az evvel canlı yayında isim-şehir oynayıp dinleyenleri yarmış programdır.
isa adındaki dinleyici ş harfinden ünlüye şahin k. ülkeye de şangay, şangay kabul edilmeyince de şam deyip bendeki ipleri koparmıştır. sen çok yaşa zeki, sen çok yaşa isa abi.
en yakın zamanda ayten teyze'li programı bekliyoruz.
2 gündür dinlediğim program. uzun aradan sonra zeki nin show fm e geçtiğini öğrendim bu arada.
dün programı kapatmadan önce masallar konusuna değindi. alo masal hattını aradı ve ''yalnız prens ve kum perisi '' diye bir masal dinletti. tabi ben bu masalı dinlerken her zamanki gibi gülüyorum.
yalnız ve yakışıklı prens, güzeller güzeli peri ya da prenses, ne bilim prensin zengin olması vs.
çocukluğum hep masal okumakla ya da masal dinlemekle geçti. hep aldandım o masallara. üniversiteye kadar her şeyin güzel olduğuna inanıyordum. üniversiteye başladıktan sonra ise, üniversitenin gençleri özgürleştirdiğini değil, dahada beter pısırıklaştırdığını, bunu da kuralları öğreterek yaptırdığını anlamıştım. ee birde iş bulma hayalleri, iyi bir maaş, geziler, tatiller, yurtdışı görmeler derken bir sürü hayalimin havaya asılı kalmasını görünce , o zaman anlamıştım. bu masallar aslında bir tür plandı.
hep yazardım bunu. tek gerçek masal kibritçi kız derdim. pamuk prensesin prensle evlenemeden öldüğüne, kül kedisinin ise soylu olmadığı için prensin ailesi tarafından reddedildiğine, amcamın anlattığı masallardaki koca devin o 3 kızı yediğine, yine şengül mengül ve destegül adlı kuzuların da kurtlar tarafından tuzağa düştüğüne, kırmızı başlıklı kızın kötü kalpli bir erkek tarafından kandırılıp tecavüze uğradığına hep inanırdım. yanılmamışım ya. zeki de bundan bahsetti. bu konuda yalnız olmadığımı öğrenince sevindim.
bu konuda ne yapılır bilmem ama küçük çocuklara o masalların çok tehlikeli geldiğine bende inanıyorum. onun yerine başka şeyler okutulmalı ve dinletilmeli.
ben hiçbir zaman prensini bekleyecek kadar deli olmadım ama bir gün o masallardaki gibi hayatı yaşayacağıma inandım bir süre. her şey iyi gidecek dedim, iş bulacağım, iyi bir param olsacak vs.
dünya adaletli bir yer değil. iskandinav gençlerine bakıyorum. benim yaşımda adam sevgilisiyle dünya geziyor. onların en fakiri bizim ülkenin orta durumlusuna denk geliyor. hayat standartları yüksek vs. mutsuz diyenlere de inanmıyorum. benim gördüğüm çoğu iskandinav gayette mutlu. asıl bizler mutsuzuz. herkesin hayatına karışarak, kafamızı namustan başka bir şey için düşündürmeyerek, dedikodu yaparak, herkesin moralini bozmaya çalışarak, asıl bizler mutsuzuz. üstelik bir tek kendimizi değil, herkesi mutsuz yapmaya çalışıyoruz.
televizyonda yaptığı vasat ötesi programdan sonra kendisinden soğutan zkc'nin sunduğu radyo programı. sonrasında lise günlerimden kalma hatrı için bir süre daha dinlemeye devam ettiysem de aynı tadı bir türlü alamadım, o eski samimiyetini içtenliğini yitirdi sanki. hala devam ediyormuş şaşırdım.
zeki kayahan coşkun'un sunuculuğunu yaptığı gece 22.00 - 01.00 saatleri arasında yayında olan, sokağı radyoya radyoyu da sokağa taşıma fikrini benimsemiş ve bunu da çok güzel uygulamış radyo programıdır.
mustafa dayıyı bilader abla sandım adam pavyona gidiyoduk 15 sene önce deyince bilader ablanın ne işi var pavyonda diye beni kara kara düşünmeye sevk eden radyo programı.
Hiç bir zaman düzenli dinleyicisi olamadığım bazen efsane bölümler çıkarken bazen sıkıntıdan patlatan radyo programı. Zeki kayahan coşkun'un çoğu görüşüne katılsam da bazen kafa açtığı da bi gerçek.