Uzay çalışmaları olmasaydı şu an günlük hayat içinde kullandığımız çok şey olmayacaktır. Aynı şekilde sağlık alanında teşhis tedavi yöntemleri de gelişti.
Neyse, dikkate alacağımız bu bir örnek gerekçe de değil.
Uzay çalışmaları ilk önce merak olarak ortaya çıktı ama şu an uzay çalışmaları insanlığın yok olmasını önlemek için yapılıyor bilim adına değil yaşamın devamı için yapılıyor.
Dünyamız yok olma evresine girdi ve dünyayı kurtarmak için yapılacak herşey için artık çok geç.
Deprem de kolonları patlamış temeli çatlamış kaymış ve yan yatmış binaya tadilat sıva boya yeni eşya almak yerine yıkmak yeniden yapmak veya yeni bir binaya taşınmak arasında kaldık.
Evet, dünya da bu bina gibi.
Yeniden dünyayı inşa etmek, yok olan canlı türlerini yerine koyma imkanımız biyoteknoloji para teknoloji olarak var ama bu canlıların yaşayacağı ortam yok.
Peki yok olan yaşam alanlarını (Aral gölü vb) atmosfer de değişen gaz oranlarını, eriyen buzulları, barajlar ile doğal yapısını bozduğumuz doğayı, kuruyan su debisi düşen nehirleri vs vs eski haline getirme imkanımız paramız var mı?
Tabi ki var, üstelik paraya ihtiyaç da yok bunun için.
Nasıl mı?
Bunun için insanlık sanayi devrimi öncesine dönmeli, zaman nüfus olarak en fazla 750 milyon kişi olmalı ve en az 500 yıl insanlık bu şartlarda aynı nüfus tutarında yaşamalı gerisini hangi mabet de dua ediyorsanız tanrıya veya doğaya bırakmalısınız. Burada anahtar kelime güç zaman ve doğa.
Bunu yapma imkanımız var mı?
Sanmam...
Biliyor musunuz?
Beyazıt Ankara Savaşı'nda timur'a yenildi. Timur ordusunda filleri hesap edemedi, ağaçlık alanda timur'un filler ordusu gizlendi. Bugün Ankara'da Konya ovasında böyle bir orman var mı?
Anadolu aslanı kaplanı halk arasında bir söylem değil, Nasrettin hoca timur'un filleri hikayesi bir masal değil, tarih içinde bir gerçektir. Bu hayvanlar sık ormanlık alanda yaşar. Avları bu ormanda bulunur, Ankara dan Halep'e ayağı yere değmeden daldan dala atlayarak giden maymun tarihi vesikalarla sabit.
Bunu neden mi örnekledim? Nasıl bir coğrafyadan nasıl bir coğrafya konumuna geldik ve konya ovası bugün çölleşme tehlikesinden çölleşme gerçeğine döndü ve çöl olacak. Bunu durduramaz durumdayız.
Diyeceğim: dünya insanlık yok olma evresinde ve artık uzay çalışmaları bir merak, bilimsel bir araştırma, devletlerin bir birine üstünlük aracı propaganda, askeri güç gereklilik olmaktan çıktı, artık insana yeni bir yaşam alanı bulma için yapılan çalışmalar halini aldı.
Edibüdü: az daha unutuyordum; asıl aptal sizsiniz. Uzay çalışmalarına harcadığınız parayı bırakın, tüm harcamaları tüm devletler bütçelerini dünya için harcasa (ne bileyim? Kanser doğayı koruma temiz enerji, hastalık salgın önleme, barış gıda vs) bu dünyanın yok olması evresini hızlandırmaktan başka bir işe yaramaz.
insan doğası bakteri virüs ile aynı paralellik içinde hareket eder. insanlığın rahatı için harcama insanlığın sonunu getirir ki sorunun ana kaynağı zaten bu. Kuş beyninizin anlayacağı şekilde anlatmak gerekir ise "uygun ortam içinde çoğalır" diyeyim de anlayın.
Beslenme açısından örnekleme yapalım:
Artan nüfus= tüketim,
Tüketim= üretim,
Üretim= rekabet,
Rekabet= maliyet esası ana unsur.
Maliyet= doğal alandan çıkış demektir.
Gdo, hormon, zararlı denilen doğal ot böcek türlerinin yok edilmesinde kullanılan ilaçlar, toprağın doğal yapısını bozan gübreler, tüm bunlar ile kirlenen sular, diğer doğal yaşam da yok olan türler vs vs.
Tamamen katıldığım gerçekleri yansıtan bir önerme. Marsa gitmek için para harcamak boş işlerle uğraşmak, boşuna para harcamak, dünya kaynaklarını israf edip uzaya atmaktır.
Bu koftiden işe harcanan paralarla muhteşem albenisi olan, içi cıvıl cıvıl starbuck, cfc, mcdonald dolu mekanlarıyla çılgınca alışveriş yapıp harika selfyler çektiğimiz yüzlerce şahane avm yapılabilirdi. gene bu paralarla bütün şehirlerimizin ana meydanlarına kapasitesi en az on bin mümin olan cami i şerifler yapabilirdik. Gerçekten bu gavurlara çok üzülüyorum. Vallahi boka sürecek akıl yok bunlarda.
