Büyük bir çoğunluğumuzun içinde bulunduğu, 24 saatimizin önemli sayılabilecek bir miktarını yarattığımız sanal kimliklere harcadığımız hatta bazı kişilerin içerisinde alternatif hayatlar yaşadığı sosyal ağlar hayatımızdaki en büyük matrix örneği değil de nedir efenim?
bir matrixin gerçek(reel)olması için tüm elemanları reel olmalıdır. elemanlardan birisi bile sanal bileşene sahipse o matrix kompleksdir. determinantı da kompkleks sayı olur dolayısıyla. tersini alırken de kastırır adamı, hatta kompüterin ram i yetmeyebilir
kendi kendini imha eden akıl yürütme:
matrix -yani sanal alem- gerçek mi?
matrix -yani herşeyin gerçek olmaması- gerçek mi?
matrix -yani gerçek sanılanın sanal olması durumu- gerçek mi?
matrix -yani gerçeğin yanılsaması- gerçek mi?
"matrix'de mi yaşıyoruz" falan diye kurgulasana sorunsalını birader, "matrix gerçek mi?" ne demektir? soruna "ha gerçek gerçek" diye cevap alsan nasıl yorumlayacaksın, nasıl tatmin olacaksın, önce bunu bir hesapla, ondan sonra soru sormayı dene... fesuphanallah...
hortlatmakta beis görmediğimden, çomağımı boka batırıp biraz karıştırayım da sinekleri rahatsız edeyim!
evet efendim;
Matrix filmi ortalığı kırıp geçirip gençliği de kasıp kavurduğunda ben kıs kıs gülüyordum; Filmin "felsefe sorusu" yeni bir soru değildi, daha önce çok sorulmuştu.
Acaba biz, birisinin kafasında ürettiği bir hayal dünyasının unsurları mıyız? Gerçeklik (reality) olarak algıladığımız her şey acaba daha üst düzeyde bir gerçeğin (verity) düş ürünü mü? Yaşadıklarımız bir "simülasyon" mu?
Peki o daha üst düzey Tanrı olabilir mi?
Siz ne diyorsunuz yahu, küçükken bendeniz ikide bir "ya şimdi uyanırsam da bütün bunların bir düş olduğunu anlarsam" korkusuna kapılırdım. Matrix senaryosu yazarmışım da haberim yokmuş!
Ama günümüzün gerçeklerinden birini de bilgisayar "muhabbeti" oluşturduğundan, yapımcı, senarist ve yönetmen çoluk çocuğun harçlığına bu yoldan göz dikmiş, paraları da kapmışlardı... Meğer biz bir bilgisayar oyununda yaşayan sanal kahramanlarmışız... Matrix'i görmeyen ve ondan etkilenmeyen hamburger şişkosu oğlan kalmamıştı.
Buna jilet gibi ince güneş gözlüğünü ve yerlere kadar uzanan o maşallah pek gizemli Mevlevi cüppesini de ekleyin, bütün genç kerizler tava geldiler. Kendilerine aynı havaları vermeye kalktılar.
Matrix sonra cıvıdı, bütün "takip filmleri" gibi daha da kötü bir dizisi üretildi. Sonuncusu öyle berbattı ki on dakikadan fazla çekemedim...
Çocuklar, aynı meseleyi bilimkurgu üstadı Philip K. Dick'in romanlarında ele almış olduğunu nereden bileceklerdi, okumuyorlardı ki amına kodumun çocukları!
Hani geçen yüzyılda yazılmış kitapları kurcalayıp azıcık Marksizm'e bulaşmış olsalar, "idealist" felsefeyi, bütün bunların bir rüya olduğunu söyleyen Piskopos Berkeley'i ve Nazım Hikmet'in en kötü şiirlerinden biri olan "behey Berkeley"i falan da bilecekler...
Yahu madem Platon'dan ve ünlü "mağara meselinden" haberiniz yok, bari onu Eflatun olarak öğrenseydiniz...
Şimdi arada bir hortlatılır bu konu. Cambridge Ünversitesi profesörlerinden Martin Rees, "bizden daha akıllı bir uygarlık bizi sanal olarak yaratmış olabilir" demişti geçenlerde, yani yepyeni bir şey söylermiş gibi yapıp aslında Matrix filminin "story" aşamasını özetliyordu. Matematikçi John Barrow da bu kanıya varmıştı. boktan Türk gazeteleri de çok heyecanlanıyor her daim böyle haberlere, çünkü, reklam da yoksa, yarım sayfa garanti!
Oysa Türk San'at Musikisi'nin kıymetli bestekarları bu suali daha önce tevdi etmişlerdi: Hayaaal mi geerçeeek miiii, göördüğüüüm biilmeeem... Eelden elee gezeeen, güle döönmüüüşsüün...
Yeni kuşaklar meseleyi daha ileri düzeyde de koydular: Yalaan dünyaa, herşey bombooş, hancı sarhooş, yolcu sarhooş...
(Bir de "maniki dünya" vardır teee babamın kuşaktan, dünya dünya maniki dünya... Hint filmlerinde geçer, sanırım bizim "Avare" dediğimiz "Avaramu" filminin bir şarkısında, Raci ile Nergis söylüyorlar, ne anlama geldiğini duyduğum günden beri merak ederim! hay sikeyim nereden geldi aklıma?)
Bakın ben size daha çılgın bir teori aktarayım;
Zecharia Sitchin, ki şu ünlü "2012" tantanasını ilk ortaya atan adamdır, insanın uzaylılar tarafından yaratıldığını söylüyor. Eski Mezopotamya metinleri de bu yönde ipuçları veriyorlar.
2012 yılında belirmesini beklediğimiz ama bir türlü belirmeyen kırmızı ve büyük gezegende (son teorilere göre bu bir sönük güneş, yani bir "kahverengi cüce", bir "brown dwarf" da olabilir) yaşayan uzaylılar, yani bizim mitolojilerimizde hep "tanrılar" olarak geçen yaratıklar, maymun üzerinde genetik mühendisliği deneyleri yaparak, ve maymunun DNA hücrelerinden yalnızca yüzde iki kadarını değiştirerek, insanı meydana getirmişler.
Deneyin yapıldığı kıta Afrika, bölge de Uganda-Kenya-Etiyopya arası göller bölgesi.
allah belamı versin yalanım varsa! yemin ediyorum adam aynen bunu söylüyor...
entry buraya kadar, sikeyim matrix'i, marduk'u, nibiru'yu... hava soğuk, kafayı ve boynu iyi sarın üşütmeyin. çok tantana da yapmayın, akışına bırakın.