masumiyet

entry537 galeri55 video8
    125.
  1. esrar, alkol ve yabancı bedenlerle kirlenmiş vücutlarına, sidik kokan otellerde, kan ve ter kokan pavyonlarda geçen ömürlerine inat, saf aşklarının ardından usul usul gidenlerin hikayesi.
    6 ...
  2. 126.
  3. --spoiler--
    işte o gün bir inandım orospuya tam yirmi yıl geçti.
    --spoiler--

    --spoiler--

    oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok. kaderin böyle yol belli. eğ başını usul usul yürü şimdi. o gün bugündür usul usul yürüyorum.
    --spoiler--
    5 ...
  4. 127.
  5. filmi izlediğimde sonundan hiçbir şey anlamamıştım ama yorumları okuyunca anladım zagor ile yusuf'un hapis arkadaşı olduğunu ama sonra filmde hangi sahneyle anlatmak istemişler acaba dediğim film. anlayan yazarların kısacık açıklamasını istediğim filmdir.
    2 ...
  6. 128.
  7. aşk üzerine yapılmış en iyi film.

    aksini iddia eden varsa beri gelsin...
    2 ...
  8. 129.
  9. gökyüzünün zifirisi vurmuş içimize puslu bir gündüz,
    ne öğlenin cıvıltısı kalmış gözlerimizde, ne de güneş tenimizde ısıtacak.
    titriyoruz, üşümüşüz. yeşilim bile renk değiştirmiş koyulaşmış, güzellikleri örtmüş karanlık ve yine akşam olmuş habersizce.
    alışılagelmişin dışına çıkılmış, yıllara yenik düşmüş çaresiz,
    uyumuşuz belki de masumca...
    o masumiyet yüzümüzde mi, uykuda mı? bunu çözmeye çalışıyorum şimdi ben masumsuz.
    2 ...
  10. 130.
  11. izlediğim, beni ve sinema anlayışını en derinden etkileyen filmlerden biridir.
    sırf haluk bilginlerin şu yaklaşık 7 dakikalık konuşma sahnesi için bile izlenebilir. zaten o 7 dk kendi basına başka bir filmdir adı kader olan. masumiyet kader de izlendiğinde tam anlamıyla anlaşılan özümsenebilen bir film.

    --spoiler--

    uzun hikaye karışık...

    --spoiler--
    3 ...
  12. 131.
  13. artık sonradan kazanılması gereken ancak ihtimali çok düşük olan özelliktir.
    1 ...
  14. 132.
  15. türkiye sinema tarihine bekir gibi çok önemli bir karakteri katan usta zeki demirkubuz un aşmış filmi.
    4 ...
  16. 133.
  17. gerçekçi bir film. ben izlediğim filmlerde hep bir karakter seçerim kendime. bazen yaşlı bir kadın olur, bazen sorunlu bir genç, bazen bir hayalet. bu filmi izlerken de kendime haluk bilginer'in karakterini seçmiştim. film boyunca bekir'in acılarını yaşadım hiç bir filmde bir karakteri bu kadar benimsememiştim. teşekkürler zeki ağabey. ( ağabey falan deyim de muhabbetim var sanılsın bari.)
    3 ...
  18. 134.
  19. bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
    birinciliği beyaza verdiler.
    özdemir asaf
    4 ...
  20. 135.
  21. yolu yok çekeceksin...!

    isyan etmenin faydası yok...kaderin böyle...yol belli...eğ başını usul usul yürü şimdi.
    4 ...
  22. 136.
  23. (bkz: kader)ikilemesi ile izlenilmesi gereken güzel bir filmdir. haluk bilginer aşmış bitirmiştir. bir de otelci abi şu 5.boyut dizisinde oyanayan amcamı hala aklımda döner durur.

    kader film de cigaralık muhabettinde bekir'in ; o bagırdıkça ben kara murat o bagırdıkça ben kara murat. nasıl bir cümledir ki bu yarabbim.
    2 ...
  24. 137.
  25. 138.
  26. yeryüzünde sade ve sadece çocuklara yakışan kavram..
    2 ...
  27. 139.
  28. zeki demirkubuzu'dan dinlemek gerekirse "Masumiyet, hayat duygusunu sezgilerle ve duygularla ortaya çıkarabilmesinden alır gücünü."
    5 ...
  29. 140.
  30. 141.
  31. bebekleri hatırlatır bana hep. hayatın henüz hiçbir acısını tatmamış, umarsızca etrafta koşan oynayan, o masum bakışlarıyla gözünüzün içine bakan o küçük insanları hatırlatır. büyüdükçe kaybederler masumiyetlerini ama bir bebeğin tam kendisidir masumiyet.
    1 ...
  32. 142.
  33. anne karnından çıktığı an, insanın kaybettiğidir.
    insan doğar, doğduğu an nefes almaya başlar.
    nefes almaya başladığı an,
    nefesi tattığı an, insan;
    nefesini kesecek her şeye karşı masumiyetini kaybeder,
    içgüdüsel olarak...
    1 ...
  34. 143.
  35. --spoiler--
    bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma. dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor a kesikmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar a ; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor a, sonra komalık. ankara da oluyor bunnar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat. ama bu sefer başka güzel orospu. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, nasıl? diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak... işte o gün bu günden beri bu orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. naptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişe demiyo. sinop ta oluyo bunnar. ben de döndüm istanbul a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır a, zagor un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır dayım. bi soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişe demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.

    --spoiler--
    12 ...
  36. 144.
  37. yetişkin, güzel kadınları korkutan olgu. günümüzde, partnerlerinin kontrol mekanizması tutkuları sebebiyle ilişkiden çok eziyet yaşayan kadınlar, masum yüzlerini komik biçimlere sokup argo kullanımı adet edinerek çevrelerine aşılması zor bir duvar örmüşlerdir.
    2 ...
  38. 145.
  39. zeki demirkubuz'un kader adlı filminin devamı niteliğindedir. başrolleri haluk bilginer, derya alabora ve güven kıraç paylaşır. haluk bilginer'in tiradı insanı alır götürür.
    1 ...
  40. 146.
  41. shrekteki çizmeli kedinin gözlerini kocaman kocaman açtığı anın ismi.
    3 ...
  42. 147.
  43. çorba içme sahnesi oldukça eğlenceli olan filmdir.
    1 ...
  44. 148.
  45. bu devirde en gereksiz özelliklerden biri.. hiçbir şeye yaramıyor*
    1 ...
  46. 149.
  47. yazilacak cok sey var bu filmle ilgili ama bu video hepsinin üstünde

    2 ...
© 2025 uludağ sözlük