masa basi sohbetleri

entry3 galeri0
    0.
  1. -ayyyy kız meleklerin omzu ağrıdı be kaldıralım şu masayı hadi
    +amannnn hep mi geliyoruz yan yana be devam et salla.

    her yılbaşında, her bayramda her hafta sonunda kuzenlerle, arkadaşlarla toplanıp yapılan muhabbet bu.

    Hani; Kurulur masalar Ve içerde illaki olur bi rakı masası ya, Babalar erkek kuzenler enişteler amcalar dayılar meze eşliğinde tekrar kurarlar hükümeti hani. Sonra gece ilerledikçe hükümetten konu lige gelir de başlar ya tatlı tatlı atışmalar. Fanatik olanlar 3lü çekmeye başlar. Sarıııııı kırmızı sarıııı kırmızı la la la la layyyyy aaaaa cimbombommmm...
    sonra, Kızar sıkı fenerli olan amcalar. Mutfakta da kadınlar olur hani... dedikodunun, gülmenin dibine tüpsüz dalış yapanlardan.

    Aha işte nasıl ki her özel günde illaki saatler öncesinde kurulup, saatlerdir kaldırılmayan masanın muhabbeti bu. Tadına doyum olmayanlardan.

    Ne zaman bi kuzenin düğüne gitsem anlıyorum beraber yatacağım kuzenlerimden biri eksik olacak artık. Kurulacak o masa yine ama hep 50 kere dinlediğim gülmekten karın kası yaptığım bi hikaye eksik kalacak. ELDE SiĞARA kül tablasında küçük bi dağ ve illaki kaldırılmayan, onca kirli tabak...

    -hahahahhaa kızım karnede 3 tane asker, baktım olacak gibi değil tuttum kuyruklarından 4 yaptım o 1'leri.
    +nihahahahahaha anlamadılar mı be salak?
    -çakal babamdan kaçar mı be anladı tabı. Hayır be salak, kurşun kalemle niye yapıyon madem bı bok yiyecen. Bi sildi o dörtleri bizim dörtlerler yine asker.

    Ahuuuhuhauhau...

    Sorarım size bi insanoğlu, bir adem bebesi bu hikayeye kaç kere güler? bir? iki? Hadi bilmedin üç di mi? Yokkk dostum yooo ben bu hikayeye kaç kere güldüm hatırlamıyorum...
    hadi diyelim ayıp olmasın diye güldün bazı seferler peki ya her seferinde ağzın kenarlarına giren kramplar? Gülmekten karın kası yapmalar?

    işte öyledir bu masada konuşulanlar, dönen muhabbetler. Hayır bi kişi kalkıp toplamaya çalışsa ortam bozulur. O ambiyans yakalanmaz da bi daha. var bizim oralarda kuralı hiçbir yerde yazmayan bu kural. Ne kimse kalkıp toplar o masayı ne de kimse kopmak ister masa başı muhabbetinin başından.
    6 ...
  2. 1.
  3. masa başı sohbetleri(ana başlık, kırmızı kalemle ve büyük harfle)
    fiskos masası başı sohbetleri (yan başlık, kırmızı kalemle lakin küçük harfle)

    kadın: bunların hepsinin kaynanası, eltisi, görümcesi vardır, kaynı vardır. derdi vardır abi. kocası var bikere, aboouv bunalımlardan bunalım beğen. (bunu yazdığımı gören nişanlım yüzüğü attı gitti. pis herif)

    fiskos masası: üzerine vazo konur, resim çerçevesi konur, küllük konur, biblo konur, kahve fincanı konur. başka da bi sik konulmaz. ama ele alınması gereken esas obje kahve fincanıdır. türk kahvesi yapısında barındırdığı mofitassin enzimisayesinde vicutta bulunan fiskos hormonunu uyarır, beynin akrabalık ilişkilerini yürüten kısmını deliye döndürür, ağzı bozar, yer yer tüylenmelere ve kepek sorununa sebep olur.

    var gerisini sen düşün. ne eltiler, ne görümceler harcanır fiskos başıda. ne gözyaşları dökülür, ne bilezikler şıkırdar, ne böğürler yumruklanır, ne dizler çürütülür

    -benim herif anten düzeltirken damdan düştü
    +hep o meymenetsiz görümcen yüzünden. nazarı değdi.

    ne tatlılar değil mi? hiç bir paranoya bu kadar sevimli gelemez insana.
    burma bilezikli teyzelerin harman olduğu bu topraklarda 'günler' hiç bitmesin. hep kısır yapılsın, hep mercimekli köfte anında tükenirken kek olduğu gibi kalsın. süregitsin dolar günleri, altın günleri..

    yaşasın dalgalı döviz kuru, yaşasın kadınlarımızın bitmek bilmeyen börek iştahı!
    8 ...
  4. 2.
  5. rakının yavaş içilen bir içki olmasından sebep sohbetlerin uzadığı rakı sofraları geliyor aklıma. en baba muhabbetlerin bu masalarda döndüğüne inandığımdandır belki. rakı sofrası muhabbet sofrası değil midir sahi?

    hele sevdiklerin de karşındaysa, sohbet uzadıkça ağız tatlansın bahanesiyle bakıyorsan çatal ucuyla mezelerin tadına, dinliyorsan karşındaki, anlatıyorsan aklına geleni ne ala...

    otur ki sandalye hatırlasın
    sandalye olduğunu.
    masa da unutur masalığını,
    elini komasan üstüne
    bakışlarını ayırmaya gelmez,
    sürahi boşalır sonra suyundan.
    kadehim kadehim dediğin şey,
    dudağını değdirmedikçe kadeh değildir.
    mezeler de bilmez renklerini, lezzetlerini,
    çatalını dokundurmazsan. *

    hakkını veriyorsan masanın, içkinin, mezenin, sohbetin, fonda çalan ney'in hatırlarsın bak o masada edilen sohbetleri. bundan sebep gene toplanmak istersin arkadaşlarınla. her seferinde farklı bir tat bırakır dimağında. unutursun da ama. konuşulanlar kalır çünkü o masada.

    içmesini bilenler için büyülü bir gücü var bu masaların. sinirli adam yatışır yeri gelir, hüzünlenen bir anda patlatabilir kahkahayı, gülerek bir şeyler anlatan lafın sonunu getiremeden döker gözyaşını. binbir ruh hali cereyan edebilir ama neticede keyif masaya çöreklenir.

    bir yerde okumuştum; "bu sohbetlerde tartıya çıkar adam, ağırlığı ölçülür" deniliyordu, katılmamak elde değil. ya dostlarla hemdem olunur ya yeni arkadaşlıklar pekişir, ne dediğini bilmezler ise bu masada yer bulamazlar kendilerine bir daha.

    bu yüzdendir ki masa başı sohbetleri denilince özenle kurulan rakı sofraları gelir hep aklıma.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük