batı felsefesinde eski yunan filozofu pythagoras, müziğin mucidi olarak kabul edilir. pythagoras söylentilere göre bir gün demirciler çarşısından geçerken kulağına gelen ahenkli çekiç darbelerinden esinlenir ve üzerinde tek bir tel olan alet (monochord) yaparak tel uzunlu ile duyulan ses arasındaki ilişkiyi belirler. sayıların düzeni ve sesin frekansı arasndaki ilişki için pythagoras'ı çanlar. sonuç: gergin bir telin kısaltılmasıyla çıkardığı ses incelir. iki telden birinin uzunluğu diğerinin uzunluğunun iki katıysa,kisa telin çıkardığı ses uzun telin çıkardığı sesin bir oktav üstündedir. yani bu genel bir ifadeyle şu demek oluyor, matematik ve müzik arasında sıkı bir bağ vardır..
müzikte matematik işin melodik değil de teknik kısmında vardır, bir müzisyeni değil de enstrüman yapımcısını, prodüktörü, mix mastering yapacak adamı ilgilendirir ve işine yarar.
bir nota belli bir frekansta titreyerek ortaya çıktığına göre, bir enstrümanın da o gerekli hertz değerindeki titreşimi verecek yapıya sahip olması gerekir diyebiliriz,
ama her zaman işler böyle yürümez. kulaklarımızı da kullanmak gerekir, örneğin bir müzisyenin kaydettiği parça düzenlenirken bassları kısmak, midrange'i biraz daha arttırmak vs. gibi işlemler yapmak isteyebilir veya bir hata düzeltilmek istenebilir bu durumda bilinen frekans değerleri üzerinde oynamalar yapılır, yapılan işlemin doğru olduğu ancak duyum yoluyla yani kulakların kullanılmasıyla anlaşılabilir.
bir müzisyen gamlar, armoni, aralıklar vs ile müziğini yapar matematikle işi yoktur, o yüzden bu iki kavram sadece belli yerlerde kesişirler.
