasaydık, maymun kalacaktık.
--spoiler--
maymuna benzeyen kişierin kendini teşelli etme çabası içindeyken sığındıkları limanda verdikleri karardır maymundan geldiğimiz gerçeği. valla benim atalarım insandı maymunluk kısım sizi ilgilendirir.