abartıldığında hayal kırıklığına neden olan bişey bu masal. çocukken anlatılır hep, hep mutlu sonla biter masallar. hayattaysa öyle olmaz hep, hatta mutlu sonları yakalamak baya zordur. o yüzden işte, çocukları o mutlu sonlara çok fazla alıştırmamak gerekir.
Can Dündar'ın Kırmızı Bisiklet isimli kitabında anlattığı şekliyle masallar 17.yy da fransa'da anlatılan pornografik hikayelerin sansürlenmiş hali
Alice harikalar diyarın yazarı 19 yy da yaşamış bir ingiliz matematikçi ve küçük kızlara ilgi duyan bir sapık... Çalıştığı üniversitenin dekanının küçük kızına tutulmuş ve onu üniversitenin gölünde sandal gezilerine çıkararak ona hikayeler anlatmaya başlamış. işte Alice'in harikalar diyarında ki masallarıda bu hikayelerden çıkmış. Alis yaşı ilerleyip genç bir kız olduğunda harikalar diyarının pislikler diyarı olduğunu anladığında da intihar etmiş...
Sadece Alis mi ? Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler , Uyuyan Güzel, Külkedisi, Çizmeli Kedi, Kırmızı Başlıklı Kız ve tanıdığımız bir çok masal kahramanı 17. yy da Fransa' da halk arasında anlatılan pornografik öykülerden sansürlenerek bize ulaşmış... Uyuyan güzeli yüzyıllık uykusundan sanıldığı gibi yakışıklı bir prens değil... Evli bir adam öperek değil tecavüz ederek uyandırıyormuş...ve benzer bir çok güzellikler arkasında saklanmış gerçekler... Masallar bataklığın gülleştirilmiş şekli
Bir masal bu…
Geçenlerde buldum sararmış bir kağıda yazılmış, pek okunaklı değildi. Ağlamıştı yazan belli ki, öyle olmasa neden mürekkepi dağılsın ?
“Bir kız yaşarmış, şehrin birinde. Şehir de şehir hani, güzelliğine kelime bulmak zor…
Bir de çocuk varmış, aynı şehrin bir köşesinde.
Aynı şehirdelermiş senelerdir, aynı havayı solumuşlar, aynı yollarda yürümüşler, aynı insanlarla konuşmuşlar belki de aynı anda aynı şarkıları söyleyip başkaları için ağlamışlar…
Kızla çocuk karşılaşmış bir gün, kız görmemiş önce. Sonra farketmiş o’nu. Öylesine kalmış, sadece bir çift göz uğruna neleri göze almış.
Çocukta sevmiş, sevmese neden peşinden gitsin ki kızın.
Sonrası işte “aşk” denilen o şey…
Kız mutluymuş, çok mutluymuş. Seviyorum o’nu diyormuş , çok seviyorum. Kimseyi sevmediğim gibi seviyorum.işte “o” geldi sonunda.
Çocukta mutluymuş, ya da öyle görünüyormuş…
Gitmiş sonra çocuk başka bir şehre,” seni hiç bırakmıycam” demiş, söz vermiş kıza.
Sonra bir gün,
-"Sevmek yeterli değil "demiş çocuk
+"seni çok seviyorum"demiş kız
-"sevmek yetmiyor" demiş çocuk
+"gitme" demiş kız
Çocuk cevap vermemiş, bırakıp gitmiş kızı.kız öylesine arkasından bakmış, sadece bakmış.
+"gitme" demiş bir kez daha. Ama çocuk duymamış…
Bu son gidişiymiş çocuğun bir daha hiç dönmemiş.
Sevmek yetmiyormuş, öğretmişler kıza. Hele ki canından çok sevmek çok tehlikeliymiş, olmamalıymış böyle bir şey.
Sonra şarkılar küsmüş…sevdiği şehre yabancı olmuş kız. Güneşi beklemiş doğsun diye , güneş hiç doğmamış. Kız ağlamış, çok ağlamış. O kadar ağlamış ki çok sevdiği şehrin boğazı bile kabul etmemiş gözyaşlarını.
"yeter ağlama demiş boğaz, sevmiyor seni o gitti işte seni bırakıp gitti"
Sevmiyormuş beni, hiç sevmemiş.
Sonra düşlerini unutmuş kız, hatıralarını yakmış.
Bir tek kalbi kalmış geriye o nu da yakamaz ya…"
Her masal mutlu sonla bitecek değil ya? Bu masal da böyle bitmiş işte.
Yorgun, kırgın, aşık…
Onlar muradına erememiş kimse de kerevetlerine falan çıkmamış. Gökten üç elma falan da düştüğü yokmuş.
Yalanmış masallar, hepsi uydurmacaymış.
sadece ufaklara iyiyi, güzeli farkında olmadan ögretmek amaçlı yokturlar..
yetişkinlere de süslü kelimelerle donatıp dayattıkları inançlar akımlar pazarlanır.
pazarlanır cunku pazarlayanlar daha kapsamlı projelerin ,olaya tamamen duygusal yaklasan güruhun kalemleridir.
yaşar'ın aynı adlı albümünün açılış parçası. sözleri şöyledir;
Burkar içimi bir sızı içim boğulur
Sanki peri padişahının kızı
Bu kadar naz, sabır kalmaz
Etme ne olur
Sarkar içime bir hasret içimde durur
Sanki anka kuşu musun mübarek
Kavurup kasıp, sırra kadem basıp
Gitme ne olur
masal bu ya oldu ya
cezbime tutuldu ya kaçma
böyle biri karşına kaç kere çıkar
geldi deli efkarın içimi sardı
gir sinemin sinemin içine yar
bak yaş oldun didemin ucunda varsın
ak sinemin sinemin içini sar
burkar içimi bir sızı içim boğulur
sanki peri padişahının kızı
bu kadar naz, sabır kalmaz
etme ne olur
bu hayal meyal masal hep okuduğum mu
seni ejderhanın elinden alıp koruduğum mu
hani kahramanlar gibi sevecekken seni
masal bitti yaş akacak bak farketmedin mi?
geldi deli efkarın içimi sardı
gir sinemin sinemin içine yar
bak yaş oldun didemin ucunda varsın
ak sinemin sinemin içini sar
yalnız varsız demektir
elsiz kolsuz demektir
kalan yalnız kalırsa
giden insafsız demektir
geldi deli efkarın içimi sardı
gir sinemin sinemin içine yar
sen bitmişsin kuşlar gider
dostlar gitmiş
bir varmışsın, bir yokmuşsun...
sözlükte tema olarak kullanılıyor olanı gerçekten "cool" ve tavsiye edilesi bir güzelliktedir. üstelik harflerin rengi ile backgrounddaki kızın dudaklarının rengi bu kadar tutturulabilirdi doğrusu. yapan arkadaşa tebrikler olsun.
bu hayal meyal masal hep okudugum mu
seni ejderhanin elinden alip korudugum mu
hani kahramanlar gibi sevecekken seni
masal bitti yas akacak bak farketmedin mi.
o nasıl bir sözdür beni eritir hani kahramanlar gibi sevecektin beni.
sonu her daim mutlu biten mutlu bittiği için de mutlu eden içinde barındırdığı mantıksızlıkları ismine verip keyif almaya devam ettiğimiz, hayal gücünün zirvelerini zorlayan, büyürken dinlediğimiz, dinlemeye ara vermediğimiz garip olaylar bütünü.
Diğer sözlüklerin kıskandığını düşündüğüm tema, hatta diğer tüm sitelerin...Sanatın internet ile buluştuğu nokta, zaten çok gelişti bu internetler filan...
(bkz: internetler felan çok ilerledi)
çocukken çok hoş gelen, gençlikte biraz komik algılanan, şimdilerde kendimizi salak hissetmemizi sağlayan kavramdır.ki 37 sene dinleyince çekilmez oluyor.
o nasıl ve nasıl sıkı bir osman konuk şiiri. tehlikeli tabi.
şairleri öldürsek ne iyi olur
sade ve aptal görünürüz belki birazcık
ıslatmayan yağmurlukların
buruşmaz kumaşların sandırdığı güvenlik
sabah şehre giriyoruz, kahramanlar yaşıyor
nehirde sıçrayan balıklar varmış
evlerde lacivert gözleriyle artis gibi anneler
kolejli çocuklara masallar anlatırmış
"gökten hiçbirşey düşmedi"
bütün kötülüklerin kaynağı kelimeler
kötülük bir kelime, sözlüğün ortasında
yeri çok sağlam
şairleri öldürmeliyiz derim
sade ve aptal görünürüz belki birazcık
huzursuz kızlarla, sinirli erkeklerle dolu sokaklar
çok sıkıcı; doğruysa
dördümüze de uzun ömür
sadakat erdemi biçen el falcı
öldürsek ne iyi olur, bakarsın birden biter
kredi kartı borçları
tanrı grevde olmalı dedirten fotoğraflar
şairleri durmadan öldürmeliyiz
kesin değil çünkü
kendilerini sokak fenerlerine asmaları
ibrahim sadri nin söylemiş olduğu çok güzel bir şiirdir.
çocuktum her şeyi anladığımı sanıyordum
sonra büyüdüm
bombaların ve bankaların dağlardan ve ırmaklardan
fazla olduğunu gördüm
bahçıvanlar generallerden
menekşeler mermilerden daha azdı
yenilmişti dünya
duanın özgürleştiren rüzgarı çekilmişti yüzlerden
insanlar doğa değil yönetmelik kokuyordu
nükleer artıklar ve çok uluslu yalanlarla
kirlenmişti yüzümüz
teknolojinin o yok edici
o gri gölgesi düşmüştü yüzlere
yenilmişti yüzümüz
ve görüntü aynıydı bütün aynalarda
herşey çok açıktı
herkes kimsesiz
herkes birşeyin yoksuluydu
hepimiz aynı anda yenilmiştik
ve şarkılarımız kederliydi
yanlış bir zamanda mı yaşıyordum
çekip gitsemi idim
ne yanlış bir zamanda yaşıyordum
ne de çekip gidecek bir yer vardı
heryer aynıydı kaldım
sürekli çağıran ve ayırım yapmayan toprak
nasıl olsa beni de çağıracaktı
masal dünyanın bittiği yerde başlar
biliyorum eski zamanlarda değiliz artık
ve masallar böyle anlatılmaz
biliyorum ben hiç masal yazmazdım
dünya sisteminin hepimize anlattığı masal
kötü olmasa bu kadar
biliyorum bir karınca türküsünden
daha hafif olacak sesim
biliyorum insanların birbirine olan
yabancılığı büyüyecek dünya küçüldükçe biliyorum telefonlar oldukça insanlar birbirini görmeyecek
biliyorum birbirimizi hiç görmeden öleceğiz
redd 'in 21 isimli albümünden bir parça ismi.
sözlerini de yazarım tam olur:
şu an son kez bakıyorum kendi gözlerimden.
yakında değiştirecekler beni istemeden.
ben mi seçtim ki bu oyunu, kurallarını seveyim?
bir zar atımı diyordu adam.
belki de önce onu dinlemeliyim..
zor; inan çok zor.
bu küçük ellerle dünyaya tutunmak,
çok zor.
gölgesi düşerse ruhuma benden önceki herşeyin,
perde açılmadan önce kendime gelmeliyim.
ben mi diktim ki bu kostümü neden giyeyim?
hayat başladığı gibi biter.
belki de rolümü boşvermeliyim.
zor; inan çok zor.
bu küçük ellerle dünyaya tutunmak,
çok zor.