izmir'e çok benzeyen, fransa'nın asi çocuğu, fransız rapinin başkenti. akdeniz kıyısında olmasından mütevellit, bir fransız şehrinden ziyade, tipik bir akdeniz şehrine benziyor. şehirde arap ve afrika kökenli insan sayısı oldukça fazla. beklentileri çok karşılamasa da şirin bir yer. akşam belirli bir saatten sonra ürkütücü olabiliyor.
şark şehirleriyle ünsiyet kuran birine göre bu şehir. mardin'e, selanik'e, kahire'ye bigane kalmış amerikanizm mağduru vandal gençliğe göre değil. burada yaşayan gençlik de böyle olmasına rağmen. bir şehiri anlamak için bu dünyada en baştan amerikan ruhsuzluğunun vücudunun ve aklının hiçbir yerine zerk edilmesine izin vermemek lazımdır.
burada biz nargile içeriz, artık salon adamı olmuş araplarla kırık dökük arapça, şaklabanlık yapmak için de fransızcayı konuşuruz. yahya kemal'e kulak veririz ara ara ''kandilli gezerken uykuda...'' diye başlarız bu alakasız kentte, bu alakasız insanlarla, bu alakasız tipik marsilya kafesinde muhabbete. barbaros hayrettin gelir aklımıza, bir fatiha yollarız ona da. tunusluya, faslıya, cezayirliye, fransıza hafız'ın şiirlerini okuruz akşamları. parası pek olan arap dostumuzla burjuva eğlentilerine gideriz, hikaye uydurur gönül yaparız orda da. keyf tılsımını okşar kalplerine gireriz, severiz seviliriz. gitme zamanı gelir soluğu beyrutta almaya bakarız. hala da bakıyoruz.
fransa'da paris istanbul ise, marsilya da izmir'dir.
paris'e kafa tutabilen tek şehirdir, daha küçük te olsa.
ama kendine göre avantajları da vardır akdeniz kıyısında ve ikliminin daha güzel olması gibi.
ve paris ile arasında sürekli rekabet vardır. istanbul, izmir gibi.
aksanları düzgün paris aksanından farklıdır; düzgün istanbul aksanından farklı olan ege aksanı gibi.
öyle ki; marsilya'lıların " fransa paris'ten ibaret değildir" sözü fransa'daki sözlüklere bile girmiştir.
tıpkı türkiye'deki "türkiye sadece istanbul değildir" tepkisi gibi.
akdenizin tek ada hapıshanesine sahip olan şehir (bkz: if adası). edmond dante de bu hapıshanede ceza çekmiş ve bir bakır kaşıkla tunel kazarak hiç firarı olmayan bu hapishaneden kaçmış buyrulmaktadır monte kristo kontu kitabında..
hip hop yaşam tarzıyla ünlü gittiğiniz de çantanıza, poşetinize, cüzdanınıza dikkat etmek zorunda olduğunuz fransa'yı fransa gibi yaşayamayacağınız ama yinede gidip görülesi güzel fransa liman şehri. (bkz: Zidane)
şehir neredeyse 2 kısma ayrılmıştır. denize yakın güney tarafında fransızlar, kuzey bölümünde ise arap ve türkler yaşarlar. kuzeye geçtiğinizde kendinizi ankara ulus hali'nde gibi hissedersiniz. liman tarafı çok güzeldir.
orası fransa değil kuzey afrika veya marakeshtir. zira içerisinde çok az fransız barındırır. eğer tren istasyonunun oralarda biraz takılırsanız kapkaç veya daha kötüsü gaspa uğramanız kaçınılmazdır. üstelik bunlar olurken bir kişi size dönüp bakmaz kurtarmaz bile. giderken iki kez düşünün.
guney fransa'nin en onemli sehirlerinden biri (hatta pek coklari acisindan birincisi) olmasina karsin, eski liman (vieux port) ve cevresi disinda genellikle varoslardan olusan, soforlerinin cilgincasina araba kullanmasiyla maruf vilayettir. paris'ten sonra en fazla dis goc alan sehirlerden biridir. ozellikle afrika asilli nufusunun fazlaligi goze carpar.
notre dame de la garde katedrali, saint jean ve saint nicolas kaleleri, eski limani, vielle charité ve opera binasi ozellikle gorulmelidir.
Université de Provence- U1, Université de la Méditerranée-U2 et Université Paul Cézanne-U3 universiteleri hatirlayabildigim universiteleridir.
bir de garip bir aksanlari vardir bu sehirde yasayanlarin. anlasmak zaman alir.