bugün

Kitabın üzerinde bir çiçeğin kokusu bulunuyordu. Adını unuttum.
Bende güzel hatıraları olmayan kitap.

Fazlaca anlam yüklemişim kendimce kitaba ve o dönem kıymet verdiğim bir insana.

Gene de hiç unutmam ; ilk okuduğumda sanırım 2008 ya da 2009 idi. Kitap bitince heyecanla amcamı aramıştım. Belki 1 saat konuşmuştuk kitap hakkında.

Tek iyi anısı budur.
dünyanın en iyi 60 ev müzesinden biri seçildi.
(Kaynak: Financial Times)
Hepimiz en olmadık kişiye tutuluyoruz.
Tekstil zengini Basmacı ailesinin 30 yaşındaki oğulları Kemal'in Sibel ile nişanlanmaya doğru giden bir ilişkisi vardır. Sibel'e çanta almak için gittiği dükkânda yıllardır görmediği 18 yaşındaki uzak akrabası Füsun ile karşılaşır. Füsun'dan etkilenen Kemal, zamanla Füsun ile buluşmaya ve birlikte olmaya başlar. Füsun, tezgahtarlık yapmanın dışında üniversite sınavlarına hazırlanmakta ve Kemal ile birlikte matematik çalışmaktadır.

Günler süren buluşmaları Kemal'in Sibel ile nişanlanmasından sonra kesilir. Kemal, Füsun'u Merhamet Apartmanı'nda buluştukları dairede, her gün aynı saatte beklemeye başlar. Fakat Füsun, buluşmaya gelmez. Füsun'a ulaşamayan Kemal, mutsuz günler geçirmeye başlar. Sibel'den ayrılır ve Füsun ile seviştiği dairede Füsun'un eşyaları ile birlikte zaman geçirir.

Kemal'in babasının ölmesiyle Füsun'dan Kemal'e taşındıkları evin adresini içeren bir not gelir. Kemal, verilen adrese gittiğinde Füsun'un evlendiğini öğrenir. Füsun'un beş ay önce evlendiği kocası Feridun, Füsun'a çocukluğundan beri âşık, şişman ve sevimli, işsiz bir genç sinemacıdır. ilerleyen zamanlarda Kemal, Füsunlara gidip gelmeye başlar ve Füsun'un kendisine ulaşmasının asıl nedeninin kocasının çekeceği Yeşilçam filmi nedeniyle duydukları sermaye ihtiyacı olduğunu anlar. Kemal, Füsun ile olan ilişki kopmasın diye Füsun'un başrolünde oynayacağı, Feridun'un çekeceği filmin finansörü olmaya karar verir. Füsun, Kemal ve Füsun'un kocası Feridun, akşamları beraber yazlık sinemalara gidip film izlemektedirler. Füsun, Kemal'i eve davet etmesine rağmen, ona yakın davranmamaktadır. Nadiren anlık yakınlaşmalar olsa da ortak geçmişlerine dair bir işaret vermemesi Kemal'i ondan uzaklaştırmamaktadır. Füsun'un annesi Nesibe Hanım'ın, Füsun'un evliliğinin namusu kurtarmak için yapılmış geçici bir ilişki olduğunu anlatması ve er geç Füsun'la birlikte olacaklarını ama sabırla beklemesi gerektiğini öğütlemesi Kemal'e şevk vermektedir.

Kemal zamanla Füsun'u bir gün kaybedeceği korkusuyla ona ait nesneleri gizlice alarak biriktirmekte ve suçunu örtmek için her hırsızlık ertesinde eve değerli hediyeler getirmektedir.

Kemal, Füsun'un başrolünde oynayacağı film için Limon Filmcilik'i kurar. Fakat ne Kemal ne Feridun Füsun'un filmde oynamasını isterler. Onun yerine daha sonraları Feridun'un gönül verip yaşamaya başlayacağı Papatya'yı seçerler. Film başarı getirir, fakat Füsun ile Feridun'un evliliği kopmuştur ve Kemal de bu sonuçtan memnundur.

Füsun'un babasının ölmesiyle Kemal ve Füsun birlikte olmaya doğru adım atarlar fakat Füsun, kendisinin Kemal'in ailesine, arkadaşlarına Kemal tarafından takdim edilirse ve söz, nişan, nikâh, düğün törenlerini yapılırsa evleneceğini söyler. Önce sözlenirler sonra Füsun, Kemal ve Füsun'un annesi Paris'e gitmek için arabayla yola koyulurlar. Babaeski'de Edirne yoluna bakan bir otelde dinlendikleri gecenin sabahında Füsun'un kullandığı ve Kemal'in de bulunduğu araç kaza yapar. Füsun ölür, Kemal ise ağır yaralanır. Kemal iyileştikten sonra, yıllar boyunca topladığı eşyayı sergileyeceği bir müze açmaya karar verir. Fusünların Çukurcuma'daki evini müze haline getiren Kemal, müzenin kataloğunu roman biçiminde yazılması için yazar Orhan Pamuk'a teklif götürür ve Pamuk kitabı yazmayı kabul eder. Başından itibaren birinci tekil kişi anlatımıyla ilerleyen kitabın son sayfalarında, Kemal sözü kitabın kahramanı olan yazar Orhan Pamuk'a bırakır. Pamuk, Kemal'in ölümünü de anlatarak kitabı sona erdirir.[
koli bandı vasıtası ilen duvarına avokado yapıştırmak istediğim bölge.
hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum...
Çok severek ve beğenerek okumuştum kitabi,
Şüphesiz müze duvarında, bana da vereceksin lan yazar. inanmayan gider bakar uğraşamam

No dm, hayallerde olmasa birader.
Güzel bir romandır. Sonu üzmüştür.
Orhan Pamuk'un en iyi romanlarından biridir.
müze kart geçiyor muydu ya?
cami yapılması gereken müze. masumiyet müslümanlarındır, müze olamaz.
Çağatay ulusoy başrolde oynayacakmış. Kitabı cok güzeldi. O tadı veremez sanmıyorum.
amazon tarafından dizi olacağı iddia edilen orhan pamuk eseri.
ilerde olacak sevdiceğimle gitmek istediğim müze. Aynı zamanda bir Orhan pamuk romanıdır. Zaman zaman baysa da fena değildir. Bir Kara kitap edebiliği beklememek lazım tabii.
görsel
"Onu kollarımın arasına alır almaz hissettiğim huzuru, nasıl anlatmalı? Kalabalığın kafamın içinde dur durak bilmeden dolanan uğultusu, orkestranın tangırtısı ve şehrin iniltisi sandığım amansız gürültü, ondan uzak olmanın huzursuzluğuymuş yalnızca. Gözyaşları ancak tek bir kişinin kucağında dinen bebeklerde olduğu gibi, içimi derin, yumuşacık kadifemsi bir mutluluk sessizliği sarmıştı."
"Hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum..." gibi güzel bir cümle ile başlayan orhan pamuk'a ait, "bir daha da yazmam" dediği tek aşk romanı.

Aşkın en platonik, aşığınsa en sefil, en onursuz hali.

Kitabı okurken kemal'i de, füsun'u da itici bulduğum halde enteresan bir şekilde, kemal'in aşkına saygı duyduğumu hatırlıyorum. Bu anlamda kemal, başarılı bir antikahraman fikrimce.

Müze tamam da, neden "Masumiyet" bunu çözememiştim okurken. Böylesi hastalıklı, tuhaf bir aşkı "masumiyet" sözcüğü ile tanımlamak da yazarın bir başka ironisi olsa gerek?

Okunası kitap, ziyaret edilesi müzedir.
Kitaptaki hikayenin gerçekten yaşandığını ve karakterlerin de bir zamanlar yaşadığını düşünüyorum. Belki içinden bir şeyler çıkarılmış, yeni şeyler eklenmiştir fakat kesinlikle ortada olan bir gerçeklik var.
Güya hayali Bir kitaptan yola çıkılarak kurgusal bi müze kurma fikrine inanasım gelmiyor. Ve arkadaşlar Füsun 12 Nisan doğumlu yani koç burcu. Tüm karakteristik özellikleri aynı. Bu da gerçekliği kanıtlar nitelikte. *
Okurken sık sık kemal'e saplantılı manyak dediysem de, duyduğu derin aşkın hakikiliği, sevdiğine sadakati duygulandırarak kendisine saygı ve yakınlık duymalı sağladı.
Füsun'un da ne istediğini bilemez dengesiz tavırlarının da haklı hiçbir tarafını görememekle birlikte, kemal'i anladığım gibi kendisini anlayamadım, kendimi bağdaştıramadım Füsun'la.

Kitabın içinde müzeye tek seferlik bilet oluşu çok ince düşünülmüş. istanbul'da yaşasam, kitabın arka kapağını kapattığım gibi müze yolunu tutardım ama maalesef içim içimi yiyerek, istanbul'a gidişimde yapılacak ilk şey olacağını kararlaştırmakla yetiniyorum sadece.
Aşk kitaplarını sevmeyen, bunaltıcı bulan ben bile bu kitabını sırf Orhan pamuk'a olan sevgimden okudum ve yine diğer kitapları gibi pişman olmadan, beğeniyle kapattım.
Lise zamanında okumaya çalıştım ama yok sevemedim. Belki şimdi okurum. saçma sapan bi aşk kitabı gibiydi sanki.
aşk denilen olguyu mevhumdan mevcut hale getiren roman.

eser bittikten sonra aşk denilen duyguyu bir tüy tanesi hafifliğinde hissedebilirsiniz. 56 model chevrolet'in içinde, çukurcuma'da bir evde, istanbul'un ara sokaklarında siz de roman kahramanlarıyla birlikte gezer durursunuz. dünyanın en masum hırsızlığının koca bir müzeye dönüşmesinin uzun bir hikayesidir.
300. Sayfada hikaye yeni yeni başlıyor.
Bazen insan gerçekten hayret ediyor.
Okur, akıl mantık dışı hareketlerde bulunan bir aşık nedeniyle aşk’a gereksiz bakabilir bunkitaptan sonra.
Yazarı sevmem ama emeğine saygı duyduğum için müzeye ziyareti gerçekleştirmek istiyorum. çok önce okuduğum için gittikten sonra ikinci defa bitirmeyi düşündüğüm kitap.
kitaba başladığım andan itibaren "acaba yarım bıraksam mı" diye diye 200 sayfasını okuduğum roman. muhtemelen de bitecek. bazı yerleri çok durgun olsa da bir şekilde okunuyor. ve adı geçen müzeyi görme isteği her geçen gün artıyor. okurken bu kadar sıkılmama rağmen hızla okuduğum orhan pamuk eseri.
şuan okumakta olduğum kitap, nazarımda en iyi orhan pamuk kitabı.