yemek yemek, çalışmak gibi bireysel amaçların yanı sıra, farklı kişileri toplamak, eşyaları belli bir yükseklikte tutmak gibi amaçlar için de kullanılan eşya.
bazıları çok abartmış durumdadır. hani masa'da olmak bir lütufmuş gibi. lan alt tarafı yemek yiyeceksin hödük. tamam güzel mekan lafımız yok da bu havalar nedir?
dört köşeli bir bilmişlik eseri. her köşesinde ayrı sevişmeler, ayrı hikayeler var. bir sayfanın parmağınızı aniden kesip ince sızı veren yanı gibi ketum ruhlu. hiç sevemedim ben masaları. hep kocaman geldiler suskunluklarıma.
oysa evimden damlayan yalnızlıklarımdan sığınmak için girmedim mi ben ?
kaçarken kendini bulduğun yer. işte tam orası dört köşeli bir yalnızlık !
çok kalender bir nesnedir.
ahlak masasından tut, çilingir sofrasına kadar envayi çeşit mevzu, üzerine kurulur bu nesnenin.
masanın üzerindekiler hep gelip geçicidir.
balıkla içilen rakıdır misal,
illegal sevişmelerdir misal,
yasallaştırılan sevişmeler bile vardır ve hatta bunun üzerinde. nikah masasıdır o da.
neyse işte efendim,
ben bu kalender, cefakar nesne ve şu an mause bozuk tüm arkadaşlar için;
masamı, şereflerine kaldırmak istiyorum!
(07.11.2007 yılında girilen bu güzelim entry düşünülmeden maşa başlığına yönlenmez mi bi de, hırrrr)
sen gül daha sen gül daha
ben usul usul erirken sen gül daha
benim kadar seven birini tanırsın ama
ya benim gibi vazgeçmeyeni yıllarca
sen gül daha otur daha karşıma, anlat bana
nasıl da bir bağ yokmuş aranda insanlarla
şu masayla ben ölürken sen bak uzaklara
aslında içinde bir yerde makul bir insan var
ama duruyor öyle kim bilir neye yarar
bir kere geldik bir kere hayata
elimi tutmaya çekindin daima
''aslında içinde bir yerde makul bir insan var
ama duruyor öyle kim bilir neye yarar
bir kere geldik bir kere hayata
elimi tutmaya çekindin daima'' sözlerine sahip melis danişmend şarkısı.
doğrudan bakıldığında, daha doğrusu bütününe bakıldığında masadır. ancak, boşluğunuza denk gelir de parçalarını düşünürseniz, onu her gün görmeye alışık olduğunuz ve kelimenin tam karşılığına denk düşen bir nesne olarak görmez olursunuz. o anda, işte o anda, masanın bir zamanlar ağaç olduğunu,o hale gelmekteki sürecini, ayaklarını ve işlevini parçalar halinde düşünürsünüz. masa artık masa değildir. onu yadsırsınız ve inanamazsınız. bu masa denilen şey de neyin nesi? o yabancılık hissini tadınız değil mi?
tıpkı var olmamayı, hiçbir şeyin hiç varlığa gelmediğini, hiçliği düşünmeye çalıştığınızda sizde oluşan his gibi.
üzerine kitap tabak gül vb envai çeşit cisim konulabilen, çoğunlukla yere basması için 4 ayağı bulunan ve ders çalışmak için oturulması kolay durması zor eşya.
devletimizin çok çabuk uyum sağladığı bir sözcük. <cinayet masası, kaçakçılık masası, ahlak masası, kriz masası, diplomasi masası, ortadoğu masası, dolmabahçe masası, kıbrıs masası> gibi meşhur masalar hayatımıza girip ayrıksı bir yer edindiler. <poker masası, kahve masası, meyhane masası> ise ayrı klasmanda oynuyor. emniyet teşkilatında <cinayet masası, ahlak masası> varken "siyasi masa" kurulmuş değil, o işle de masa değil "şube" ilgileniyor.