Sanılanın aksine türev, integral matris, fonksiyon, trigonometri... gibi matematiğin analitik kısmı olan lise matematiği, hem geometri hem de ortaöğretim matematiği olan tyt matematiğinden çok daha kolaydır. Formüllerde bilinmeyenleri yerlerine koyup belli kurallar ve kalıplar çerçevesinde işlemler yapılır.
Fakat matematiğin geometri ve tyt kısmı, satranç oynar gibi stratejik düşünme, geniş bakabilme ve algoritmalar oluşturabilme gibi daha zekaya yönelik kısmıdır. Bu yüzden daha erken yaşlarda ve daha sık verilmeli. Böylelikle Zihin kendine özgü algı, öğrenme ve düşünme sistemlerini geliştirebilmeli.
Hatta bugün izlediğim bir programdaki uzmanların görüşlerine göre dersler, öğrencilerin aynı zamanda hareket edilebileceği, spor yapabileceği bir ortamda verilmeliymiş. (Ortamda Koşu bandı, kondisyon bisikleti gibi spor aletleri olmalıymış. en kötü ayakta.) Çünkü Beynin aktivasyonu bedenin aktivasyonuyla senkronize olduğunda başarı oranı katbekat artıyormuş.
Matematik, fen ve Yabancı dil dersleri her çocuğa, her gün, çok erken yaşlarda en az iki ders saati şeklinde, ilgi ve merak uyandıran, eğlenceli ve hareketli oyunlar şeklinde verilmelidir. Okula başlamadan çok daha evvel. Motor sinir ve zihin süreçlerinin koordineli geliştiği en hızlı olduğu yaşlarda yani. Erken yaşlarda edinilen ilgi ve merak ileriki yaşlarda illaki, sabır ve azim olarak meyvelerini verecektir.
Zaman zaman akla gelince üzen gerçek. Hocamız on kere anlattı bir konuyu anlamadım gene. sen bence sözel derslere yönel orada daha iyisin demişti. Ee ben nasıl eşit ağırlık mezunuyum o zaman. Garip bir adam olduğum doğrudur.
insan etkileşimine kapalı, para yönetimine ihtiyaç duymadığınız pastoral bir yaşam içerisinde iseniz, çok da fazla önemsenmemelidir. hayvan besleyerek, bütün gün çalışarak veya bir ağacın altında otururken bile hayatın anlamını kavrayabilirsiniz ve matematiğin eksikliği belki bunda fayda bile sağlayabilir.
matematiği anlayamamanın en üzücü kısmı, yarış atı gibi geme alındığınız okullarda ve sınavlarda karşılaşılan soruların çözülememesinde falan değildir. fakat üniversite eğitimi alacak merhaleleri aşabilmiş bir bireyin "15+8 kaç yapar" gibi çok temel matematiksel kavramları içeren basit bir soruda bile zorlanması veya cevaplayamamasındadır.
bakın bu eğitim ve öğretim sisteminin kötü, yanlış veya dejenere olmasıyla tam da alakalı bir şey değil. 7 yaşında beyninize yerleşmesi gereken bir done ve bunun metodiği hakkında 20 yaşında hala tam bir fikriniz yoksa, o noktaya gelene kadar altını ve içini dolduramadığınız çok önemli bir gelişim eksikliğiniz var demektir.
hayat okuldan ibaret kalmayacak ve siz temel matematiği hemen hemen aklınıza gelen her şeyde net bir şekilde kullanmaya devam ediyor olacaksınız.
aksini düşünene saygı duyarım ama anlayamamanız veya öğrenememeniz, bu bağlamda matematiğin önemini değiştirmeyecek.
doğru düzgün bir temelim olmadığı için başıma gelmiş olan hadise. oturup çalışmayı çok ama çok denemiştim üniversiteye hazırlanırken ancak olmuyordu, beceremiyordum bir türlü. Sonra da dil alanında yetenekli olduğumu öğrendim ve olaylar gelişti. *
Ayıp değildir, günah hiç değildir.
Birçok öğrencinin muzdarip olduğu, tepine tepine ağladığı, icat edenin soyuna sopuna dümdüz gittiği lanet olası bir ders olmasından mütevellit pek sevilmez.
Anlayamayan için, yorucu, sıkıcı, hırpalayan, kendini kötü hissettiren acımasız bir derstir matematik, tırnak yedirir, kurdeşen döktürür.
iyi bir sözel ama berbat bir sayısal öğrencisi olarak, eğitim hayatım boyunca zor zamanlarım oldu.
Anlamıyorum, kafan basmıyor işte zorla mı, yemişim permütasyonu, integrali, trigonometriyi deyip, yeşilçam kızları gibi kendimi yatağa atıp, böğüre böğüre ağladığım günlerim olmuştur.
Neyseki üniversite zamanı geldi ve ben matematik denen gulyabanimden kurtuldum, dünyanın en mutlu ve başarılı öğrencisiydim artık!
Hiç sevmedik birbirimizi, ne ben onu, ne o beni...
Anlamadık birbirimizi... Çabaladık ama olmadı!
Onu hiç özlemedim, bence o da beni!
Matematik imkansızımdı sanki...
- noel baba ejderha istiyorum.
- daha mantıklı bişey iste.
- mmmm.. O zaman matematikten 100 alayım?
- ejderhan ne renk olsun?!
Yani o kadar imkansızdı, anlayın işte!