Kimse masum değil aslında herkes bir kişinin kurbanı oldu burada oda o evli kadın düşkünü, yuva yıkıcı, tarıktan daha hasta olan serkan mı neydi o. Hem evli kadını ayart, kayıt cihazı ile dinle, evine izinsiz gir, kitabına malzeme yap sonra paşa gibi ben bişi yapmadım diye ağla. Ölüm sahnesini bir kaç kez izledim ancak içim soğudu.
Ha Emelde ondan sonra en büyük suçludur. Canım cicim 3 ayda evlen sonra bir şey olunca başka kucaklarda destek ara birde ikili oynuyordu hem ayranım dökülmesin hem tatsız olaylar yaşanmasın ama evlendiği adamı değil kendisine kumpas kuran adamı seçti birde böyle boğarlar karıyı hak ettiğini buldu.
Herkes anne olmasın diye boşa demiyoruz. Kadın duygusuz mutfak robotu kimse savunmasın. Oğullarının halini bile bile o muşmula suratla yufka aç dur ancak hele o küçüğe yaptıkları.
Diğer bir suçlu kadın karakter rüya. Selimi avuçluyor elde ediyor sonra yan cebimde dursun diyerek kullanıyor. asıl aşığı yine burada Selahattin gibi kanun işleri yapar gibi durup el altında her türlü ahlaksızlar çeviren adamlarda arıyor al işte bir kadın düşmanı olma sebebi. Nedensizce dosyayı açtıranda o emel içinmişmiş. Yediği dayaklara üzülmedim. Selim gibi adama üzüldüm her şeyi düzeltmeye çalışırken mahvetti.
Bonus olarak şımarık kız çocuğu vardı bir tane bilmiyorum hangi anne baba şöyle evlat yetiştirir daha ilk on saniyesinde ıslak havlu ile dövmek istedim sonra bunun yeri islamiyet önce arapyarımadasında kız çocuklarına yapılandan olmalıymış da karar kıldım. Anasıda beraberinde.
Haluk Bilginer diziyi izlettirecek türden bir oyunculuk sergilenmiş şapka çıkartılır her zamanki gibi ama bazı senaryo ve mantık hatalarına nasıl müdahale etmedi anlamadım yine de 10 üzerinden 7 verilir bu diziye.
Diziyi bugün bitirdim. Senaryosu ve oyunculuğu 10 üzerinden 7 diyebilirim. Şahsiyet kadar beğenmedim. Dizi de başı ağrıyanı gömüyorlar bu biraz saçma olmuş.
türk gerilim dizi tarihine adını altın harfler ile yazdıracak olan dizidir. oynayan oyuncuların kalitesi, çok çok az sayıdaki mantık/kurgu hatası ve hikayenin akıcılığı ile iz bırakmıştır. dizide geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki gelip gitmeler ustalıkla yansıtılmış ve sayısının çokça olmasına rağmen de seyirciyi diziden kopartmamıştır.
hasılı, karantina&ramazan günlerinde freud ,a101 gibi yapımlardansa bu eseri izlemek daha evladır.
1 saat önce başladım ilk bölüm bitti, şimdi 01:30 civarlarında yattığımı düşünürsek 2 bölüm daha giderim. şunu kesinlikle söylemem gerekiyor , (bkz: okan yalabık) ve (bkz: haluk bilginer) in oyunculuk kapsamında unesco dünya mirasına alınması gerekiyor. Yani oynanan bir rol bu kadar yaşanarak oynanabilir. şimdilik daha 1 bölüm izlediğim için yapabileceğim yorum bununla sınırlı, diziyi bitirdikten sonra görüşmek üzere..
Çok yavaş ilerlediğini düşünüyorum. Bu yüzden. 5. Bölümdeyim ve izlemeyi düşünmüyorum. X2 hızında sarma özelliği olsa yine izlenir ama çok çok yavaş ilerliyor. Baygınlık geçireceğim artık.
Burdan yönetmene sesleniyorum, kardeşim herkes sizin gibi yavaş düşünmüyor ki, o kadar yavaş ki illerdeki 2 3 sahnede neler olacağını biliyorum artık.
Pazar geceleri teve 2 kanalında gösterilen Türk dizisi. Geçen hafta denk geldim ve kaçıncı bölümünü izledim bilmiyorum ama sardı beni. izlemek isteyenler için yarın geceyi hatırlatayım dedim.
a.qm diziyi arka sokakları izler gibi izleyip yorum yapıyorusunuz, sonra neden 8 bölüm neden böyle neden şöyle. bence siz doktorlar dizisinin tekrarını izleyin.
tamam usta oyuncular var güzel de başlıyor da, dizi oyuncularının tamamının orta & üstü yaşlı olması ve dizide neredeyse genç karakter olmaması sebebiyle birkaç bölümden sonra ilgi düşüyor izleyende. Bir de senaryo daha iyi kurgulanabilirdi, olay örgüsü seyirci tarafından daha 2.bölümde anlaşılıyor, son bölüme kadar malumun ilanını izliyormuşsun gibi oluyor, yani senarist ve yönetmen bayanlar bana biraz acemi geldi...
Ayrıca işte türk dizi tarihinin en pahalı yapımı filan gibi lanse edildi ya, o paranın tamamı oyunculara verildi herhalde, çünkü yapımın genelinde çok para harcanmış gibi görünmüyor, konunun çoğunluğu bir sandalda veya ormanda geçiyor.
" Uyanırsa gidiyorum odasına, başını okşuyorum. 'Geçti babacım' diyorum, geçti. Bu da geçti sanıp uyuyor enayi. Geçer mi? Bazı acılar kiracıdır ama bununki öyle değil. Öyle bir kara bulut yerleşti ki kalkacak, gidecek gibi değil yani. Arkadaşı da yok, kalmadı hiç. iyi günde herkes iyi de kötü günde çil yavrusu gibi dağılıyorlar. Acıyı kaldıramıyor insanlar Yusuf. Acı bizim işimiz, mesleğimiz. Acı veren de, çeken de müşterimiz olmuş bizim ama normal insanlar için öyle değil. Çekti gitti herkes. Kimsesi yok. içki içiyor diye yaklaşmıyorlardı yanına. Herkesin çocuğu büyür evi terk eder, bu küçüldü yanımıza geldi anasını satayım. "
Hem nette hem TV de yayınlanmış anlaşılan. Ben nasıl oldu da bunj kaçırdım. Bütün oyuncularıyla çekimi senaryosuyla çok iyi dizi. iki bölüm arka arkaya izledim devam da ederdim de zaman dar. Ne kadar bu kadar kısa sürmüş ki acaba?
keşke böyle yapımlar hep yapılsa da bizde para verip izlesek tadındaki dizidir. o nasıl bir cast , o nasıl bir oyunculuk, nasıl bir senaryo saymakla bitmez. tadı damağımızda kalan dizidir.
--spoiler--
8. bölümde arabayı uçurumdan attıktan sonra komiser Cevdet oğlu Taner'e dönüp sigaran var mı diye soruyor ya. Taner'de "var baba yarım paket" diyor. Öyle bir oyunculuk geliyor ki Haluk bilginer'den herkes kaçacak olan oğluna bikaç paket daha sigara vermesini beklerken "versene bitane" diyor ya... ağlak Türk dizileri jönüm diye ortalarda dolananlar bokunu yesin. naçizane isteğim budur.
--spoiler--