Mastodon (Mammut), file benzeyen, nesli tükenmiş bir tarih öncesi hayvanlara verilen ad.
Mastodonlar ilk olarak 40 milyon yıl önce Kuzey Afrika´da yaşadılar. Zamanla Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika'nın diğer bölgelerine yayıldılar.
Mastodonlar, filler ve mamutlardan tipik olarak daha kısaydılar. Çenelerinde ön dişleri vardı. Evrim süresinde bazı mastodon türleri ön dişlerini kaybetmiştir; bazılarının dişleri ise yassılaşmıştır. Bunlara kürek-dişli denir. Mastodonların dişleri 7.5 santimetre genişliğinde, 15 santimetre uzunluğundaydı. Her diş dört ya da altı mine tabakasından oluşurdu. Mastodonlar bunları yedikleri otları çiğnemekte kullanırlardı. **
zamanın ötesinde metal yapan saygı duyulası gruptur. sonisphere kapsamnında bu yıl gelmeleri kesinleşmiştir ve bana yemişim iron maidenı sırf bu adamlar için gidicem dedirtmektedir.
sanırım şuan başka bir müzik türü veya bir grup dinleyemeceğim sanrısını yaşatan grup.
bu grubu sevenler 2005 öncesi metalide bilen ve metal müziğin sadece klasik heavy metal kültürü olmadığını bilen bilinçli insanlardır. metal müziğin sadece "iron maiden-judas priest yeee hevi fakin metıl" olduğunu zanneden insanların ne kadar itici ve cahil olduğunuda bilirler.
blood and thunder gibi efsanevi bir parçayı, leviathan albümü ile bizlere sunan. sludge/progresif/death metal/deneysel/jazz gibi kendi içinde bir çok alt türü sentezleyebilmiş, başarılı grup. the string quartet isimli yaylı grubunun efsanevi leviathan albümünü yorumlaması ise ayrıca keyiflendirici bir olay.
nasıl olurda bir sayfayı doldurmayan giri almış bunlar dediğim şahane ötesi, prog. metal'in yeni devleri. son albümleri crack the skye ile yeri göğü inletmişlerdir.
albüm, grubun bateristinin 14 yaşındaki kız kardeşini kaybetmesinden sonra bir bakıma ona armağan edilmiş. ilk 3 albümlerinde ateş su ve toprağı tema edinen grup bu albümde havayı tema edinicek sanıyordu tüm hayranlar, fakat grup eter'i ele aldı.
belden aşağsı felç olan birinin uykusunda astral seyahate çıkıp gezegenleri dolaşması ve sonra rusyaya inip rasputin suikastini önlemeye çalışmasını anlatıyor.
son albümleri crack the skye ile gözümdeki yerlerini kat kat arttırmış progressive metal grubu. kanımca albümdeki en iyi iki şarkının (oblivion,divinations) enstürmental versiyonlarını da albüme eklemişler, büyük sevap işlemişlerdir. öteki albümleri ile karşılaştırılırsa çok farklı bir sound'a sahipler, türkiye'de izlemek istediğim grupların başındalar şu anda.
blood mountain gibi agresif bir yapıdan sonra crack the skye gibi psychdelic bir atmosfere nasıl atlayabildiklerini görünce gözlerimden bir damla yaş süzdüren adamlar.
clean tona sahip şarkılarında yüksek derecede hissedilen bir sanat birikimi var. bu adamlar çalmadan önce dinlemişler, taklit etmişler ve son aşamaya gelerek üretmişler. sert şarkılarında inceden piyasaya hakim olma havası olsa da, hayran kitlelerini daha iyi ve daha kaliteli müziğe alıştıracaklardır.
en iyi şarkıları (bence tabi):
1- naked burn
2- pendulous skin
3- sleeping giant
4- trainwreck
leviathan ve blood mountain gibi crack the skye ile de ortalığı yıkıp geçecek, bir çok ögeyi kaliteli bir şekilde harmanlayıp orjinal müzik yapan, atlanta çıkışlı grup.
blood and thunder, march of the fire ants, crystall skull gibi metal müzik tarihine adını altın harflerle yazdıran başyapıtlara imza atmış, bol kıllı progresif metal grubu. bol kıllı diyorum çünkü grup üyelerinin herbiri yarımşar kilo sakala sahip.
between the buried and me ile beraber son günlerimi şenlendiren grup. 70lerin old prog rock tınılarından tutun da, son dönem metalcore a kadar herşey mevcut. tek sorun sık albüm çıkartamamaları. umarım bu sorun yaratıcılık sıkıntısından kaynaklanmıyordur da Crack the Skye son dinlenebilir albümleri olmaz.