şuursuzluğun şahikası bir film. hani türk sineması kendini bulmuştu, yükselişe geçmişti arka arkaya babam ve oğlum gibi kaliteli yapımlar vizyona giriyordu. ne oldu şöyle bir ocak ayına bakın ne kadar gerekszi film var salonlarda gösterildi. bu kendine dönüş falan değil kendini tekrar etmektir.
filmin afişinin değişti peker acil bir photoshop numarası ile öne çekildi gaffur`un gazından ne kadar faydalanırsak kardır mantığı da cin gibi bir fikir. yakışır
eğlenceli bir giriş müziğine sahip türk filmi. filmin geneline bakıldığında bu eğlencenin izleyici olarak pekte devam etmediği görülecektir. kendi tadında bir şey.
otobüs yolculuğunda izlemek zorunda kaldığım film. bu kadar kalitesiz bir filmi izlemek gerçekten işkence gibi geldi.
öyle bir senaryosu var ki, senarist yazarken "bir an önce bitse de yemeğe gitsek" demiş gibi geliyor insana. en başta saçmasapan senaryodan kaybediyor film. ben ki filmlere yüz çeşit yorum yapabilen bir insan değilim ama bu film sayesinde o kapasiteye eriştim.
diyecek birşey bulamıyorum ama 2.500.000 (yazıyla iki milyon beşyüz bin) insanın da bu filme gitmiş olması gerçekten düşündürüyor.