büyük hevesle alınıp, büyük bir iştahla okunmaya başlayan orhan pamuk kitabı. şöyle ki anlatım çok başarılı. kendimi sibel yerine de koyduğum oldu, füsun da oldum kemal de. kemal çektiği aşk acısıyla içimi burktu, sayfalar ağır gelmeye başladı. günde okuduğum sayfa sayısı azalmaya başladı. korkuttu kitap. öyle bir içine çekti ki acısıyla kemal oldum o acıyı göğüs kafesimde hissettim. sevgilimin nişanlandığı aklıma geldi füsun'da kendimi buldum gözyaşlarıyla okudum, aldatılmıştım birden sibel oldum. okunan ilk 200 sayfayla beni yerle bir eden son 400 sayfası okunmak için beklenen kitap. orhan pamuk'un sanatçılığına hayranlık uyandıran eser.
Gereksiz uzatmalarla takıntılı bir aşk hikayesini anlatmış Osman Pamuk. Ayrıca pek masum bir aşk olduğu da söylenemez. Ben kitabı da karakterleri de beğenmedim.
hikayesini tutkuyla yaşarken gururun gölgesinde, anlaşılamamanın, karşılığını bulamamanın verdiği yorgunluk ve kırgınlıkla kahramanını çoktan tüketmiş ve sonunda öfkeye tutularak hoyratlıkla unutulmaya çalışılmış, buna rağmen vazgeçilmemiş hatta belki hastalıklı yanını sadece tecrübeli gözlerin görebileceği gizli takıntılı bir biçime dönüştürmüş, zavallı yarım kalmış hikayelerinin tesellilerini arayanların, ayrıntılı anlatımını çok görmeyeceği ve sonuna kadar hayranlıkla okuyabileceği, orhan pamuk kitabı.
1) Orhan Pamuk'un belirttiği gibi aslında ilk aşk romanı değildir. Yeni hayat kitabı da kara kitap romanı da geri planlarında bir aşk romanıydı. Ama burada farklı olan kitabın sadece ve sadece saf aşkı, tutkuyu ve aşıkken insanın neleri yapıp nerelere sürükleneceğini anlatmak istemesidir.
2) Kemal, sevgilileri ile evlenmeden de yatmak istemesi, karşısındaki kadının hayallerinin neler olduğunu düşünmemesi, kendi kafasında bir dünya yaratıp sevgilisini o kalıba sokması, nişanlısı varken bir de sevgilisinin olmasını arzulaması ve bunun ne gibi sonuçlar doğuracağını önceden hiç tahmin etmemesi gibi özellikleri ile gerçek bir türk erkeğidir.
3) Sırtüstü yüzmenin huzuru, eşyaların da bir ruhunun olduğu inancı, sessizlik içerisinde bir ailenin aynı televizyonu izlemesi, günlük hayatın sıradanlığı ve bu sıradanlığın mutluluk vermesi ile zamanın akışının elde tutulamayışı, herkesin eninde sonunda yaşadığı hayatı "çok mutlu bir hayat yaşadım" şeklinde özetleyebilmesi ve gerçek hayat ile roman karakterlerinin birbirine karışması gibi harika enstantaneler...
4) Kitabın önceki romanları aksine daha kolay okunabilmesi, daha düz olması ve vurucu noktanın sonlara saklanması ile Orhan Pamuk'un diğer kitaplarına göre daha sıkıcı buldum ben.
5) Kitabı Kemal'in ağzından dinlememiz nedeniyle Füsun'un hislerini, düşüncelerini dinleyemeyişimize üzüldüm en çok ama etkileyici bir aşk romanı olması için gereken de buydu. Sonuçta siz de aşıkken sürekli olarak acaba "o" ne yapıyor, ben böyle yapınca "o" ne düşündü acaba vs. diye kendinizi yemez misiniz? Herşeyi bilirseniz aşkın büyüsü de kaçar.
6) Benim çıkardığım yorum şu yönde: Füsun, bekaretini çok aşık olması ve evleniriz umuduyla Kemal'e vermesine rağmen olayların akışı sonucu ve başkalarının düşüncelerine göre belki de öyle olması gerektirdiği için kendi hayatını, kendi hayalini ve kendi güzelliğini yaşayamadığı için intihar etti ve yanında Kemal'i de götürmek istedi.
bende kara kitap ve benim adım kırmızı kadar iyi bir izlenim bırakmamış kitap. ayrıca imla hataları ve anlatım bozukluklarını düzeltmekten okuyamadığım bir kitaptır.
misal; "bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi?"
romanda yer alan eşyaların sergileneceği müzedir. kitabın çıkış tarihiyle müzenin açılış tarihinin aynı olacağı söyleniyordu ama müze 2010'a ertelenmiş.
istanbul tasvirlerinin ahmet midhad efendi ciddiyetiyle yapıldığı , ayrıntılar ve anlatım biçimi ile cevdet bey ve oğullarından sonra hazla okuduğum bir başka pamuk oğlan romanı.
nedense nobel ödüllü bir yazarın değil de sıradan bır yazarın popüler olmak ıcın yazdıgı basıt ask romanı ızlenımı bırakan kitap. basit ötesi. yüzeysel.
orhan pamuk'un kariyerini altüst edecek, rezil kitap. ulan herif, sen; benim adım kırmızı ile kara kitap ile fethettin bizi, cümlelerle, kelimelerle oyunlar oynadın, zihnimizi hoplattın, kimse anlayamamış ama ben anladım dememize vesile olup sevindirdin bizleri, zordu seni hazmetmek, ne bu şimdi? yazıklar olsun sana, verdiğim para da haram olsun.
kitabı okuyunca askın ve masumiyetin gunumuzde gercekten muzelik olduguna karar verdigim , yasanan bir ask, askın tutkuya donusmesi ve tarif edilen ask acısı ancak bu kadar yalın anlatılabilirdi dedigim kitap.
(okuyan) herkesin kendiyle bir şekilde iliştirebildiği (harika) roman.
bunu, kemal'in sibel ile nişanlandığı gecenin sayfalarında (yaklaşık 70 sayfalık fantastik nişan bölümünde) güzelini öperken hissettiklerinden görebilirsiniz, saf aşk acısından kendini yatağa atıverdiği anlardan yakalayabilirsiniz ve füsun'un küpesinin esrarında bulabilirsiniz, ya da bulamayabilirsiniz, tüm bencilliğimle söylüyorum, umarım bulamazsınız.