nazım hikmet ran'ı anlatan ilk filmdir. çok bilgilendirici bir yanı olmamakla birlikte oldukça dokunaklıdır. ikinci dünya savaşı yıllarından nazım'ın hapisaneden çıkışına kadarki dönemi kapsar. en çok aşk hayatı üstünde durulmuştur malesef. birçok tanıdık yüz rol almış filmde. kanımca rolüne en çok yakışan oyuncu da piraye'yi canlandıran dolunay soysert'tir.
mutlaka görülmesi gereken bir film.
düşünmenin,yazmanın,çizmenin ;yaratmanın zorluklarını ,sıkıntılarını bilen ,anlayan ,yaşayan insanların bu filme kötü diyebileceklerini sanmıyorum..
mavi gözlü dev çokça emek harcanan,ter akıtılan üstelik nazım hikmet hakkında olması ve biyografi olması sebebiyle çok daha dikkat edilerek çekilmiş bir yapımdır.
orası öyle degildi diyenler,ben daha iyi yazardım diyenler,nazım hikmet e yakışmamış diyenler....biyografi yazan/çeken kişi insanları tam anlamıyla asla memnun edemez.
mavi gözlü dev metin belgin in senaryosunu yazdığı üçüncü filmi,ve bu üç filmin içerisinde en iyi filmidir.** kişisel fikrim metin bey in biyografi yazmanın zorluğuna rağmen gayet güzel bir senaryo yazmış olduğudur.(kendisini hapisanede hitler i savunan bıyıklı adam rolünde de görürüz). *
artık nazımın mezarını anadoluda bir çinar ağacının gölgesine istiyoruz, üniversitelerde nazım hikmet kürsüleri kurulsun, liselerde ortaokullarda şiirleri okunsun, en büyük türk şairlerinden nazım hikmet bu ülke çocuklarınca avaz avaz haykırılsın, memleketim memleketim diyenlerin sadece göbeği yağ bağlamış politikacılar olmadığı anlaşılsın, çınarlı kubbeli mavi limana gerçekten çıksın, yüzünün çizgilerindeki memleketi onu kucaklasın, istanbulun köprülerine minarelerine gizlice değil açıkça merhaba diyebilsin dedirten şiir ve film adıdır.
...bir dev gibi seviyordu dev,
ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin...
ilk başta düz bir film gibi gelse de bana, ki hiç düz değil, bütün olarak bakıldığında beni sinema koltuğundan kalkamayacak kadar etkileyen yapımdır, filmdir. nazım hikmet' in hapis günlerini, yaşadıklarını yeni nesile gösterebilecek kapasitede hatta o kapasitenin çok üstünde bir filmdir. filmde mehmet raşit öğütçü' nün nasıl orhan kemal olduğunu anlamak ve nazım hikmet ile dialoglarının canlanmış halini görmek insanı mutlu ediyor. ayrıca filmin son sahnesi ile beni, yanımdaki vatandaşı * ve salondakilerin çoğunu fena etmiştir. özellikle davet şiirini besteleyip bizlere sunan cem idiz' i de ayrı tebrik ederim. güzel olmuş.
yetkin dikinciler'in saçları ve kaşları boyanarak inanılmaz derecede nazım hikmet'e benzediği filmdir..şubatın sonunda gösterime girecektir, ilk gün gidilesidir..
(bkz: nazım hikmet)e benzediğini düşündüğüm (bkz: yetkin dikinciler)in bu rolü hakkını vererek oynayacağına inandığım ve sabırsızlıkla beklediğim film.
gittikçe devleşen şairdir; bu yüzden gittikçe bok atıalcaktır, milli eğitim onu vatan haini oalrak tanıtacaktır gençlere. dert değil, nazım türk mü rus mu bilmem ne mi önemli değil. nazım insandı ve anadoluluydu; insanlığa, biz anadolulara çok şey katıyor hala şiirleri.