şu an canlı yayında çiftler finali oynayan efsane.
oturdum izliyorum. vay be steffi graf ile oynadığı roland garros finalindeki ağlamasını dün gibi hatırlıyorum.
99 yılıydı sanırım.
bünyeye tenis sporunu sevdirmiş bir zamanlar odanın her tarafı posterleriyle süslenmiş güzel kadın. o gittiğinden beri tenis izlenilesi bir spor olmaktan çıkmıştır.
bugün avustralia open 2012 kadınlar finali vardı. azarenka kazandı. sharapova kaybetti. ödül törenine bir melek geldi. ödüllerini verdi. gitti.
nasıl özlediğimi bir kez daha gördüm. sadece 5 grand slam kazanarak efsane olabilmek...
şu anda oynasa azarenkayı da sharapovayı da yenebilecek olmak...
yıl sonu turnuvasına istanbul'a gel, yeter martina'm...
roland garros 2011'de efsaneler maçında çiftlerde şampiyon oldu davenport ile. finalde novatna-navratilova'yı yenerek.
ben gidip izleyemedim ama teyzem saolsun hesabı, o gördü. bileti de imzalattı. ben de mantar panoma astım, öyle iç geçirerek baktım.
seni seviyorum be kızım.
gel şu yıl sonu turnuvasını izlemeye de, görem seni...
evlenmiş.
artık her şey daha anlamsız.
sen benim ilk aşkımdın be hingis. hatta tek platonik aşkımdın. saatlerce uyumadan maçlarını bekledim. sabahın beşlerinde kalktım da izledim seni. eşşşekler gibi ağladım o maçta senin gibi. bana tenisi sevdirdin ve gittin. bi de üstüne evlendin. iyi bok ettin.
dedim ya, her şey daha anlamsız artık. http://www.france24.com/e...marries-french-showjumper
saçmasapan flash oyunlarda sırf ona şampiyonlar yaşatmak için tenis oynuyorum ben yıllardır nette. bu nasıl bir aşksa artık. o siteler benimle ayaktalar.
hingis'im seni çok özlüyorum. tenise de küstüm zaten. kime diyeyim sözümü tanrım.
1980 kösice doğumlu. tarihin en genç grand slam şampiyonu ve yine tarihin en genç bir numaraya yükselen tenisçisi. 209 hafta kadınlar tenisinin bir numarası kalabilen, oyunundan zeka damlayan, power tenise direnen tekniği, iç eriten güzelliği ve şımarıklığı ile; 1996-2002 yıllarına damgasına vuran şimdi olsa da tenis gibi tenis izlesek dediğim gönlümdeki ince sızı. nam-ı değer miss swiss
çok genç yaşta tenis dünyasında adını altın harflerle yazdırmış efsane sporcu. ister çirkef deyin, ister ahlaksız ama yeteneğini ne tahrik edici çığlıklara ne de ıvan drago tarzı özel mamül robot olmasına borçludur. onun büyüklüğü başka bir şeydi.
çığlıklarıyla ünlü, çabuk parlayıp çabuk sönen, şımarık tenisçi. davenport ile olan maçları seyredilmeye değerdi. aşırıya kaçmasaydı hırsı ve kazanma isteği takdire değerdi ama her şeyin olduğu gibi bunun da fazlası, ona antipati besleyen birçok tenissever olarak geri dönmüştür. bunun en büyük nedeni de steffi graf ile yaptığı o unutulmaz karşılaşmadır. nihayetinde tenis kariyerini noktalamış, eskide kalmış, yine de tenis maçlarına renk katan bir oyuncuydu.
isviçreli ünlü raket. eskiye oranla yitirilmiş bir popülaritesi olsa da halen tarafımca sevilmektedir. hele ki venüs williams ile olan maçlarında yerimde duramadıgım olmuştur. seyredilesidir, tebrik edilesidir...
giydiği nike ayakkabıdaki bir üretim hatası nedeniyle sakatlanan, nike'ye açtığı tazminat davasını kazanıp milyonlarca dolar servete konan tenisçidir. *
bayan tenisi zerafet ve güzellik olarak bilinir. ama son dönemlerde hayvani kas gücü ve kuvvete dayalı bir hal alması neticesinde izlenmesi bırakılmıştır. martina hingis`te kendi dönemi zamanında bu özellikleri adeta taşıyor ve asla unutulmayacak bir efsane olarak anılarımızın en güzel yerinde kalıyor kuşkusuz.
