aralarında kötü martıların olduğu da bir gerçek. eskisi gibi "sigarası içkisi kumarı yoktur" tabiri martılar içinde yalan olmuştur. bu kötü martılar vapurdan attığınız izmaritler ile beslenirler keştirler. arkadaşlarına sataşır sürekli bağırırlar.hava atacam diye vapurdaki adamlara çarparlar. şerefsiz martı seni unutmayacağım attığım sigaralar haram olsun.
sos ses dinlenecek bir ezginin günlüğü şarkısıdır. öyle dingin ve rahatlatıcıdır ki, son sürat yolda giderken vites düşürtür adama, etrafına gülücükler ata ata, kocaman dağları izlete izlete dinletir bu şarkıyı.
--spoiler--
Gör beni gör beni gör, gel gözüm ol gör beni
Sar beni sar beni sar gökyüzüm ol
--spoiler--
istanbul'dan başka bir şehirde, (en azından türkiye içinde) sahile indiğinizde yokluğu hissedilen şirin kuşlardır, e vapurlar da gidemiyor haliyle martılar peşinden gelmeyince, ya da bana öyle geliyor.
martılar tatlı hayvanlardır. gel gör ki hayvanlara beslenecek su canlısı bıraktınız da adam gibi eleştiriyorsunuz bi de üstüne pis bunlar çöp yiyor diyerek riyakar riyakar. dünya nüfusunun 3,5 milyarı denizlerden besleniyor, tükettiniz ulan. martıya deniz üzerinde simit atmaya benzemiyor dimi. çöple besleniyormuş da bilmem ne. o kadar çöpü martı mı üretti.
efenim simdi feribotta, vapurda, deniz kiyisinda falan ruzgar biraz fazla estiginde, bu bok yiyenler acar kanatlari, serer tasaklari ruzgara karsi durur oyle. ulan lavuk! gitmiyorsun ki bir yere, anca iki uc sag-sol yalpalayip ayni noktaya geliyorsun, yer degistirmen sifir!
lan oyle yaparsaniz ayranla beraber tavuk doner diye 1,5 liraya millete kakalarlar sizi. alayiniz hayati toz pembe goruyonuz, gozunuze pembe leblebi sekeri tozu kacsin!
gaganiza attirayim!
sstroeen!
insanoğlu kuş olsa en çok martı olmayı isterdi herhalde denizlerin üstünde aylaklık etmeyi şaire selam çakarak, kitap okuyamasa dahi yaşar kurt şarkısına sesiyle eşlik etmeyi isterdi
martı yüreği kör olmayan herkese birşeyler çağrıştırıyor demek sahne tozu yutmuşlara ise çehovun nina'sının tiradını hatırlatıyor en çok;
....
neden bastığım toprakları öptüğünü söyledin bana? beni öldürmek gerek...
öyle yorgunum ki... dinlenebilsem... birazcık dinlenebilsem!..
bir martıyım ben... yok, değil. aktristim
......
insanın çok berbat oynadığını hissetmesi ne korkunç şeydir bilemezsiniz!
bir martıyım ben. yok, değil.
anımsıyor musunuz, bir martı vurmuştunuz. günün birinde bir adam geliyor, görüyor onu ve yapacak başka bir işi olmadığından kıyıyor ona... küçük bir hikaye konusu... yok, bu da değildi söylemek istediğim...
ne diyordum?.. sahneden sözediyordum, evet. şimdi öyle değilim artık...
şimdi gerçek bir aktristim, zevk duyarak, coşkuyla oynuyorum; kendimden geçiyorum sahnede ve çok güzel olduğumu hissediyorum... burada olduğum şu günlerde de yürüyorum hep, yürüyor ve düşünüyorum... içimdeki bir gücün gelişip büyüdüğünü hissediyorum gitgide. kostya, yazmışız, ya da sahnede oynamışız farketmez, anlıyorum ki, bizim bu işlerde başta gelen şey, parıltı şöhret filan gibi benim hayal ettiğim o şeyler değil, sabredebilme yeteneğidir... kaderine katlanmasını bil ve inançlı ol...
inanıyorum ben ve o kadar çok acı çekmiyorum şimdi... bir görevim, bir amacım olduğunu düşündüğümde, hayattan korkmuyorum...
......
laylaylom modunda gezdiren, içimi kaynatan ezginin günlüğü şarkısı. martı hep hüzün getirir gibi gelir uzaktan bakınca. bu öyle değil. sanki kucaklıyor şarkı beni. tutuyor kolumdan gezdiriyor. ne diyeceğini şaşırıyor gibi.
'uç beni uç beni uç
yavru kuş ol uç beni'
'en yüksekten uçan martı en yükseği görendir' sözünü içinde barındıran Richard bach eseridir.
ayrıca ezgi'nin günlüğünün en güzel şarkılarındandır martı. yazmazsam olmaz
gece gündüz bana birdir ah güzelim...
çünkü gözlerim hep kördür.
kanatsız kuş olmak zordur ah güzelim...
denize varmayan ırmak.
gör beni gör beni gör gel gözüm ol gör beni...
sar beni sar beni sar gökyüzüm ol.
uç beni uç beni uç yavru kuş ol uç beni...
geç beni geç beni geç kanadım ol.
bırak uyusun şu deniz kanatlarının altında.
gel gezmelere gidelim biz bulutların asfaltında
hiç yaşamamışız gibi olacak sonunda...
ben kendi yoluma gideceğim güneş kendi yoluna.
takıldım gittim peşinden ah güzelim...
bir gemiydi benim sevdiğim.
yelkeninde bir beyaz gül ah güzelim ...
dumanında sevda sözleri.
az önce,pencereden dışarıya baktığımda, bir takım martı geçti, ileriye bakan gözleri ve kanat çırpışları şiir gibiydi. hele ki arka fonda gri yağmur bulutu ile bir tablo gibiydi güzellikleri.
martılar gerçektende göçmen kuş değillerdir. kıyılardan pek ayrılmazlar vapur geçmedikçe denizde pek boy vermezler.
sinek ilaçlama aracının yaydığı bulutun içine doğru koşan çocuklar gibi şen bir şekilde vapurun arkasından uçarlar.
beleşçi bünyeleri güneye göç etmelerine mani olur, çıtır simit varken enayi gibi afrika ormanlarında dana burnu kovalamak onlar için hiç çekici bir uğraş değildir.
vapurdan izmarit atsan havada kapar şerefsizler.