önsöz: bu entry ileri derecede spoiler içerebilir, içermeyedebilir. tam emin değilim. yazıyı önceden planlamadım zira.
bir neslin deliler gibi oynadığı, internetten mahrum, bir fifa 2001, bir counter strike -ki pod bot ile oynanır- bir de max payne sahibi bilgisayarın can yoldaşı sahibinin de ilah olduğu, o can yoldaşı bilgisayarın tüm derdi kederi elemi bünyeden söktüğü zamanlar...
getirdiği yeniliklerle (bkz: slow motion) kendinden yıllar sonra çıkan teknoloji dehası oyunlara bile ilham kaynağı olan (bkz: need for speed) bu oyunun daha kurulması, 'next next next next' döngüsüne girilmesi anından bünyenin değişik bir hal almasıdır mevzu.
bilen bilir oyun olabilecek en can alıcı şekilde başlar. zaten bir hikayenin kahramanınını yönetmektesinizdir oyunda ve hikaye de hiç öyle kuşlu böcekli, sikişli sokuşlu bir hikaye değildir. işinizden evinize gelirsiniz telefon çalar açarsınız kötü bir konuşma bir iki görüntü bir kaç canlandırma * derken düya başınıza yıkılır. ki dönem itibariyle 'sinema modunda olsun yumiyum' diyerek ışık falan kapatılarak oynamak gibi bir uygulama tedavüldedir. bilgisayarın verdiği sarhoşlukla iki boyutlu görüntüler bile gerçek gibi gelirken, belki de atariden bu denli teknolojik bir alete geçmenin bünyede yarattığı dev sıçramanın da etkisiyle karanlık faktörü değerini arttırıp içinizde fırtınalar kopartır. o sahnelerin etkisi katbekat artar. bir yandan korku bünyeye zerk olunmaya başlarken bir yandan canlandırdığınız karakter ve mangal yüreğinizle korkuya yenilmeme, bitirim delikanlı moduna girmeye çabalar, korkuyu kendinize yediremezsiniz.
içiniz ezilir, düzene küfür eder kadere saydırırsınız. olayın içine girmek an meselesidir bu oyunda. ve derken küfür ede ede kıyı bucak silah,evrak arayan, metroda, otobüste adamların kafasını beyzbol sopasıyla patlatan ve bunları yaparken 'alın lan şerrrrefsizler' diye bağıran bir insan halini alırsınız. 'ben bu oyunu bozarım' deyip düzene çomak sokana kadar bilgisayarın başından kalkmazsınız. her ilerlemenin ardından, bilgisayarın fişini çekmekle tehdit edilip de oturduğunuz yemek masasının en havalı en mağrur insanı olursunuz. yaptıklarınız gururlanmanıza sebep olurken, henüz yapmamış olduklarınız mahçup olmanıza neden olur.
oyun bitirildiğinde bir yandan gururlu, bir yandan hayatın sillesini en sertinden, en yanağı yakanından yemiş bir insan olur çıkarson. oyun, bitiremeyenlerin içinde bir ömür boyu ukte, bitirenlerin içinde kabuk bağlamış bir yara halini alır.
normal insanlar yağmurlu, kasvetli havalarda dışarı çıkarken "şemsiye mi alsam, yağmurluk mu giysem" diye düşünür. oysa ben "şimdi max payne olmak vardı be" diye düşünürüm. benim için böyle bir hissiyattır işte.