max payne 2

entry136 galeri44 video2
    1.
  1. defalarca oynanmasın rağmen bıkılmayacak bir oyun. sürekli gece oluşu ve sağanak yağmur yağması da ilginç.
    11 ...
  2. 2.
  3. harika bir hikayesi ve oynanabilirliği olan aksiyon oyunu.

    --spoiler--

    --spoiler--

    en son bölümde genelde ne yapılacağı bilinemez ve ortada arkadan deli kovalayormuşcasına dönülür. yanlıştır, yapılmamalıdır.

    cam çatıyı tutan pimler vurularak camekanın aşağı düşmesi sağlanır.
    dürbünlü bir taramalıyla (ismi aklıma gelmedi ama 4/3ydü galiba) çok kolay geçilebilinir.

    --spoiler--

    --spoiler--
    6 ...
  4. 3.
  5. ilkine hasta olduğum oyunun ikinci versiyonu. müzikleri ve hikayesi ile şahsım tarafımdan çok sevilen oyunlar listesindedir.
    3 ...
  6. 4.
  7. late goodbye adlı poets of the fall grubuna ait muhteşem bir parçanın da yer aldığı oyundur.
    7 ...
  8. 5.
  9. film gibi oyun. oynarken max payne e dönüşüyor insan. bir depresyon bir melankoli. şahane oyun.
    7 ...
  10. 6.
  11. Öğleden sonra başlayıp geceye doğru bitirdiğim oyun, "lan ben bunu neden indirmedim de gidip para verdim diye isyan etmişimdir hep, güzeldi ama dişimin kovuğunu doldurmadı...
    3 ...
  12. 7.
  13. özellikle uzi ve popmalı tüfeğin ağır çekim modunda şarjör değiştirme sahneleri muhteşem ötesidir. sadece şarjör değiştirmek için yıllar sonra oyunu satın alıp kurup bir daha oynadım. o derece yani. mutlaka oynanmalı.
    5 ...
  14. 8.
  15. süper bir kurguya sahip bir oyundur. remedy entertainment kendisine şapka çıkarttırmayı haketmiştir bu oyunla.
    aksiyon serisinin efsanesi, babasıdır max payne. bir nesil büyümüştür bu oyunla. max payne bitirmemiş yurdum genci pek azdır.
    5 ...
  16. 9.
  17. max payne hariç bütün oyun karakterlerinin öldüğü güzel oyun. mona sax in alfred woden için çalıştığını ve woden'ın, mona'ya max payne'i öldürme görevini de verdiğini öğrendiğimde oh oldu geberdi hepsi diyerek kendimi rahatlatmaya çalışmışımdır.
    3 ...
  18. 10.
  19. adı the fall of max payne diye geçen oyundur.
    4 ...
  20. 11.
  21. aslında mona sax'ın max payne'e ihanet ettiğini öğrendiğimiz, buna rağmen mona'nın ölmesiyle bir aşk hikayesinin bitmesi üzdüren, grafikleri de kendisi gibi müthiş oyun.
    5 ...
  22. 12.
  23. poets of the fall 'ın late goodbye gibi en cok bilinen bir şarkısına sahip olmakla birlikte, cidden çok başarılı soundtracka sahip olan oyun.
    5 ...
  24. 13.
  25. 14.
  26. bunu oynadıktan sonra max payne delisi olmanız mümkün. hikayeleri, oynanışı, bullet time'ı, her şeyi güzel olan mükemmel oyundur. max'in girmediği bela, yemediği kurşun, düşmediği inşaat kalmaz. adamın başına her şey gelir. bir tek tüpçü kalmıştır heralde. eğer rockstar games aldıysa, 3. oyunu heyecanla bekliyoruz.

    "max payne 2: the fall of max payne"
    4 ...
  27. 15.
  28. "eee 3 chapter mi sadece? e kısaymış." tepkilerine yol açan oyun. yok mu bunun 3 ü arkadaşım, gerçi mona öldü tadı kaçtı oyunun ama olsun. sen çok yaşa max payne.
    3 ...
  29. 16.
  30. 17.
  31. 18.
  32. son bölüme kadar göcün bela gelinip de save yapılmadığı için kişinin kendini yemesine sebep olan oyun. çok da güzeldir. *
    3 ...
  33. 19.
  34. " firiiz, en vay pi di" repliğinin unutulmayacağı oyun.
    6 ...
  35. 20.
  36. gök gürültüsü hala kulaklarımızdadır.
    3 ...
  37. 21.
  38. benim için muhteşem olduğu kadar depresif bir oyun. diyaloglarıyla enteresan bir şekilde bana eski sevgilimi hatırlatır. bu oyunu oynarken romantik komedi izler gibi içip içip sarhoş olduğumu bilirim.

    ''This is love. When someone drags you from the wreckage when you have given in, ready to just lie there and die. This is love. When someone, no matter what the cost, shows you there is hope, a choice, that you can put down your gun. This is love. Love hurts.''
    2 ...
  39. 22.
  40. hard boiled zorluk derecesinde bitirdiğiniz zaman mona sax ın ölmediği oyundur. aynı zamanda a film noir love story. oynarken bir bilgisayar oyunu oynuyor gibi değil, bir film izliyormuşsunuz gibi oynadığınız oyun. ilk bitirdiğim zaman kayan yazılara öylece bakakalıp o muhteşem poets of the fall şarkısını dinlerken gözlerim dolmuştu...

    ...and we keep driving into the night
    ...its a late goodbye...
    4 ...
  41. 23.
  42. tek kelimeyle harika bir oyundur. çeşit çeşit silah ve öldürdükçe bıkılmayan adamlar vardır. bazı bölümler aşırı sıkıcı, bazı bölümler aşırı güzeldir. lunapark gibi bir yer vardır bir bölümde. çok eğlencelidir orası. oyunun sonunda mal mal dönmekten gına gelmiştir. platformu tutan tahtaları vurdum.platform yere düştü, ama adam yine gözükmüyor.
    edit: bu kadar kısa kesemeyeceğim.
    oyundan öte bir şeydir. bir aşk hikayesi vardır. oyun oynanırken seni max payne yapar. ayrıca bilgisayarıma yüklediğim ilk oyun olduğu için benim açımdan çok önemlidir. bazı görevler çok zevkli, çok heyecanlıdır. mesela şu lunapark, son görevdeki lüks ev, karakol, inşaat* ve otel bölümleridir. molotoflar, el bombaları, şarjör değiştirmeler, yağmur sesleri ve mona ile oyun seni kendisine bağlar. ikinci kez yüklediğimde 5 saatte son kısma geldiğim oyundur aynı zamanda. ingilizceniz yoksa karakol bölümünde çok zorlanırsınız. bir saatte anca geçebildim hiçbir numarası olmayan bölümü. oyunlardaki televizyonda bir program vardı. hatırlamıyorum şu an. sanırım bir çizgi filmdi. zombi falan vardı sanırım yada ona benzer bir zıkkımdı. ilk defa karşımıza başlardaki otel bölümünde bir televizyonda çıkıyordu. oyun ilerledikçe farklı yerlerdeki televizyonlardan devamı yayınlanıyordu. o programa hastaydım*. ayrıca en büyük zevkim ya savunmasız sivilleri öldürmekti ya da kahve makinalarıyla, kola makinalarıyla, musluklarla falan uğraşmaktı. ama bu oyun her şeyden farklıydı. beni benden alan bir şeydi. çok sevmiştim max payne yi.
    5 ...
  43. 24.
  44. içindeki bazı cümleleri dilimize çevirdikçe güzel olmasının yanında ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha anladığım oyun.

    --- spoiler ---
    max payne: peki ya mona sax?
    vladimir lem: onu biliyorum, kiralık katil olarak ününü. duyduğuma göre taş gibi piliçmiş. onu s*kmek isterdim.
    max payne[içinden söylüyor]: o andan sonra, vlad'dan nefret ettim.

    vladimir lem: bunu yapmaktan nefret ediyorum, fakat sen kendini biliyorsun. asla böyle devam etmesine izin vermeyecektin.

    max payne[içinden söylüyor]: einstain haklıydı. zaman izleyici için görecelidir. namludan çıkan kurşunu gördüğünüzde, zaman yavaşlar. tüm yaşamınız gözünüzün önünde parlar, gönül yarası ve bıraktıkları izler... onunla kalın, ve tüm yaşamınızı o ayrık saniyede yaşayabilirsiniz.
    vladimir lem: ayrıca, bir centilmen sevgilisine yapılan hakaretlerin intikamını alır. sen winterson'ı öldürdün.[max'i kafasından vurur]

    max payne[içinden söylüyor]: vlad haklıydı. seçenekler yoktur. düz bir çizgiden başka hiçbirşey. yanılsama arkasından gelir, "neden ben?" ve "ya şöyle olsaydı" diye sorduğunda. geriye bakıp dalları gördüğün an, budanan bir bonsai ağacı gibi, veya çok büyük bir hızla ayrılmış... eğer bazı şeyleri farklı yapsaydın, o sen olmayacaktın. o geriye bakan başka biri olacaktı, farklı bir takım soruları soran

    max payne[içinden söylüyor]: geçmiş genişleyen bir çukurdur. kaçmaya çalışırsınız, fakat ne kadar çok koşarsanız, arkanızda o kadar derinleşerek büyür, ta ki topuklarınıza ulaşana kadar. tek şansınız dönüp yüzleşmektir. fakat bu aşkınızın mezarına bakmak, bir silahı ağzından öpmek, kendi karanlık yuvasında titreyen, kafanızı uçurmaya hazır mermi gibidir.

    max payne[içinden söylüyor]: geçmiş bir yapbozdur, kırık bir ayna gibi. sen parçaları birleştirdikçe, resim kaymaya devam eder. ve sen de onunla değişirsin. sana zarar verebilir, çılgına çevirebilir. seni özgür bırakabilir.

    max payne[içinden söylüyor]: eşim için bir hayalim vardı. o ölmüştü. fakat önemi yoktu.
    (adam hikayenin sonunda eşinin katili olmasına rağmen mona'yı seviyor, o yüzden böyle diyor.)

    max payne[pencereden atlarken içinden söylüyor]: kuralları pencereden dışarı fırlattığınızda, garip olan sizin de aynı yolda gideceğinizdir.
    (bkz: bu cümleyi tuttum)

    vinnie gognitti: hayır, hayır, max payne olmasın. kahretsin, kahretsin, kahretsin
    vinnie gognitti: peki, ne bekliyorsunuz? çembere alın ve onu öldürün! aynasızı öldürün!
    vinnie'nin adamı: olmuş bil, patron!

    vinnie gognitti: ne? ben bir koleksiyoncuyum. inek öğrencilik bir durum yok, ben bir koleksiyoncuyum! birçok sağlam adam bu zırvanın içinde! frankie bu saçmalığın içindeydi, o lanet olası baş belası bir tipti! sen sadece koleksiyonumu ebay'da satana kadar bekle...

    mona sax: bizim üzerimize çıkmış bir anlaşma var.
    max payne: bu işte "biz" diye birşey yok.

    [vlad'ın bütün arkadaşlarına hitabı]
    vladimir lem: en değerli arkadaşım...

    vladimir lem[vlad'in son sözleri]: max, en değerli arkadaşım. ben kahraman olacağımı sandım.

    max payne[içinden söylüyor]:ilk defa için bilmiyorum ne kadar sürdü, ölü olmayı arzulamadım.

    dick justice[oyun içindeki polisiye dizi][içinden söylüyor]: yağmur sanki cennetteki bütün melekler aynı anda bırakmaya karar vermiş gibi düşüyordu. benim gibi bir durumdayken, sadece metafor içinde düşünebiliyorsun.
    (metafor'un anlamını da öğrenmiş oldum, daha doğrusu öğrenememiş)

    max payne[içinden söylüyor]: yapacak son birşey kaldı. vlad'in silahını geri vermek zorundaydım... her seferinde tek kurşunla.

    john mirra[içinden söylüyor, oyun içindeki dizilerden birinde delirmiş bir tip] john mirra beni bir katil yapmıştı... ben john mirra olmuştum belki de oydum ve hep öyleydim
    [telefon çalar]
    john mirra: john mirra?
    john mirra: evet, benim
    john mirra: ben john mirra'yım... bir sonraki seviyeye hoşgeldin

    mona sax: allah'ım. yardıma ihtiyaç duyan bir genç kız haline geldim.

    max payne[içinden söylüyor]: eğlence ömründe gerçeküstü bir hayale dönüştüğü zaman, eğer şakaya gülebiliyorsan şanslı bir adamsın demektir. şans ve ben koşulları konuşmamıştık.

    max payne[içinden söylüyor]: mazinin sana gizlice yaklaşmak için bir yolu vardır. onun parçalanmış yankılarını her yerde duyacaksın, bozuk bir kaset gibi. herkese onu hatırlattığı için sinirleneceksin, hepsi senin kafanın içinde olsa bile.
    (bu nasıl bir ruh halidir.)

    vinnie gognitti: şey, komikti... kahrolası korkunç, mide bulandırıcı, hiç de eğlenceli olmayan bir şekilde.
    (bkz: daha önce duyulmayan cümle kalıpları)

    max payne[içinden söylüyor]: ölüm kaçınılmazdır. ondan korkumuz bizi korkusuz tutar, duygularımızı engeller. bu kaybedeceğimiz belli bir oyundur. tutku olmadan zaten ölmüşüzdür.
    (bkz: duvara asılacak cümleler)

    max payne[içinden söylüyor]: bir şeyi çok istemekle gelen bela onu kaybetme korkusudur, veya hiç elde edememe. bu düşünce seni zayıf yapar.
    (bkz: insan hayatını değiştiren cümleler)

    vladimir lem: eğer yalnızca tek seçeneğin olduğunu varsayarsak, yanlış bir şey olursa o şey aslında yanlış değildir değil mi? daha çok kader gibidir.

    max payne:[mona'yı adresine kadar takip etmiştir] neden yine oradaydım? dur! dur sadece bir dakika. konuş benimle!
    mona sax: bu kadar korktuğun şey nedir? benden ne istiyorsun?
    max payne: max payne olarak istediğim şeyler. bir sigara. bir viski. işıldaması için bir güneş. uyumak istiyorum, unutmak için. geçmişi değiştirmek için. karım ve çocuğumun geri gelmesi. sınırsız cephane ve bir öldürme lisansı. o andan sonra, bir şey daha, onu istedim.

    max payne: [alfred woden'ın malikanesinde max ve mona birkaç adam hallettikten sonra]: mona, bekle. dur
    [sonra içinden] aşk buydu.[mona max'in kafasına silah ile vurur]
    [sonra yine içinden] birisi seni, sana verilen enkazdan sürüklediğinde, yalnızca orada yalan söyleyip ölmeye hazır ol.
    mona sax:[max'in tabancasına işaret ederek] sana buraya gelmemeni söylemiştim. bu pisliği temizlemek benim işim ve sen de onun bir parçasısın. bana silahlarını fırlat.
    max payne[max silahlarını fırlatır] aşk buydu. eğer birisi, ne pahasına olursa olsun, sana bir umut olduğunu gösterirse, bir seçim, silahını indirebileceğin.
    mona sax[silahı bir süre max'e doğrulttuktan sonra] görüyor musun? yapamıyorum.
    mona sax[silahını bırakır] sen bir p*çsin, max
    max payne [vlad mona'nın arkasında görünür] aşk buydu.
    max payne[vlad mona'ya arkadan ateş eder] aşk acı veriyor.

    vladimir lem[telefondan cevap veriyor]: seni öldürmeye geliyorum, ihtiyar. gerçekten beni nasıl sinirlendireceğini biliyorsun, anlarsın ya... hayatında bir kez teşekkür etsen ölür müydün? vlad, oğlum desen... sana evladım diyebilir miyim çünkü eminim oğlum gibi sevmem senin hoşuna gider. vlad, oğlum sen gerçek bir dahisin. dokunduğun herşey altına dönüşüyor. o... dur, o şey seni öldürecek. senin pis işlerini senin için ben yaptım. gurur duymalısın. bana bütün gösterdiklerini öğrendim. sana göstermeye geliyorum.

    vladimir lem: korkmayın, vlad burada
    (ingilizce söylenişi kafiyeli oluyor)

    max payne[içinden söylüyor]: şu eski tanıdık duygunun yükselişini hissettim... ondan nefret ettim... onu memnuniyetle karşıladım...

    max payne[içinden] çukurun dahiliği: ne kadar zamanını tırmanmak için harcamış olursan ol, her an geri düşebilirsin.

    max payne[içinden söylüyor] bitti diyerek kendime yalan söyledim. ben hala hayattaydım. sevdiğim ise hala ölüydü. bitmedi.

    vladimir lem[platformun üstündeki cam panelli kubbede duruken, max payne'nin atış çizgisi dışında]: buraya her zaman çıkan ihtiyarı biliyorsun, krallığından dışarı bakmak için. o içinde olduğu herşeyin efendisiydi, ama şimdi öldü. kulak veriyor musun, max?[max'e bir bomba atar]

    daha çok var ancak
    (bkz: sus be kadın)
    --- spoiler ---
    22 ...
  45. 25.
© 2025 uludağ sözlük