Kitaba 90. sayfadan başlamak lazım bence. Öncesi hiçbir şey ifade etmeyen, sıkıcı bölümler. Ancak 90. sayfa ile birlikte hastalık baş gösteriyor. Daha sonra hastalığı yendikten sonra da sıkıcı oluyor. Yargılamak için söylemiyorum ama, Amerika'ya gitmek, manken olmak, aşk-meşk gibi bayağı hedefler sayfa atlamaya itti beni. Gine de acı duyduğum, üzüldüğüm bölümler oldu. Ben de Burçak gibi yeniden gelmeye inandığım için ölümler karşısında teselli bulabiliyorum neyse ki.
Burçak adında ki lösemiden ölen bir kızcağızın günlüğünden derlenen bir kitaptır. Okurken aynı acıları hissedersiniz hatta kendinizi kanser sanabilirsiniz.
Ergenlik yıllarımda okuduğum içimi parçalayan ve bu başlığı görünce tekrardan içimi parçalayan Burçak Çerezcioğlu'nun hayatını anlatan roman.
Yaşasa bugün 37 yaşında olacaktı.
cidden şu renkli saç furyası baydı. her yerde palyaço gibi gezen kızlar. bir marjinal havalar falan. "KÖYÜNE DÖN GÜZELiM NE OLDUĞUNU BiLiYORUZ" DiYESiM GELiYOR.
Yıllar önce okuduğum ve okurken çok üzüldüğüm kitaptır. Günlüğünden parçalar içerir ve bazı bölümlerinde gözlerinizden akan yaşa engel olamazsınız. Kesinlikle okunmalıdır.