martılarla randevu

    1.
  1. yılmaz odabaşı'nın "ey hayat" adlı kitabında yer alan oscar wilde'dan bir alıntıyla başlayan bir şiir. "oysa dünya ne geniş, koğuşum ne dardı/bıraksalar martılarla randevum vardı" dizeleriyle hemen kalpleri fetheder.

    "bilmiyorum yasalar doğru, yerinde midir,
    tümü yanlış mıdır yoksa;
    bütün bildiğimiz bizi tuttukları zındanın,
    duvarı sağlamdır oysa;
    her günü yıl gibidir önünde yolumuzun
    öylesine bir yıl ki, günleri yıldan uzun..."
    -O. Wilde-

    i
    demiştim şu durakta biraz daha kalalım
    biraz daha....biraz daha ceplerimde
    kelepçesiz ellerim...
    demiştim, gidip geniş bir bulut alalım
    çünkü yarın
    gökyüzü üzerimde hep dikdörtgen kalacak...

    ii
    bir izmarit gibi unutulsam
    da düştüğüm yerde

    öperim bulutumu
    ölürüm ölümümü

    ölürüm ölümümü
    ey hayat, yine de yenerim zulümünü!

    iii

    sen kederle mazlum, aşkla yamansın
    yürürüm uçurumlara beni anlarsın
    bir rüzgar silip geçse de çizdiğim mavileri
    yıllar unuttursa da eski güzellikleri
    boğamaz ayrılıklar en büyük sevgileri

    daha her gece öksüz bir çocuk gibi iniyor
    dışarıdan mektuplar sesler geliyor
    şu mahsun avlularda günler ölüyor
    kalbimacıyorkalbimacıyorkalbimacıyor...

    iv

    ayrılığın eline bir mendil verin
    geride kalanlara şarkı söyleyin...

    v

    işte hasadımda boş günler, boş avlular
    puştlar geçiyor protokolden
    gözlerinde, düşlerinde namlular
    birazdan
    vuracaklar!
    birazdan
    vuracaklar!

    ve bizim çocuklar,
    hesabını acıların
    rüzgarlara soracaklar...

    vi
    ömrümde nice sızı var
    kışların önü, sonu var
    kalbim kuşatmalarda dar
    dağlarda ölmek isterim

    ben ateşten, hınçtan doğdum
    üç beş kuruşa kul oldum
    yetmedi de mahpus oldum
    dağlarda ölmek isterim

    kaç mevsim ağladım kaldım
    tutuşan özlemle yandım
    kentler zalimdi dayandım
    dağlarda ölmek isterim

    vii
    ak bulutlar katar katar
    dedim, buralarda ne aranır?
    dışarıda bir dünya aydınlanırken
    içerde bir yılmaz kararır...

    viii
    uzaklarda kara gözden bir selam vardı
    saramadım soramadım ömrüm zarardı
    artık bu ayrılıklardan kalbim usandı
    bir gökyüzü bir duvar, bir resim kaldı

    oysa dünya ne geniş, koğuşum dardı
    bıraksalar martılarla randevum vardı

    çömeldiğim avlularda düşler sarardı
    o muhteşem dostluklardan şimdi kim kaldı
    hançerlendim akşamların alacasında
    yaşamadım, ölemedim ömrüm talandı

    oysa dünya ne geniş koğuşum dardı
    bıraksalar martılarla randevum vardı...

    ix

    "ben haklıyım";dedim halka
    dedi halk:
    "ne hakla?"

    dedim
    ışığa
    yaz
    sesini;
    anlamı akla!

    "aşıkınam"
    dedim o aşka
    gel beni
    beyhude
    atma!

    ister
    öldür,
    ister
    öp
    ve
    kalbinde
    sakla...

    iki
    celse de
    hükümlü kaldım;
    çok
    yorgunum
    çok
    bozgunum
    ama
    sen
    bana
    bakma
    bakmaaa

    bakmaaaaaaaaa!

    x
    kırdılar kalemimi parmaklarım yas içinde
    yıkadım ellerimi söze sığındım

    yıllarca tufanlarda kırıldı yelkenlerim
    kaldığım gölgelerle size sığındım

    kaç bahar kan damladı üstüne şu günlerin
    utandım çiçeklerden güze sığındım

    kovuldum yurdumdan duldasız kaldım
    bir mahkum, bir mülteci küle sığındım

    xi

    ben içeride, sen uzak yollardasın
    yollarda çamlarla, çınarlarlasın
    yollarda uğuldayan rüzgarlardasın
    gardiyanlar koğuşta sayım yaparken
    efkarımla birlikte sayılmaktasın
    ömrümde bir hazan yaprak dökerken
    özlemin o esrik tadındasın
    ben çürüsem ben ölsem de bu taş odalarda
    bilirim önce sen asıl sen yanımdasın...

    xii
    bozkırlarda doğumum, voltalarda ölümüm
    üryan!
    artık atlar koşuştursun poyrazı yerime bozkırlardan

    bak, saçların geçiyor benimle voltalardan
    saçlarınla geçiyorum seninle acılardan
    bir ilmek atıp zamana sevdam
    geçirsin...
    geçirsin kavlince hasreti bulutlardan...

    xiii
    yürünecek çok yol vardı
    burnumun dikine kandım

    isimler öyle çoktu
    senin adını andım

    yıllar geçti, kurtuldular
    bir ben içerde kaldım...

    xiv
    kapanınca kapılar
    ıssızlığa kimse kalmaz
    içeride
    yağmur yağmaz, toprak kokmaz duvarlar

    kapanınca kapılar
    kasvetlidir geceler, gardiyanlar

    kapanınca kapılar
    "hey!" derim: kapılar heey!
    ben ne kederlerden geçtim
    hageçtimhageçtimhageçtim
    eksilmedi yüreğimden kibritim...

    xv
    geliyorum
    köpekler gibi acı çekerek
    geliyorum
    hasretinin gözlerinden öperek! demiştim şu durakta biraz daha kalalım
    biraz daha....biraz daha ceplerimde
    kelepçesiz ellerim...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük