kara kule serisinde dünyayı kabuğunda taşıyan kaplumbağa. silahşörlerin üzerinde oldukları ışının diğer ucundaki kapının bekçisidir. diğer adı sköldpadda'dır.
Ortamlara ısınan sözlük yazarıdır. Görüşlerimizin örtüşmeyeceği hemen ilk temaslardan belli gibidir. Lakin geliniz görünüz ki kızgınlığını veya karşı çıktıklarını saygı içerisinde çözebilen bir yazarcandır. Bu da kendisinin tartışılabilitesini artırmaktadır.
yılmaz'ı msnden silmem için beni tehdit eden yazar. yaptım abim, valla billa, hem yılmaz da kim ahay? unuttum bile.
(bkz: yılmaz ı silecesin meseneden)
asker olmasına rağmen gece vakti entry girebilen yazardır, komutan falan olabilir ve tırsıyorum, saygı göstermekten başka bişi gelmiyo elimden. kahretsin! *
bir sıcak ruh, bir güven veren dost. duyarlı, efendi bir sevdiğim insan, bir özlenen kardeş. iyi ki burada, ve iyi ki tanıdığım denilen saygın kişilik.
halkın oylarıyla demokratik bir şekilde mecliste kendine yer bulan ve hukuksal açıdan bir yamukluğu olmayan partinin kabullenilmesi gerektiğini yazdığım için benim sözlükten atılmam gerektiğini iddaa eden yazar. bahsettiğim hazmedememe sorunun klasik örneği.
aklı başında, hoş sohbet ve iyi kalpli yazar dost. attığı ayar dolu özel mesajı nick altıma yazsa silerdim hesabımı o derece utandım yani.. * ayrıca, leonardo di caprio'yu çok kıskanıyor bu adam.
klavye delikanlısı; "misafiriz, siz nereye derseniz oraya gideriz" dedikten sonra, yanımızdan bir anlığına ayrılan perfectman'ın arkasından öyle laflar etmiştir ki yenir yutulur cinsten değil.* ayrıca askere uğurlanan gençleri görünce gözündeki sinsice parlamayı da unutmak mümkün değil. ama biz komutandır dedik, vardır bir bildiği, oldu o zaman dedik. * buna rağmen, beraber kuru-pilav yemekten ve sabahın köründe henüz daha uyuma fırsatı dahi bulamamışken taksim'in güneşinde omuz omuza olmak yürümekten haz aldığım insandır. umarım tekrar görüşme fırsatı yakalarız. *
slam dunk izlemiş bir başka güzide yazarımızdır. hanamichi'ye hesap sormasıyla tanınır... hatta gigi la trottola da seyretmişse kendisine hiç bitmeyecek bir arkadaşlığa var mısın demek istiyorum...
(bkz: Inez Baranay)'ın With The Tiger romanının önemli kahramanlarından biri. 1980'lerde ortaya çıkan sevimsiz yuppi kültürünün ve yükselen değerlerin Avustralya yansımalarını temsil eder. Sözlükteki Maturin'in ise bununla alakası yoktur; idealist, nazik ve espirilidir kendisi.
"...Maturin ismi, kuşkusuz, güney eyaletlerinde bile ülkenin en büyük ve en girişimci gayrımenkul yatırımcılarından arasında anılmaya başlıyordu. "Ayrıcalıklı" ve " pahallı" kavramlarına yeni anlamlar yükleniyordu. Gray firmaya vizyon getirmişti - söyleyip durdukları buydu - ve şimdi babasının sağ kolu olmuştu. Baba-oğul bir takımdılar. Gray babasının başarmış olduklarına saygı duyuyordu; babası da Gray'in "yenilikçi kanına", "karnındaki ateşe", "çağdaş sezgilerine" saygı duyuyordu. Bu deyişleri kimden öğrenmişti bilmiyorum. Keyif Evleri'nin inşaatı, çoğunlukla Gray'in denetimi altında, başlamıştı. Sürece dikkate değer bir etkisi olduğu şeklinde, Isabel'in hakkı da veriliyodu, sessizce de olsa. Gray zenginlere yönelik turizmdeki ptansiyeli görmüştü, Keyif Evleri projesi aldı yürüdü ve sonra Gray arkasına yaslanıp medyanın bu yapılanmanın ne kadar lüks ve muhteşem olduğunu, hiçbir masraftan kaçılmadığını, havuzları, şelaleleri, palmiyeleri, ithal mermerleri, suitleri, villa dairelerini, sanat eserlerini, Paris'den getirtilen mutfak şeflerini, mobilyaları, aksesuarları, buralarda kalacak yıldızları soluk soluğa anlatırken, haritada üzerinde Queensland'i göstermesini izledi.
Gray ve babası artık Maturin Takımı olarak tanınıyorlardı. Baba Maturin yirmi yıl önce önce gayrımenkul yatırım firması kurmuştu ve oğlu da yönetime yepyeni bir kan, hırs ve yetenek kazandırmak üzere yetiştirilip hazırlanmıştı. isim yapmaya başlayan diğer bazı girişimcilerin aksine Gray'in konumu ayrıcalıklıydı; onun örneğinde, kendi kendini yaratmış olan kişi babasıydı. Bu nedenle Gray'in kanıtlaması gereken çok şey vardı; diğerlerini geride bırakabileceğini, Isabel'e layık olduğunu, zenginliğin böylesi bir şaşaa içinde sergilendiği bu yeni on yılda mümkün olan tüm kurnazlığa ve gösterişe sahip olabileceğini kanıtlamalıydı. Tüm bu zenginliğin neredeyse tamamı borçlardan ibaretti ama sanal parayı gerçek gibi görmekten herkes memnundu. Adeta bir kitle halüsinasyonu yaşanıyordu..." Inze Baranay,With The Tiger...
kortex ten yoksun kalmıs beynin sapı ile idare ettiğini düşündüğüm yazar. içgüdüsel hareketleri de bu görüşümü doğrular yönde attığı mesajalrı takip etmekten aciz şekilde ne savunduğunu bilmeden sadece saldıran bir portre çiziyolar kendileri. flashing olamayan zenciden daha kötü birşey varsa oda flashing olamayan beyazdır.