buraya uzun bir yoldan geldim, daha uzun bir yolum var.
bu hikayenin sonu nasıl biticek bilmiyorum.. ama nasıl başladığını biliyorum.. bu hikaye alex'le başladı..
alex'in sürekli yüzüne gülen bi hocası vardı.. arkadan iş çevirir, alttan alta herkesin kuyusunu kazar, yetmezmiş gibi en önemli maçlarda da onu yedek bırakırdı. adı aykut'tu ama camia onu lakabından tanırdı.. haşortmanlı..
alex'in yıllardır güvendiği, saygı duyduğu, hapishanede ziyaretine gidip desteğini esirgemediği agresif bi başkanı vardı. çevresindeki beş para etmeyecek adamların gazıyla türlü türlü yanlışlar yapacak birisi. abisi, babası, başının belası.. aziz..
bir de aykut'un maaşlı gazetecileri vardı. fenerbahçe görünümlü bu kripto grup 6 yıl boyunca alex'i öve öve bitiremezken, patronları takımın başına geçince, alex'i takımdan göndermek için türlü türlü haberler ile onu taraftarın önüne atmaya başlamışlardı.. yandaş spor medyası..
alex iyi çoçuktu ama fena bir kusuru vardı, insanlara fazla güveniyordu.. sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu. eğer geri dönüp söyleyebilsem söylerdim. alex derdim, her ihanet sevgi ile başlar.
benim adım maximillian kruse, buraya intikam almaya geldim.
Kim ya da hangi takımlı olursa olsun; bir yabancı futbolcunun yapabileceği en güzel şeylerden birkaçını yapmış; Türkçe'yi, hem de milli marşımızı öğrenmiş, üstüne üstlük milli marşımıza başarılı bir biçimde eşlik etmiş futbolcudur.
Bunu yapan bir insan ciddi azim ve özen göstermiş, oynadığı kültüre saygı göstermiş demektir.