iyi geceler dilediğim filozof. Huzur, senin içinde uyusun, üstad-ı azam. Çok özlüyorum seni.
Ahmet hamdi Tanpınar'ın bir şiirinden bir parça ile iyi geceler. Benli, affedersin tatlı rüyalar.
"Niçin sen yaratmadın bu dünyayı?
Ellerinin mesut işaretlerinden
Daha güzel doğardı eşya!
Daha zengin olurdu aydınlık
Kendi karanlığından çağırsaydı sesin,
Sular başka türlü akardı
Sert kayalardan göklere doğru
Büyük, mavi, aydınlık sular! "
Felsefe için düşünen düşünce ve bilim için hesaplayan düşünce diyerek avuçlarımıza büyük bir ayrım bırakan filozof. Hesaplayan düşünceye karşı olmadığını fakat insanların artık düşünen düşünceden bu hesaplayıcı düşünce ile koparak düşünme anlamında düşünmeden yoksun kalacağını ifade etmiştir.
Onun deyimiyle "kaç" sorusu artık zihnimizde yegane soru haline gelmekte. Bu yalnızca ekonomik anlamda bir "kaç?" değil. dünyayı ve tüm varlık alemini hesaplanacak ve kendisinden bir şeyler (t)üretilecek şey olarak gören insan, bu, her şeyin bu yolla el-altında-hazır-bulunuşu ile "ilgi"sini kaybedecek ve düşünmeyi bırakacak.
Heidegger'in burada gördüğü tehlike ahlaki ya da sosyolojik açıdan bir tehlike değildir yani insanoğlu düşünmeyi bırakarak düzenin bozulmasına ya da ahlaki problemlerin baş göstermesine neden olacak demiyor, bu elbette buradan çıkarılabilir ama onun gördüğü tehlike daha başkadır, o bunu insanın kendi varlığını tamamen unutması, ilgilenme ve düşünme yetisini kaybetmesi veya en azından bu yetiyi kullanmaması tehlikesi olarak görür. Bu ön-görülerinde haksız olduğunu söyleyemeyiz, bunu bugün görmek mümkün.
Bilim ile arasındaki bu genelde kötü görülen diyalog, onun bilim ve Teknik karşılığından değil; insanların buna olan bağlılığı ve bağımlılığı ile kendi varlığını unutma tehlikesinden ötürüdür. "bilim, düşünmez." dediğinde bilime bir hakaret etmek amacında olmadığını sadece onun düşünen düşünce değil de "hesaplayan" düşünce olduğunu ifade eder; daha geniş anlamda onun ontik yönüne işaret eder.
Filozofların en hayırlısı, düşüncenin tecessümü ve zamanın bekçisi.
Yine sensiz bir yıl. Men sensiz gelen senelerin hamının içine soxum. Daha men neler deyebilerem. adamın üreyini işleyir sensizlik.
Alman düşünür. kolay kolay anlaşılmayan filozoflardandır. üst bir dili vardır, hele birde konuştuğu konuda üst bir konu olunca anlaması iyice zorlaşır.
Düşünmek ne demektir adlı kitabını en azından düşünmenin ne olduğu hakkında kafa yorup sorgulamak isteyenler için öneririm diğer kitaplarından daha hafif.
"wie das werden der 'schein' des seins, so ist der 'schein' als 'erscheinen' ein werden des seins."
Yani;
"Nasıl ki oluş varlığın 'görünüş'ü ise, 'görünme' olarak 'görünüş' de varlığın oluş halidir."
Diyerek varlık, oluş; görünme, görünüş ilişkisini ifade etmiş ve batı metafiziğine ponçirik bir atom bombası atmıştır.
Bana, onu okuduğum ve düşündüğüm her saniyede beyin orgazmı yaşatan tek şey.
Sanat üzerine düşünceleri ise tahrik edici boyutta. Ona göre sanat hakikatin (aletheia) açığa-vuruluşu (tekhne) ve Phusis olarak açılma'dan farklı olarak kökensel-sanatsal (poetik) bir açılma/açığa vuruluş. Harik'ul-ade.
"ama artık görülmelidir ki, nesne ontolojisinin izlediği bütün 'ikmal' tedbirleri de prensip itibarı ile descartes'ta gördüğümüz dogmatik zemin üzerinde hareket etmektedir."
Der ve batı metafiziğine "birbirlerinizin yapıları içinde aynı müfredatı başka formlarda tekrar ediyorsunuz" demiş olur, bugün doğum günü olan heidegger.
Varoluşçu olmayan ama varoluşçu felsefeye oldukça fazla etki eden ve temel sağlayan filozof. Martin heidegger'in varoluşçu olarak anılması artık oldukça klasikleşmiş bir yanılgıdır. heidegger'in ontolojisinde sıkça gördüğümüz "var-oluş" kavramı, onu inceleyen ve etiketleyenlerce (oldukça yüzeysel bir şekilde) heidegger'e varoluşçu demek için yetmiştir. Ne var ki durum böyle değildir.
Heidegger'de varoluş kavramı dasein'ın mevcut-olma olarak değil de bir var-oluşma olarak varoluğunu ifade etmek için kullanılmıştır. Üstadın kendisi de "hümanizmin özü" adlı eserinde kendisinin varoluşçu olmadığını açıkça beyan etmiştir. Yine de başta fransızlar olmak üzere (yanlış anlarlar çoğunlukla) birçok filozof heidegger için varoluşçu demekten geri kalmamıştır. Varoluşçuluk üzerinde sarsılmaz bir yeri olan heidegger'in varoluşçuluk içinde yeri yoktur.
