Kişiye suçun atılabilmesi için şüphelinin suçlu olduğu hususunda bulguların yeterli olması gerekir. Suçluluk kanıtlanana kadar masumiyet esastır, kişi suçsuz kabul edilmelidir. Yüzde yüz suçludur diyene kadar karine kabul edilir.
Hukuk devletinin gereği de karinenin varlığıdır. Son zamanlarda yapilan hukuksuzluklar karineyi yok saymiş olsa da verilecek kararlar "... atılı suçtan beraatine!" şeklinde olmalıdır.
ülkemizde göz ardı edilen hukuk karinesidir. aslında doğrusu, "şüpheden sanık yararlanır kuralı"dır. ama memlekette anlayan da dinleyen de yok. şöyle ki masumiyet karinesine göre sadece "herkes suçlu olduğu kesinleşinceye masum kabul edilir."( bu yüzden suçlu değil sanık diyoruz zaten) değildir. ek olarak: -ki bu kısım çok önemlidir- "hakim eğer sanığın suçu işlediğine kesin olarak kanaat getirmedikçe cezaya hükmedemez." birazcık dahi şüphe varsa o şüphenin giderilmesi gerekir. giderilemiyorsa ceza verilemez.
demek ki masumiyet karinesi tekil bir kural değilmiş. bu az bilinen haliyle ülkemizde çok fazla insanın canı yanmaktadır. aslında bu kuralı en çok hakimler ve cumhuriyet savcıları göz ardı etmektedir. ülkemizde medya tarafından göz ardı edilen güncel davalardan bazıları:
tuğrul türkeş in dediği gibi, başbakan ve şurekasının, yiyici bakan ve oğullarının, tüm akp lilerin olan; akp li olmayan yurttaşların ise olmayan karinedir.
ülkemiz anayasasında hususi olarak altı çizilmesine rağmen toplumsal olarak zerrece umursamadığımız bir olgudur. masumiyet karinesi herkesin suçu ispat edilene dek masum olmasıdır. hiç kimsenin üzerine suç yapıştırılmamasıdır. lakin biz toplum olarak ifadesi alınana dahi suçlu yaftasını yapıştırırız, ateş olmayan yerden duman çıkmaz kim bilir ne işler çevirdi diye verip veriştiririz.