martin heidegger

entry149 galeri57 video3 ses1
    149.
  1. 148.
  2. 147.
  3. Heidegger, yalnızca insanın var olduğunu söyler. Varoluşçu kaygıları ile birlikte sadece insanı araştırır. insan-dünya ilişkisi için şöyle söyler: "insanın dünyada oluşu bir nesnenin ya da bir hayvanın dünyada oluşu gibi değildir, bir dünyayla karşılaşmadır. insan bu dünyaya öylece bırakılmıştır.
    1 ...
  4. 146.
  5. "varlık ilk hakikatinde olurken, istem olarak varlık kırılmalı, dünya mahvolup gitmeye bırakılmalı, insanlar yalnızca emekleriyle baş başa bırakılmalı. ancak böyle bir çıkış sonunda köken'in aniden bir yerlere oturması uzun bir zaman sürecek şekilde mümkün olacak... işte bu olay daha şimdiden gerçekleşti. bu olayın sonuçları dünya tarihinin bu yüzyılda başından geçen olaylardan başkası değildir."
    0 ...
  6. 145.
  7. friedrich wilhelm nietzsche hakkında çok sevdiğim bir sözü vardır ki;

    ..bugün düşünen herkes, ister “izinde” isterse “karşısında” olsun, Nietzsche’nin aydınlattığı yolda veya gölgesinde düşünmektedir.
    1 ...
  8. 144.
  9. 143.
  10. Sürekli aynaya bakıp saçlarını düzelttiği için orta ve doğu karadeniz'de aynalı martin olarak tanınır.

    Bu kadar süslenecek ne vardı...
    1 ...
  11. 142.
  12. 141.
  13. Tehlikenin büyüdüğü yerde çare de büyümektedir. Gibi muhteşem bir vecizesi vardır.
    1 ...
  14. 140.
  15. yaygın kanının aksine, teknolojiye karşı değilmiş kendisi, bizzat şurada anlatıyor:
    https://youtu.be/rlDlnzbfXJk
    0 ...
  16. 139.
  17. Bugüne kadar okuduğum gördüğüm en ağır dile sahip filozof. O kadar ağır o kadar anlaşılması zor içerikle var ki anlamak için uzun bir süreç gerekiyor.
    1 ...
  18. 138.
  19. 5 kitabını okudum bi kitabına makale yazdım '' düşüncenin çağırdığı''

    varoluşculukla beni tanıştırsa da gerek Freiburg üniversite'nin nazi destekli rektörü olması, gerek hannah arendt'e yaptıklarıyla büyük zekaların büyük karakterler olmayacağını da bana göstermişti.
    0 ...
  20. 137.
  21. Hakkaten değil felsefeci alman tipi bile yokken, sen bu tiple nasıl nazi olabildin heidegger?

    En fazla banka emeklisi Yazlıkçı hayati amca olur senden.
    8 ...
  22. 136.
  23. 135.
  24. "dünya bize kendini apaçık dolaysız sunmaz tam tersine sersemletici bir duyarlılık gerekir ve sanat yapıtı dünyanın açıklığını açık tutar" demiştir. ayrıca sanat öznel değildir, sadece vardır , öznellik ve nesnellik sonra gelir diyerek bir anlamda sanatı sadece sanat olduğu için ayrı bir yere koyarken sanatçıyı inkar etmektedir. bu da estetist bakış açısının sonucudur.
    0 ...
  25. 134.
  26. Mezarından kalkmasına lüzum yok, rüyanıza gelmesi yeter. Cevabı gayet basit aslında.

    Soruyu doğru sorduğumuzu söyleyemeyiz ama yine de neyi kastettiğini biliyoruz. Öncelikle zamanında ekşi sözlük'te girdiğim şu entry bu sorunun cevabını içermekte:

    https://www.eksisozluk.com/entry/80362254

    Bu entryi dikkatlice olursanız logos ve dasein'ın kökensel anlama-anlamdırma kabiliyetini hermeneutik ile ilişkilendirirsiniz. Çünkü dasein'ın var-oluşu aynı zamanda anlama, yani içinde bulunduğu dünyayı ve dünyası olan dünyayı anlamak ve yorumlama olarak var-oluş olduğu için hermeneutik (yorumlama) fenomenoloji olanaklıdır.

    Peki buradaki fenomenoloji ile hermeneutik nasıl bir arada olanaklı olur?

    Heidegger fenomenolojiyi Husserl ve proto-fenomenolog olan brentano aksine bir sistem yerine metot olarak kullanır. Yani fenomenoloji heidegger'de varolanların incelenmesine değil, varolanların incelenmesindeki yöntemdir. Ona göre fenomenoloji bir tür inceleme ve aynı zamanda eski yunanca kökeninden analiz ve açığa-çıkarma phos-tur.

    Karmaşık gelebilir. Şimdi açık olacak:

    Fenomenoloji ile dasein varolanlara kendi dünyası içinden bakar ve bu bakış aracılığı ile fenomenolojinin ilkesi olan "şeylerin kendisine" yönelimini gerçekleştirmiştir olur. Ama heidegger göre dasein karşılaştığı şeylerden apayrı değildir. Yani klasik terminolojideki haliyle nesne-özne arasında kesin çizgi yoktur. Tıpkı varlık ve zaman arasında olmadığı gibi.

    Burası cepte.

    Hermeneutik yukarıda linkini verdiğim entryden anlaşılacağı üzere dasein'ın anlamasının, yorumlamasının yöntemidir.

    Dolayısıyla fenomenoloji ve hermeneutik dasein'ın içinde bulunduğu dünya ve kendisi arasında, şeylerin kendisine yönelen analiz üzerine ve kendisine dönük araştırma ve anlamasına yönelik fenomenolojik yorumlamasından ötürü olanaklıdır.

    Heidegger'de logos, anlama ve var olan kavramlarının başkalığı burada çok mühim.

    iyi tezkereler, evet. Ayrıca benzer konuda birisine ücretli tez yazmıştım. Evet.
    5 ...
  27. 133.
  28. Felsefe tarihinin nietzsche gibi kırılma noktası olan filozof. Kendisine filozof demez, "düşünmek ne demektir" adlı eserinde felsefenin batı metafiziğindeki anlamına değinerek kendisinin bu anlama göre filozof olamayacağını söyleyerek mütevazı bir yergiye imza atar.

    Hayatımda görmeden dahi olsa en değer verdiğim insandır. Kitaplarını defalarca okuduğum, varlık ve zaman eserini onlarca kez ilk seferki iştahla tükettiğim düşünür.

    Huzur senin içinde uyusun, zira ondan daha büyüksün. Mezarına geleceğim. Şu an sarhoşken aklıma gelen şey olman...
    4 ...
  29. 132.
  30. Hayat bir hikayedir. Ve birini sevmek bir hikayeyi sevmektir demiş.

    Kimse kimsenin hikayesini değil, kafasında kurduğunu hayalini seviyor.
    1 ...
  31. 131.
  32. Varlığın ve zamanın bekçisi, düşüncenin dünya-içinde-olmaklığı, varlığın en leziz açılımı...

    iyi geceler, ölüm sen öldün diye senin aracılığınla seni her hatırladığımda deneyimlediğim bir şey. Faili sen, etkisi altında kalan ben.

    Seni özlüyorum.
    4 ...
  33. 124.
  34. 123.
  35. varlığın esas sebebi biziz algılarımız düşünüp algıladığımız bir evren var ve bu evren diğerleriyle de çelişmez. buraya kadar her şey tamam. ama burayla da bitmiyor.

    insanı düşünmeye algılamaya iten bir güç de var bu düşünmeye algılamaya iten güç varlığa sebep veriyor.

    yani algılamış olmamız başlı başlı bir neden değil sonuç. nedeni bizi düşünmeye algılamaya iten o istenç.
    1 ...
  36. 122.
  37. Deleuze ve guattari'ye göz atanlar, bu filozofun "varlık nedir?"gibi soruşturmalarına acayip gıcık kaptığı gözlemlenmiştir. Çünkü nedir sorusu sıkıntılı bir soru.
    0 ...
  38. 121.
  39. Endişe ve tedirginliği, insan karakterinin apriori formlarından sayması; cidden de filozofun karanlık yönüne delalet edebilir..
    Dili ise, bir bilinç olgusu yani, varoluşsal bir olgu olarak değerlendirir..

    Dil, kişiye bir kimlik kazandırabilir, katılıyorum.. ama ya sözcük denen şey hiç olmasaydı? Kendi sınırlarımızı kendimiz çizmiş olmasaydık, çevremizi ve iç dünyamızı nasıl ifade edebilir ve daha önemlisi, miras bırakabilirdik? Ya da birşeyleri miras bırakmak, ona köklenmek fikri; günlük açgözlülüğümüzün de temeli değil midir? Bunu irdelememiş olması, bende hep filozofa karşı bir eksiklik hissi uyandırır.. ben, dil denilen şeyi araç olarak belirlemekle; evreni dahi daha farklı, daha yalın anlayabilme fırsatını kaçırdığımızı düşünürüm..
    1 ...
  40. 120.
  41. Bana marcus piremsesimi hatırlatan şahıs.
    Toprağı bol olsun.
    2 ...
  42. 119.
  43. Heidegger oldukça ayrıntılı, kritik ve derin düşünen (her filozofta olduğu gibi, tüm yanlışlarına rağmen ve tüm doğrularına atfen, evet, Heidegger bence çağımızın önemli bir filozofudur.) bir filozofun, aynı zamanda Nazizm gibi bir ideolojiye gönülden bağlı olmasını hala anlayabilmiş değilim. Belki de bu anlamaktan acizlik, kişisel anlamda belli bir filozof ve deha karakteri kavramımızın dayattığı değerler ve varsayımlardan kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz bu bağlılık, temelde düşüncelerde anlatım bulan zamanın ruhu denen şeyle ilgili olduğu denli, bence, kişisel nitelikte, psikolojik ve patolojik kökenli duygusal saplantılarla veya takıntılarla da ilgilidir.Bu durumu, tıpkı Newton gibi keskin ve analitik bir zekaya sahip büyük bir dehanın, aynı zamanda, bilimsellikten ve kavramdan yoksun, çağının çok gerisinde olan bir düşüncenin ürünü olan simya ve büyüye kendini adamış olması gibi patolojik bir vaka (bazı biyografi yazarları, konunun uzmanlarının yardımıyla, Newton'ın bu birbirine zıt düşünce biçimlerine sahip oluşunu, otizm spektrum bozukluklarından Asperger Sendromu'na bağlamaktadır.) olarak değerlendirmek mümkün olduğu gibi, psikolojik bir vaka olarak da değerlendirmek mümkündür. Kuşkusuz her dehanın, en temelde bir insan olmasından ötürü, çeşitli zaafları ve kusurları vardır ki, yapılması gereken, bunlar üzerinden onları yargılamak, aşağılamak ya da daha da kötüsü ortaya koyduğu tüm entelektüel müktesebatı, düşünce ve eserlerini yine bunlardan yola çıkarak etiketlemek ve ''hiç'' görmek değil, SADECE ANLAMAK olmalıdır. Bu anlama faaliyeti, çeşitli tarihsel belgelerle dönemin ruhuna dair bir malumat edinmeyi gerektirdiği gibi, inceleme konusu edinilen kişinin, olağan yaşantısında sergilediği ''hallerinden'' yola çıkarak edinilecek olan, genel psikolojik durumu ve varlığı hakkında da kesin ve eksiksiz bir bilgiyi gerektirmektedir.

    Spinoza'nın veciz deyişini alıntılayarak yazıya son veriyorum: Önemli olan yargılamak değil; anlamaktır.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük