küfür sansürüyle izlemektense sesi tamamen kısıp izlemenin cok daha mantıklı olduğu film. ayrıca "orospu" kelimesine yeni bir boyut kazandırmış filmdir gözümde.
"hep denedin hep yenildin, yine dene yine yenil, daha iyi yenil" * diye bitirirken son noktayı da koyup , sizi öylece koltuğa mıhlayıp yüzünüzde tebessümle karışık bir gözyaşı ile kendinize getiren enfes film.
adam gibi adamları anlatan, türk yapımı olduğu için aferin lan size dedirten bir film.
çoğu defa kavgasını yaparım, hayatın en rezil tarafından darbe yiyenlere orospu etıketini yapıştırdıkları için.
siz, bu konuda muhatap olduğum donyağları (bkz: don yağı) boşuna harcamayın vaktinizi bu filmi izlemek için. Bi bok anlamayacağınız en başından belli.
Yıllar önce bir laf etmiştim. Severse orospu ile serseri sever diye. yıllar sonra sağlamasını yaptım sözümün, bu film ile. cevabım doğruymuş..
dibe vurucaksın, bir kere de olsa duvarları yumruklayarak ağlayacakın birinin kahpeliği için, göz yaşın yerine kan getirtmeden de durma. *
bu filmi izlerken en çok takıldığım nokta haluk bilginer ile güven kıraç'ın çayırda geçen konuşma sahnesiydi. oyunculuk yönünden beni derinden etkilemişti. çayırda geçen o sahne kesintisiz çekilmiş. Haluk Bilginer'in bir röpörtajında dinlemiştim kendisininde oyunculuk hayatında unutamadığı bir sahneymiş.
Bu kadar masalsı ve olağandışı bir karakterin (bkz: yusuf),bu kadar gerçek ve fazlasıyla hayatımızda varolabilecek kişiler (bkz: bekir) ve çevreleriniçinde bulunmasını anlatışı çok acaip bir iz taşır.
Bekir'in sanki günah çıkarırmış gibi hayatını iyisiyle kötüsüyle,yusufa anlatışı olsun,yusuf'la uğur,bekir'le uğur'un diyalogları olsun kesinlikle çok etkileyici bir filmdir.
edit:masumiyeti çok daha iyi anlamak için mutlaka kaderizlenmelidir,tavsiye ederim.
daha önce pek film sahnelerine konu olmamış otobüs yolculuklarının hüznünü ve durağanlığını içeren bir zeki demirkubuz filmi ayrıca haluk bilginer oyunculuk dersi vermiştir bu filmde.
arka fona gizlenen rekürsif ayrıntılar ile daha da güzelleşmiş, her yönüyle dört dörtlük bir film..
--spoiler--
yusuf hapishanede cezaevi müdürü ile konuşurken açılan kapı; "güzel bir film var, çay da demledim" repliği; şehirlerarası yolculukların hüznü; televizyon karşısında robotlaşan toplum..
yusuf, çilem'i hastayken odasına çıkardığında; ekranda 1 saniyeliğine zagor ile uğur'un birlikte çekilmiş fotoğrafı beliriyor.. çoğu izleyen farketmese de filmin sonunda zagor ile yusuf'un hapishane arkadaşı olduğu buradan anlaşılıyor..
duvarları süsleyen yılmaz güney resimleri de cabası..
tek beğenmediğim yanı ise derya alabora'nın pavyonda söylediği şarkıyı rezil etmesidir.. lan insan ağladıkça'yı söyletmeden önce ahmet kaya'dan bi dinletir.. katletmiş güzelim şarkıyı..
--spoiler--
"bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanlarin çoğu gibi canı sıkılıyordu. böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine.bir olayın olması gerek, insan bağlantılarından çoğunun açıklaması işte bu. bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile." albert camus...
bu film aslında yapmadıklarınla ilgili,kurgularınla ilintili bir konsept. hayat toz pembe bulutlar beyaz psikolojisi. masum değiliz hiçbirimiz den yola çıkarsak, bir nevi terapi seansı..