Yunanca "marturos" kelimesinden gelen ve türkçe anlamı "şahit olmak" olan bir kelimedir. 2008 yılı yapımı bir fransız filminde bu konu işlenmiştir. Film, kadınlara sistematik işkence yapan dini bir grubun ölümden sonraki yaşam deneyimini onlara çektiedikleri acı ile bizzat işkence görenlerin ağzından dinlemeyi amaçladıkları sapkınlıklar üzerine kuruludur. Filmden bir alıntı yaparsak;
"işkence görenler fevkalede varlıklardır. Acı çekip hayatta kalanların herşeyi tamdır."
iyi bir gerilim-korku filmi örneğidir. imdb puanı bir korku filmi için iyi bir puan olan 7.1 dir. filmin başı korku filmi formatında geçmekte iken olayların açıklığa kavuşması ise gitgide gerilim daha sonra da felsefi bir hava almaktadır. filmin sonunda ise filmi izleyenlerin öteki dünya vs. gibi konularda tekrar düşünmelerini sağlamak için etkileyici bir bitiriş yapılmıştır.
michael haneke'nin funny games'ine nazire yapan bir giriş sahnesine sahip olmasına rağmen gittikçe zıvanadan çıkıp kanın gövdeyi -üstelik nedensiz yere- götürdüğü bir rezilliğe dönüşen 'olmamış' filmi.
kan ve şiddet meraklılarının hoşuna gideceğine inandığım "tırt" film. filmin ilk yarısı ile ikinci yarısı farklı şekilde ilerliyor. bol bol gereksiz şiddet ve kan görüyoruz film boyunca.
izleyebilmek için belli bir dayanma gücüne sahip olunması gereken fransız yapımı film. bazı sahneleriyle testere'yi aratmayacak türden. birazcık daha iyi kurgulansaymış, boşluklar biraz daha doldurulsaymış ve özenilseymiş daha başarılı ve etkileyici olabilirmiş. yine de klasik hollywood yapımlarıyla karşılaştırıldığında tamamen boş bir konu üzerine kurulmadığı için kendisini mümkün olduğunca izlettiriyor.
normalde bu türleri sevmeyen biri olarak bu filmi izlememin en önemli nedeni filmin bütün soundtrack'ine imzasını atmış fransız grup 'seppuku paradigm'. gerçekten başarılı müzikler olmuş. özellikle film bittikten sonra akmaya başlayan klipteki şarkı dinlerken insanı başka yerlere götürüyor.
ikinci yarısı kesinlikle zaman kaybı olan film. adamların senaryosu bi film yapmaya yetmemiş. iki filmi birleştirmişler sanki. başları merak uyandırsa da olay çok çabuk çözülüyor ve artık ikinci bölümde "insanlara işkence izlettirelim de konusu önemli değil" e dönüşüyor. gerçi işkencede de pek bi yok ama. ancak bu kadar salak şekilde bi film sonu bağlanabilir. gerçekten de gerilim filmlerinin amacı insanın sinirini bozmaksa, bunu başarabilen bir filmdir.
--spoiler--
özellikle işkenceye maruz kalan ve bunun sonucunda vücudunda böceklerin gezdiğini sanan kız tahammül edilemezdi. sonunda intihar eden salak karıya da öleceği sırada ne görmüş? ananın .mını görmüş şeklinde çığırmadan edemedim.
--spoiler--
--spoiler--
sakin aile yapısı ile başlayan bir film bir anda şiddet unsuru içeren ölüm kan korku figürleri ile göz boyamaya başlıyor ve bir bilinmeze götürüyor. tabiki sonunda yine gerekli durum ortaya çıkıyor. benim film finalinden çıkardıgım ders ya merak ya y.rak hesabı. aşırı zenginlik başa böyle sıkıntılar ve huzursuzluklar getirebiliyor ki final sahnesinde işkence gören kadın ne söyledi izleyenlerin merak konusu olmuştur ve kimsede güzel cevap verememiştir.
--spoiler--
senaristi bulup dövmek lazım.
edit:oha mala bak filme yorum yaptım diye eksi vermiş.
klasik fransız filmi. filme sırf "gore-gerilim-korku" gözüyle bakıp, "eğlenip az kan görürüm" niyetiyle izlemeyin. zira beklentilerinizi vermeyebilir o zaman.
her şeyden önce bu bir fransız filmi. dikkat etmekte yarar var.
insanlarin uyduruk bir nedenden dolayi kesilip bicilmesini seven gore izleyicisini de ciddi bir konuya ihtiyac duyan korku izleyicisini de kendisine hayran biraktigina inandigim yeni donem korku klasigidir.belirtmeden gecemeyecegim sey ise ilk yarida gorulen olu kizin cok iyi bir brutal vokal olacagidir.
korku filmi diye izlemeye kalktım. fakat korkudan eser yoktu. işkenceler, mide bulandırma, din ögesi üzerinde gidiyor film.
tamam giriş güzel, makyajlar desen; hayran kaldım. ama o bitiş neydi yahu. daha değişik birşey beklerdik. ne bekliyorlardı? "aaa olağandışı oldu kadın. oleyy!!" dememizi falan mı?
oncelikle (bkz: haute tension) (bkz: frontiere's) (bkz: a l interieur) (bkz: dans ma peau). siz var fransizlar nasil demek? Oh la la! biz var nasil demek biliyor musunuz? oha! simdi ben bu film hakkinda ne diyeyim? michael haneke veya takashi miike yaninda karikutur gibi kaliyor be sozluk. oyle boyle degil. ilk yirmi dakikasini izleyip 'ju-on bu be!' falan deme, yanilirsin. mum and dad uzerine izledim de mi boyle oldum yoksa sadece yaslaniyor muyum, bilemedim be sozluk. ha, yok eger dersen, hostel benim taytli, pelerinli, ucan kahramanim, otur izle o zaman. yok aksini dusunursen, hic ilisme. inan, hayat boyle daha guzel.
kanlı sahneleriyle nefesimi kesmiş ve 2 gün etkisinden çıkamayıp moral bozukluğuyla gezindiğim, beni bu denli etkilemesiyle 'adamlar başarılı' sonucunu çıkardığım film.
--spoiler--
kızın matmazelin kulağına ne dediği hakkında kafa yormama sebep olmuştur. yazarların mantıklı tahminlerini merakla bekliyorum.
benim tahminim ise " öteki hayat diye birşey yok. inanmazsan git ve gör." şeklinde.
--spoiler--
film çok güzeldi bir kere o işkence sahneleri herşey harika sadece sanırım senarist sonunu bağlamayı pek becerememiş muallakta kalmış ama izlediğim en iyi işkence psikopat filmiydi diyebilirim garanti veriyorum en az 2 gün etkisi devam eder bünyede
psychdelic bir çalışma olmuş desek yeridir . alışılagelmiş gerilim türlerinden biraz daha uzakta kalan bir film . fransız ve ispanyol sinemaları son zamanlarda kült denebilecek kalitede korku yapıtları ortaya çıkarıyorlar . takipçileriyiz