şu an itibariyle tam anlamıyla ölü bir kent ne yazık ki.
turist yok, yerli turist de yok.
plajlar bomboş.
geçen senelerde cıvıl cıvıl olan caddeler bomboş.
her geldiğimizde trafik yoğunluğu ve insan kalabalığından şikayet ederdim ama bu seneki halini görünce üzüldüm. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2059492/+
pek çok dükkanın kepenkleri inik.
yazık çok yazık.
bir virüs salgını telafisi olmayan yaralar açtı turizme.
üstelik marmaris'te vaka sayısı sıfır şu an.
buna rağmen bu haldeyse, diğer tatil beldelerini düşünmek bile istemiyorum.
turizm gelirimiz bu sene sıfır arkadaşlar.
önümüzde atlatmamız gereken uzun bir kış var...
içmeler'de birkaç ev birkaç küçük otel vardı o zamanlar. cırcır böceklerinin sesinden dolayı yanımızdakinin ne konuştuğunu duyamazdık.
o kadar güzeldin ki...
hala da öylesin. ve sen bu kadar güzel olduğun için ben yıllardır hep sana geliyorum, başka yere gidemiyorum.
o kadar özel yerlerini paylaştın ki benle, kimse bilmesin, kimse görmesin diye hiç kimseye anlatmıyorum...
daha yeni görüşmüştük oysa.
yine görüşecektik ağustos sonunda, öyle sözleşmiştik...
ben zaten hiç doyamadım ki sana...
sen benim kızıl elmamsın...girişinde durup tabelasını öptüğüm tek beldesin...
adını duyduğumda içimin cız ettiği dünya üzerindeki 2 yerden birisin sen...
şu an duyduğum nefret, öfke o kadar büyük ki. acı duyuyorum, izleyemiyorum yangın videolarını. intikam almak istiyorum, sana bunu yapanları ellerimle parçalamak istiyorum...
hep gittiğim yerler yanmış.
içmeler turunç arası kül olmuş diyorlar.
o güzelim yemyeşil ağaçlar bir daha nasıl yetişir, bir daha nasıl gölge verir orada?
kaç yıl lazım? kaç zaman lazım kimbilir...
marmaris-içmeler-hisarönü arası komple yanmış. bilenler bilir, burası son derece sık çam ormanları olan bir yerdi.
öte yandan içmeler-orhaniye-turunç arasında kalan sık ormanlık bölge de tamamen simsiyah.
bu yanan yerde yangın çıkması için muhakkak birinin gelip yakması lazım. gelmiş yakmışlar, ateşe vermişler turgut şelalesini.
alevler şu an selimiye'ye doğru ilerliyor.
turunç-içmeler karayolu alevler altında. amos falan komple alevlere teslim olmuş durumda.
turunç ve çiftlik'e karadan müdahale şansı kalmadı.
turunç ve çiftlik'ten çıkarma gemileri yardımı ile tahliye operasyonu yapılıyor.
ayrıca, bozburun yarımadası, yukarıda görselde gördüğünüz yanan yerler karakulak ve yaban kedilerinin anadolu'daki son yaşam alanlarından.
youtube üzerinden fotokapan videolarını izleyenler marmaris'in yerlisi olan bu eşsiz hayvanları muhakkak görmüşlerdir.
muhtemelen bütün yaban kedileri ve karakulaklar bu yangında öldüler.
çok şeyimiz gitti, çok şeyi kaybettik ve ne yazık ki artık hiç biri geri gelmeyecek...
son olarak henüz kazısına başlanmamış tam 3 adet antik kentimiz var burada. ormanın içinde, toprağın altında keşfedilmeyi bekleyen hazinelerimiz. onlar da muhtemelen bu yıkım ve tahribattan nasibini alacak.
şu an çektiğim acıyı tarif etmem imkansız...
edit: aşağıdaki fotoğraflar içmeler-turunç yolundan...
türkiye'de tatil için tercih edilmesi gereken ilk yer marmaris'dir, özellikle tam olarak bodrum ve fethiye arasında olması datça, bozburun, selimiye ve akyaka'ya olan yakınlïğı en büyük artısıdır. bodrum gibi beton degil yeşilliktir, yollari geniş yururken insani daraltmaz. yeme içme konusunda çeşme ve bodrum'a göre fiyatlar daha uygundur.
çok güzel bir tatil beldemizdir, ama aynı zamanda angutların anavatanıdır kendisi.
bugün karşılaştığım bir durumla örnekleyeyim bunu. hollandalı bir turist rehberi, ki kendisi bayandır belirtmeye gerek var mı bilmem de, bir otelde çalışan türk sevgilisinden dayak yemiş. annemin çalıştığı acentaya gittiğimde öğrendim, annemlerin rehberi çünkü. kızın iki gözü mosmor, kolları çürük içinde, bacaklarına kemerle vurulmuş ve ayrıca bıçakla çizilmiş. rehbere bakıyorum, iri yarı aslında, diyorum neden karşı koyamamış, alkollüymüş, neyse. ama diyorum insan hiç mi karşı koymaz, aldığım cevap şu: "he has a blade".
bıçağı dayamış boğazına dövmüş, sonra bıçaklamış bacağını, yapmadığı işkence kalmamış. diyoruz ki neden polise gitmiyorsun, gitmiş aslında, ama polisten alınan cevap da iyi: "o adamın dayısı çok nüfuslu burda, para verir yukarı makamlara, hiç uğraşmaya değmez çıkar dışarı gene."
çüş diyorum ve ağlıyorum bu gülünesi acizliğimize.
Gözümde tüten, bir gün temelli taşınıp, yaz-kış yaşamak istediğim mekan. Gökova'sı, kleopatra'sı, selimiye-bozburun'u içmeler'i, sonradan peşinden gitmediğim için pişman olduğum o güzel kızıyla, içimde kesnilikle büyük bir dert bir uktedir marmaris. Yerli halkı biraz yobaz biraz da para delisi olsa da, iyi insanlar da yok değildir. Ne yapmak istediğinize bağlıdır marmaris. A'dan z'ye tatilin dibine vurabilirsiniz. Hele ki o içmeler yok mu. Ah dile gelse de konuşsa!