doğanın ve yaşamın temelinde bulunan matematiğin barındığı ilginç ve çekici yanlardır. pek çoğumuz ilkokul sıralarından itibaren sadece çarpım tablosu, havuz problemleri ve gereksiz bir sürü konu öğrenmeye mecbur bırakıldığımızdan olsa gerek matematiğe karşı soğuk durmaktayız. sınavlarda en çok çektiğimiz, "kafan basmıyo senin" denilerek ezildiğimiz bu alanda oysa ne güzel detaylar vardır. sadece iki örnek var şu an bildiğim ve bunları paylaşmak isterim.
peşin not: bu yazı kimseye artislik yapma niyetiyle kaleme alınmamıştır. sadece matematiği defterden uzaklaştırıp farklı bir bakış açısı ortaya çıkarmak meramıyla oluşturulmuştur.
Öncelikle altın oran hakkında bir şeyler yazmalıyız sanıyorum ki.
- Valla abey Kâbe'de altın oran var..
+ Neresinde beyefendi?
- içinde galiba abey..
+ Belki yanına koymuşlardır?
- Yanlış da hatırlıyor olabilirim hani abey.. Yanında da olabilir...
---
- Altııınn.. Oran. Yav bu altın fırladı ya.. Onun oranı bu.
+ Neye oranı efendim?
- ...
* (arkalardan) Dolara dolaraa..
+ Gelin efendim kaçmayın, gelin.. Size soralım.
* Neyi hocam..
- Altın Oran nedir?
* Dolarla altının satılması, satılması doların, oranı...
- hmmmm..
işin ironisi şöyle dursun, insan türü, başından beri, 4,5 milyar yıldır değişen ve fizik yasaları uyarınca, sürekli ekonomist bir yapı sergileyen doğayı hayretle izler ve onun ''rutin''lerini, kendi ''mükemmel''i olarak değerlendirir. Altın Oran, ne bir mükemmeldir; ne de bir tasarım sonucudur.
Bir doğru parçası üzerinde öyle bir nokta alalım ki, bu noktanın ayırdığı iki doğru parçasından büyük olanının küçük olanına oranı, tüm doğrunun büyük parçaya olan oranına eşit olsun. işte buradaki bu oranlar, bizlere yaklaşık olarak 1,618 değerini yansıtan ''altın oran''ı verir.
Bir canlıda veya doğal bir yapıda altın orana rastlanması, o canlının veya yapının ''tasarlanmış'' ya da ''düzenlenmiş'' olduğunu göstermez. Zira doğal sistem ekonomisttir. Canlılar, kendileri için en fazla verim sağlayan düzeni, kombinasyonu ya da yaşayış biçimini benimserler. Bünyeleri, bu kombinasyonlara ya da düzenlere karşı bazı tepkiler vererek, hangisinin daha verimli olduğunu gösterir. Canlı ise bu tepkilerle beraber, ''en iyi kombinasyon''u seçer.
Arıların bal peteklerini altıgen olarak seçmelerini örnek verebiliriz. Bunun çok basit bir açıklaması vardır: altıgen formun, bir çemberin içini en ekonomik şekilde dolduran form olması. Nasıl mı? ilk olarak bir düzlemi kendi kendini tekrar ederek kaplayan kaç şekil olduğunu bulmamız gerekir. n kenarlı bir çokgende bir iç açının ölçüsü (n-2)*180]/n formülü ile bulunur. Bizim istediğimiz şey, şeklin hiç boşluk bırakmayacak şekilde birleşmesidir. şekil x kenarlıdır diyelim.. ''bunlardan kaç tanesinin bir köşesinin iç açısı toplamı 360 derece yapardı?'' diye düşünürsek:
(n-2)*180*x]/n=360 yazabiliriz.
(n-2)*x=2n
nx-2x-2n=0
nx-2x-2n+4-4=0
(n-2)(x-2)=4 olur.
Sicim teorisi çalışmıyorsak, sadece pozitif tamsayıları kenar sayısı olarak alabileceğimizden;
n=6 ve x=3 olabilir yani 3 tane düzgün altıgen (bkz: arı peteği)
Peki, neden altıgen? Çünkü, dikkat edersek, en az malzemeyi ilk seçenekte kullanıyoruz; 3 altıgen. (diğerleri 6 ve 4 birim). Son olarak bir dipnot: yan yana dizildiği zaman boşluk bırakmayan geometrik şekillerden hidrolik yarıçapı en büyük olan form, altıgendir.