insani dediler hayvanlar gibi demir cubuklarla 18 yaşında çocuklara giriştiler. yine allah var 40 kişiyi öldürmemiş askerler. birde utanmadan israilin en elit askeri birimiydi diyorlar. bilmesek yuturacaklar. o bildiğin 18 yaşındaki er çocuklar. onlara en elit birimdi diyenler israil ordusu hakında hiçbirşey bilmedikleri kesin olan kişilerdir.
gerek gemiye helikopterle inen gerekse zodyak botlarla çıkan ve provokatif linççi zihniyete karşı, kendilerini savunmak zorunda kalan israil askerlerini, canı gönülden tebrik etmeme ve hatta alınlarından öpmek istememe vesile olan deniz taşıtı.
insani yardım götürmek için satın alınan yolcu gemisi...
merak ediyor insan neden bir yük gemisi değil de yolcu gemisi alındı diye. amaç yardım götürmekse yüklersin yük gemisine götürürüsün. yolcu gemisi daha mı ucuz? gemiciklerin uçuştuğu bir ülkede bir yük gemisi hediye eden biri çıkmadı mı?
greenpeace'e ait olsaydı dünyayı ayağa kaldıracak olan gemi. hangi ülkenin bandıralısı olduğundan çok hangi ülkenin insanını taşıyordur diye düşünülmesi gereken gemi.
israil devletinin korsanlik hareketine maruz kalmis olan gemi.
sadece sunu yazmis olayim. gecen günkü "the guardian" gazetesinde su yaziyordu :
" eger bu isi israil ordusu degilde, somalili korsanlar yapmis olsalar ve orada, milliyeti önemli degil- on kisi ölmüs olsaydi- bugün oraya bir birlesmis milletler filosu gönderilir ve o korsanlarin üzerine ates serbest emri verilirdi, ayni seyin bugün yapilmiyor oldugu tespiti, cok önemlidir. demek ki terör, yapana göre terör ya da savunma seklinde algilanmaktadir. demek ki biz de ingiltere ye kacak gelen afrikali kacaklari getiren gemileri tespit ediyor asker indirmek suretiyle durdurur, gerekirse ates de acabiliriz. israil devleti etik davranmayan bir devlettir. silahsiz kisilere silah sikmak mertlik degil korkakliktir." (yazi önümde durmadigi icin tam ceviremiyorum, ama bu mana da seyler yaziyordu)
bu yazinin altina ben de imzami atarim. ´zaten görünüse bakilirsa, ingiltere israil aski bitmis, ingiliz gazeteleri israil e cok gicik oluyorlar.
türk bandrolunün olmaması bile bunun planlanmış olmasının tek göstergesidir. türkiye nato üyesidir. türkiye bandrolüne sahip bir gemiye saldırmak demek türkiye'nin toprak bütünlüğüne saldırmakla aynıdır.
israilin abluka altına aldığı ve aç bırakmak istediği insanlara erzak ve iaşe taşıyan, üzerindeki birkaç hayır severin kutsal bir dava için şehid olduğu gemi. birgün bir limanda müze olması dileğiyle.
kabotaj kanunun kısıtlamalrı nedeniyle özgürlük filosuna katılabilmesi için komor adalarına kaydettirilmiş olan insanlığın onurunu kurtarmaya gönüllü kahramanların teröristlere esir düştüğü gemidir. ayrıca gemiye binmeden gerçek mermilerle ateş açan teröristlerin elit timlerinin daha sonra kendilerini eline geçen herşeyle saldırıya karşı savunmaya çalışan masum sivilleri için ama bize tabak fırlattılar, su sıktılar, bizi güverteden attılar vb. şekillerde ağlaşmalarıyla rezil olmalarını sağlayan kanlı saldırının gerekleştiği mekandır.
hukuki ekleme:
bu gemi türk bandıralı olmasa bile türk vatandaşlarını özellikle hedef alan bir saldırının gerçekleştiği bir mekandır. türkiye'nin vatandaşlarına zarar veren her türlü korsanlık girişiminden doğan hakları saklıdır. nitekim somali'de ele geçirilen tüm gemiler de türk bandıralı değildi.
ayrıca filoda türk bandıralı iki yük gemisi de terör saldırısına uğramıştır. bu noktada hukuki sıkıntı yoktur, yeter ki devletimiz teröre ve korsanlığa karşı sözünün arkasında duran çelik iradeli bir olsun.
israillerin ULUSLARARASI SULARDA baskın yaptığı ama bizim milletimizin malasef ''Fanatik Taraftar'' oldugu için bir kısmına ''niye sopalarla saldırdılar ki? suçlu duruma düştüler'' bir kısmına da ''Tsk o gemiyi nasıl koruyamaz'' dedirten gemi. bi iki zihniyetinede mavi marmara gemisi girsin diyorum başka birşey demiyorum.
bölgede barış ve istikrar kurucu bir misyon yürüten türkiye'nin ilgisine filistin meselesinin de girmesi kaçınılmaz. bir yandan israil'in politikalarıyla bölünen filistinlileri barıştırmaya, hamas ile el fetih'i bir araya getirmeye çalışan, öte yandan da abd ve avrupa'da 'barış lobisi' yapan ankara'dan rahatsız israil yönetimi.
saldırıya karşı oluşacak kamuoyu ve hükümetin alacağı sert tedbirlerle türkiye'nin 'taraf' olduğu, bölgedeki barış misyonunu gerçekleştiremeyeceği anlatılmak isteniyor.
türkiye'nin iran'la vardığı takas anlaşmasını bitirmek de israil'in hedefleri arasında. iran'la yaşanan krizin diplomatik yollardan çözümünden yana değil israil. amaçları iran ile abd'yi fiilen karşı karşıya getirmek. bu yolla obama'nın da etkisizleştirilmesi, irak benzeri bir çıkmaza sürüklenmesi hesaplanıyor. iran krizini diplomasi yoluyla çözen obama'nın filistin meselesine de el atarak israil'e baskı kurmasından endişe ediliyor. saldırı üzerine israil'le ilişkileri iyice gerginleşecek bir türkiye'nin abd ve avrupa nezdinde iran'la arabulucuk rolünün iyice sorgulanmasını bekliyorlar. böylece türkiye'nin nükleer silahlardan arındırılmış bir ortadoğu talebini de kırmaya çalışıyorlar.
saldırının bir başka, belki de en önemli amacı erdoğan'ın bölgede yükselen popülaritesine son vermek. davos'taki 'one minute' çıkışıyla zirve yapan erdoğan'ın karizmasını deyim yerindeyse 'çizmeye' yönelik bir eylem bu. israil'in karşısında türkiye'yi de diğer arap ülkeleri gibi çaresiz, eli kolu bağlı göstermeyi amaçlıyor. israil'in yaptıklarından geri kalan her tepki türkiye'yi aciz gösterecek.
bu saldırıyı kimsenin sineye çekmesi beklenemez. ancak hem hükümetin hem de kamuoyunun tepkisinin meşru sınırlar içinde kalması çok önemli. şu açık; israil bu saldırı ile türkiye'yi provoke etmek istiyor. beklenti, tahrik edilen kamuoyu baskısı altında türkiye'nin orantısız tepki göstermesi. işin içinde ak parti hükümetini hem içerde hem de uluslararası toplum nezdinde sıkıntıya sokmak gibi bir hesap da var.
bu saldırıyla türkiye'yi kaybetmiştir israil. artık ne 'ittifak'tan ne 'işbirliği'nden söz edebiliriz. ama israil'in türkiye'ye olan ihtiyacı sürecek. bunun için israil'in yapacağı iki şey var: türkiye'yi bölgesel ve küresel çatışmaların içine çekmek, 28 şubat benzeri bir rejimde üç-beş generali kafalamak.
ne pahasına olursa olsun erdoğan hükümetini düşürmek için bir yandan israil yönetimi, öte yandan da musevi lobisi ve 'neo-con'larla iş tutan zevatın işi zor. anlıyorum, bu hükümetten iki tarafın da 'kuyruk acısı' var. ama tavsiyem şu; birlikte kotarmaya çalıştığınız operasyonları artık bir tarafa bırakınız, çünkü son bir-iki yıldır kurduğunuz 'çirkin ittifak'ın belgeleri yarın ortaya saçıldığında türkiye'de beş paralık olursunuz.
türkiye son yıllarda bölgede yükselen bir güç. bu gücünü de barış kurucu ve istikrar yaratıcı diplomasisinden alıyor; bütün komşularıyla iyi ilişkiler geliştiriyor, komşular arasındaki sorunların çözümüne katkıda bulunuyor. israil ise etrafıyla kavga eden, bu kavgalarda da kendisinden yardım dilenen bir türkiye'yi tercih ediyor. yani suriye ile çatışan, yunanistan'la didişen, kürt sorununda bunalan, sonra da dönüp israil'in kapısını çalan bir türkiye istiyor. ortadoğu'dan dışlanmış, bölgesinde aciz, ab'den kopmuş bir türkiye.
türkiye bayrağı taşıyan mavi marmara gemisinde adeta katliam yapan israil'in bu saldırısı ne bir tesadüftür ne de kaza; planlı ve hesaplı bir saldırıdır
klasik sopalı taşlı müslüman görüntüsü veren gemi. böyle haklı duruma geçemeyiz.
keşke mürettebatı yanlarındaki çocukları düşünseydi, nefret dolu insan görüntüsü vererek, sopalar ile girişerek israil'i haklı çıkaracak duruma getirmeseydi.
o gemiyi engelleyecekleri günlerdir ortadaydı.