bugün

adam tam benim kafamda.

Diyorsun ki, düşünce tarzım tasvip edilemez.
Umursadığımı mı sanıyorsun? Başkaları için bir dü­şünce tarzı benimseyen ne zavallı bir ahmaktır!

t: filozof, yazar falan.
bu aralar "roman" üzerine yazdığı kısa bir çalışmasını okumakta olduğum sıradışı yazar.
idolum.
ayak fantezisi merakı da olup olmadığını çok merak ettiğim ünlü yazar.
Katıksız Bir orospu çocuğudur.
Yatacak yeri yok.

görsel
salo ya da sodom'un 120 günü isimli filmin uyarlandığı kitap bu adama aittir. Rahatsız edici filmler listesinde ilk 5'e rahat girer. benim gibi biri bile filmin sonunu zor getirmiştir. öyle de iğrenç bir filmdir. bu adam döneminin gaspar noe'su gibi birşeydir. sadizm kelimesi bile bu adamın soyadından türetilmiştir.
Ceza görmemiş ilk suçtan daha cesaret verici bi'şey yoktur.
(bkz: marquis de sade/#1192703)
Ahlaksızlığın atası olarak bilinen, ismiyle "sadizm" kelimesinin doğmasına sebep olmuş, "sodom'un 120 günü" ismiyle oldukça sert bir kitaba sahip olan enteresan kişilik.
dinibutun bir filozof. eserlerinde sekse olan askini sikca dile getirmistir.
Bu adamın eleştirilmesini anlarım. Hatta sevmeyeni bile çoktur. Fakat hedonist birinin bunu yapması kadar da komik bir şey yoktur.

Ki bu marki de kendi çapında hedonizm savunucusudur. Psikolojik hazcılık kavramını da sonuna kadar yaşamış, icraate geçirmiştir. Kimilerine göre yanlış hatta sapıkça olan şeyler, bu şahsın yanında sadece mutluluk aracıdır. Bazısı hazzı çikolatanın kakaosunda, bazısı çileğin tohumunda, bazısı da örnekte görüldüğü gibi sadizm ve mazoşizm de arar.
Bu koşullar altında da Epikuros‘un en baba öğrencisi aha bu marki’dir. Hatta Erasmus’un din temelli hazcılığını da buna temel alırsak, Tanrı marki’nin bu şekilde zevk almasını istemiştir ve bu buyruktur.

Hadi gel şimdi işin içinden çık.
insanın karanlık görünen sahici yanlarına ışık tutmuş insan.
sadece ahseni takvimi gösteren humanistlere inat esfele sefiline işaret etmiştir.
iki yüzü keskin bıçaktır insan.
"Ahlaksızlık en bulaşıcı hastalıktır."
Kötülüğe teslim olmanın iyiye ulaşmanın yollarından biri olduğunu söylemeyecekler midir? / Marquis de Sade
Kadinlari erdemle kirbaclayan adam.
Oldukça zengin bir ailede doğmuş, küçük yaştan beri her isteğinin yapılmasının da etkisiyle bunu normal benimsemiş, işçi sınıfını aşağı ve her dileğini yerine getirmek zorunda olan kişiler olarak görmüş Fransız soylusu.

Annesi sessiz sakin bir kadınken babası hovarda ve atalarının mirasını yemekle meşgul olan, de sade ile pek zaman geçirmemiş bir kişidir. De sade Fransız soylu çocuklarına has şımarıklığının yanı sıra huysuz, sık sık duygu patlamaları yaşayan ve diğer soylu gençlerle kavga eden bir çocuktu. Bu kavgalardan birinde fazla ileri gidince babası tarafından ileride kendine rol model olarak seçeceği amcasının yanına gönderildi.

Bekar amcası fahişelerle ve diğer soylu kadınlarla gününü gün eden bir sefa düşkünüydü ve bu genç de sade'yi çok etkilemişti. De sade de onun gibi birine dönüşmeye başladığında ve soylu kadınlarla sık sık beraber olduğunda, tanıştığı ve (sanırım) sevdiği soylu bir kadının onjn yanı sıra başka erkeklerle de olduğunu öğrenince içinde kadınlara karşı hissettiği öfke filizlenmeye başlamıştı. ilerde yaptığı seks partileri yüzünden amcasının içeri girmesi ve ardından bırakılması üzerine yaptıklarının yanına kalacağını anlaması da o zamanlar yasak olan sadizm eğiliminin iyice ortaya çıkmasına yol açtı.

Zamanla ailesi fakirleşmeye başlayınca babası onu zengin fakat soylu olmayan bir ailenin kızı ile evlendirdi. Bu iki tarafın da işine geliyordu. De sade ve ailesi paraya, karısının ailesi de (kötü bir üne sahip olsa da) soylu bir damada kavuşmuştu.

De sade karısı sayesinde elde ettiği parayla paris'in değişik yerlerinde evler kiraladı ve seks partilerine ara vermeden devam etti. Karısı bunları ve daha sonra kardeşi ile beraber olmasını dahi sineye çekecekti zira onun büyüdüğü kültürde kocasına karşı çıkmak veya boşanmak söz konusu bile değildi. De sade bu sıralarda seks partileri ve sadizm eğilimi yüzünden bir çok kez içeri girip çıkmıştı ve son olarak hizmetçi olarak evine aldığı kadınla kutsal bir günde bunu yaptığı için idam cezası alacaktı. Ne var ki karısı onu yine korudu ve hem kocasını hem de ailesinin ismini korumak için hizmetçiye para vererek onu kurtardı. Bu sırada kayınvalidesinin düşmanlığını kazanan de sade hayatına kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı ki yine yaptığı bu gibi bir suç yüzünden kaçmak zorunda kaldı. Gittiği yerde beraber olduğu iki fahişeye seks sırasında daha istekli olacaklarını söyleyerek birer şeker yedirdi. Bu kadınları zehirleyecek, zehirlenen kadınlar onu şikayet edeceklerdi. Adam öldürmeye teşebbüsden ve sadizmden içeri giren sade ömür boyu hapse mahkum edildi.

Her zaman dört ayağının üzerine düşecek olan de sade bu mahkumiyetten Fransız devrimi sayesinde kurtuldu. Fransız devrimi sonrasında soyluların, sırf soylu oldukları için giyotine gönderildikleri bir dönemde kendini aristokrasinin kurbanı olarak gösterip onları kandırdı ve kısa sürede içlerinde yükseldi. Öyle ki birilerinin ölüp ölmeyeceğine bile o karar verebiliyordu. Bu gücü sayesinde karısını ve onun ailesini kurtardı.

Çok geçmeden ateist olduğu gerekçesiyle tekrar hapse atıldı ki de sade balı yine devreye girdi ve başka bir devrim oldu. Bu devrimle içeriden kurtulan de sade artık fakirdi ve 52-53 yaşlarındaydı. Kendine 22-23 yaşlarında bir sevgili buldu ve devrim sırasında evi yıkıldığından (yanılmıyorsam) eski evinin ahırında yaşamını sürdürdü. Burada erotik kitaplar yazarak hayatını sürdürürken, pornogrofi yasak olduğundan yine suçlu durumuna düştü fakat napoleon onun suçludab ziyade akıl hastası olduğunu düşünerek onu tımarhaneye kapattırdı. Bu arada her devrinde yaptığı gibi napoleondan sonra da yeni düzende yükselmeye çalıştığını fakat bunun napoleon üstünde işe yaramadığını belirtmek gerekir.

Tımarhanede düşüneceğinizin aksine oldukça mutluydu çünkü tıpkı gençliğindeki gibi ona hizmete eden kişiler bulunmaktaydı ve genç sevgilisi de onunla birlikteydi. Ölümünden önce oranın müdürünün 13 yaşındaki kızını da sevgili! Edindi ve iki genç sevgilisiyle sadist seks partilerini sürdürdü. 70'li yaşlarında yine böylesine bir seks partisinde hayatını yitirdi. Hak ettiğinin aksine yumuşak yatağında ve yanında iki sevgilisi varken huzurlu ve mutlu bir şekilde ölmüştü.

Kitaplarının çoğunu zindanlardayken yazdı, bunların arasında erotik hikayeler, sadist seks hikayeleri ve felsefe üzerine yazdığı kitaplar da bulunuyordu.

Yüceltilmesi yanlış bulduğum en hafif tabiriyle "yanlış" bir adamdır. Sodom'un 120 günü, ensest, erdemle kırbaçlanan kadın ve yatak odasında felsefe kitaplarından bazılarıdır. Tamamının kurgu mu olduğu yoksa hayatından kesitleri mi içerdiği ise bir muammadır.
Yatak odasında felsefeyle ahlak ve etik anlayışımı değiştirmiş hınzır yazar. Profil fotografımın gülü.
Sadizm'in kurucu önderi.

(bkz: Yatak odasında felsefe)
kendisiyle aynı gün doğmuş olmanın beni bir miktar endişelendirdiği ve "Tanrı öz oğlunu dananın böğrü gibi astı. Bana yapabileceklerini düşünmek tüylerimi ürpertiyor." sözüyle hoşuma gitmiş yazar kişisi.
asıl adı Donatien Alphonse François le Marquis de Sade dir.*
Tutku ve devlet,etik anlayışı acayip derecede ince olan bir zat.
cehennemin ebedi demirbaşı ödülüne layık olan en dip köşe tahtına oturmuş isim.
Fransızların delisidir, manyağıdır vesselam. Manyaklığı o denli büyüktür ki, bu yolunda o kadar kesindir ki kendisine az da olsa saygı duyuyorum. Sadizm terimi kendisinin acı çektirmeyi seven yanına ithafen psikolojinin içine girmiştir. Bu adamla aynı şehirde yaşamak istemezdim.
(bkz: tüy kalemler)
ağam atam paşam malafatının dikine yaşamış pür ahlaklı adam benim üstadım efendim.