ve arpej girer. o arpejdir ki tek başına piyasaki bütün şarkıları ezer geçer. insana derdini unutturur. ayrı olarak incelenmesi gerekir. sonsuza kadar çalınsa da asla sıkmaz, baymaz. zevk verir. öyle bir arpejdir... ilk etabını net olarak dinlersiniz...
ikinci seferde hepsi sustainli olmak üzere;
4.teldeki mi'yi duyarız, ardından fa#,sol...
3.tele geçer... la verir, si derken son olarak re#'i işitiriz. ve o eşsiz solo başlar...
hayat durmuştur o an. neyin önemi vardır ki. nasıl bir insan böyle bir solo yazabilir ki? yazmış olabilir ki? insan kendinden utanır birazda. çünkü james hetfield'ın bu soloyu yazdığında, sadece 23 yaşında olduğu gerçeğini kendine yediremez. ama iyiki de yazmıştır der. hem kimin umrunda. o an nefes aldığınının bile farkında değildir muhtemelen. evrende geziniyordur... ne yazık ki her güzel şeyin bir sonu vardır. solo biter bitmez başta ki arpej tekrar çalınır, fakat bu sefer distortion'la...
Master, master, wheres the dreams that Ive been after?
Master, master, you promised only lies
Laughter, laughter, all I hear and see is laughter
Laughter, laughter, laughing at my cries
bu soloyu tarif etmek için kelimeler yetmez. ancak, arkada arpej atan gitarla birlikte çalınan 2 harmonik elektrogitarın üstüne, cliff burton'un muhteşem bass riffleri yazması ile ve de bunları bir araya getirip, tempoyu tutan davul partisyonlarının bir araya gelmesi ile tarif edilebilir.
gelmiş geçmiş en iyi gitar solosudur kanımca. duyduğum anda ayağımı bastığım yer uçuşuyor ve ben herhangi bir kanada tutunup oradan uzaklaşıyorum. müthiş.
Teknik olarak cok kolay olmasina ragmen duyguyu verebilme bakimindan calmasi zor olan solo.
Edit: "nevermore - the river dragon has come" solosu calan adamim. Zor soloysa en iyisini biz biliriz.