tarık zafer tunaya kültür merkezinde 3 liraya izlediğim, ön yargıların oluşturduğu bütün duvarları bir anda tuz buz eden, dışarıdan bakıldığı zaman mide bulandıran hadiselerin içinde bile bir parça masumiyet olabileceğini ağır bir tokat atıp gösteren filmdir. sonradan kader'i de izledim ama ne yalan söyleyeyim masumiyet kadar başarılı bulamadım. filmin boğazıma bıraktığı o yumruğu bir kenara koyacak olursak haluk bilginer'in ellerinden hatta her yerinden öpmek isterim. saygılar.
hayat kadını olan uğur (derya alabora) hayat kadınına saplantılı bi adam bekir (haluk bilginer) hapisten yeni çıkmış amaçsız biri olan yusuf (güven kıraç) ve annesinin hamileyken yediği dayaktan dolayı sağır ve dilsiz doğan çilem'in etrafında gelişen olayları konu alan mükemmel bi zeki demirkubuz filmidir. kader'in hikayesi ise bekir karekterini oynayan haluk bilginer'in masumiyetteki 10 dakikalık monoloğuna dayanmaktadır. demirkubuz ilk masumiyet'i çekmiş olmasına rağmen kader'in senaryosunu daha önce yazmıştır. kader filminde bekir karakterini canlandıran ufuk bayraktar cihangir'de babasının kahvesinde çalışırken zeki demirkubuz tarafından keşvedilmiştir. buradaki performansıyla beyeni kazanan ufuk bayraktar sırasıyla bekleme odası, iklimler, yumurta, ali'nin sekiz günü ve ayrılık adlı filmlerde rol almıştır...
herkese renkli günler
bittiğinde vay amk koyim dedirten filmlerden.o jenerik akarken bütün bi' filmin parçaları aklınızda dönüp durur da, bi türlü yapıştıramazsınız birbirine.
yusuf'un dönüp dolaşıp aynı kadere bağlanması,belki de bunu bildiğinden midir bilinmez filmin başında hapishaneden çıkmak istememesi.
bekir'in yolun bu çekeceksin serzenişleri ve yusuf'un bekir öldükten sonra onun yerine geçip aynı döngüyü sürdürmesi.dönüp dolaşıp olayların bir yerde kesişmesi.
bunlar hep yapışmayan parçalar olarak zihnimde kaldı.
bundan başka,yusuf'un çocukla gezerken chaplin'in fotoğrafını gördüğünde duraksayıp bi onlara bi kendilerine bakması ve yoluna devam etmesi.
tüm film boyunca otelin dinlenme odasında arka fonda oynayan türk filmleri ve diyalogların aslında filmin akışına uyması.tesadüfi olmaması.
filmin adı neden masumiyet bilemiyorum.belki de kendinden bağımsız tesadüfi olayların içinde kalan ama bunlara müdahale edemeyen,yalnızca seyirci kalan bir karakter olduğundandır.
kim bilir?
zamanla kaybedilen özelliktir. hiç kimse sonsuza kadar masum kalamaz.. ve her kaybeden masumiyetini biraz kırık biraz döküktür.. kaybettiğini bir daha bulamayacağını bile bile yitik giden unutulan bir geçmişte arar durur..
her çocuğun birlikte doğduğu doğan her güneşle birazını kaybettiği ve en nihayetinde sadece özlemini duyabildiği huzur veren temizlik, saflık. ferahlık hali.
Sekizinci nesil yazar. ** 'Yazdıklarıyla bizi farklı dünyalara götürmekte' demiyorum; güzel yazıyor. Tespitler iyi, espriler ortalamanın üstünde*. yakında barcelonasözlük'e transfer olur, biz de gurur duyarız.
haluk bilginer'in oyunculukta nasıl doruk noktaya ulaşılır sorusunun kanlı canlı örneğini sergilemiştir bu filmde ve sadece cinnet sahnesi için bile defalarca izlenebilir muazzam ötesi bir film.