bir zamanlar gazetecilik bölümünde okumak için her şeyi veririm dediğim, ancak türkiye'de gazeteci olmak için gazetecilik okumanın çok da gerekmedğini okusam dahi sürüneceğimi idrak etmemle vazgeçmek zorunda kaldığım fakülte. ha geçen onca yıla rağmen duyunca içim cız ediyor, ama geçti bor'un pazarı sür eşeği niğdeye. yine de sürekli takip etmemden mütevellit şöyle bir şeyden haberdar oldum: (bkz: modaalem.com)
edit: bor'u bolu yazmışım entry ne be düzelttirdi. teşekkürlerimle.
diploma almak için okulu bitirmeniz yetmeyen okuldur. zira okul bittikten sonra verilen çıkış belgesi ile yetinir, tüm ilk ve önemli iş görüşmelerinizi o çıkış belgesi ile yapar, diplomanıza da ancak 12 ila 15 sene sonra kavuşursunuz. tabi bu 12 ila 15 sene içinde o diploma da önemini yitirdiği için, çoğu mezun geçen seneler içinde zaten kariyerinde çok yoğun çalıştığı noktalara geldiği için, iş değişikliklerinde artık diploma değil referansın ya da transfer teklifinin geçerli olduğu deneyime eriştiği için, ya da okulunu bitirdikleri mesleği yapmadıkları için onca sene sonra hazırlanan diplomayı almaya gitmeye de zahmet etmez. diplomaların neredeyse yarısından fazlası öğrenci işlerinin elinde patlar. ve bu kısır döngü her 12-15 senelik dönemlerde periyodik olarak tekrar eder...
Marmara iletişime yerleştim, ÖSS'yi kazandım diye hoplarken okula gittiğimin ilk günü ÖSS'yi kaybettiğimi anladığım yer. "1. sınıfta bizim hocaları 4p'de bıraktım 3. sınıftayım okula bir uğrayayım dedim bir de ne göreyim bizim hocalar hala 4P'de." gerçeğini deneyimlediğim yer. iletişim fakültesinin iletişim özürlü öğrenci işlerini inceleyebildiğim yer. Olum bir bütü bile yok bu okulun! Kısacası okulum gitmesem de...
an itibari ile halkla ilişkiler ve reklam anabilim dalı başkanı
Prof.Dr.Hasan SELÇUK Ekonomi - Maliye Bölümü, Ekonomi Anabilim Dalı künyeli güzide bir insandır. Ne alaka olduğunu çözmek için uğraştığım güzel okulumun bir icraatı daha burada bitmektedir. Haftaya görüşmek üzere...
bu fakültede okuyan kimi görsem; küçüklüğünden, sıkıcılığından bahseder. tam anlamıyla üniversite hayatı yaşayamadıklarından söz ederler. ne bekliyorlar bilmiyorumki? nişantaşında okulun işte. ya dağın başında olaydı?
bu yıl mevcut fakültenin gazetecilik bölümünde okumaya başladığım okuldur. tam bana göre olduğunu düşündüğüm ufacık mekana sahip, amerikan hastanesi'nin hemen arkasına yuva yapmış ilim irfan yuvasıdır.
türkiye'nin en iyi 4 iletişim fakültesinden (istanbul, ankara, galatasaray) biridir. son yıllarda donanım-ekipman olarakta iyi bir yere gelmiştir. en çok prof.'a sahip iletişim fakültesidir, elinizi sallasanız prof.'a değer. ruh hastası olan hoca hemen hemen yok gibidir, bir öğrenciye takıp, onu geçirmeme diye birşey yoktur. öğrenci işlerinden her ne kadar şikayetçi olunsada, diğerlerinin yanında eli öpülesidir. kampüsün küçük olması nedeniyle, genellikle herkes birbirini tanır.
edit: bunların içerisine,anadolu üniversitesi iletişim bilimleri fakültesini de katabiliriz. :)
bir türlü sakin kalamayan fakülte. sandalye masa kalmadı tepişmekten.
ayrıca yazmışken şuna da değineyim. masalarda küllük yok, sigaralar yere atılmak durumunda.
yerleri temizleyense dedemiz yaşında amca. el insaf afacan dennis saçlı hamza. iki küllük alıver kantine.
küçücük kampüsü sürekli eleştiren, ama o küçücük kampüste daha sıkı dostluklar olduğunu anlamayan insanlarla dolu şeker okulum. pek tabii eğitime, pratiğe ve teoriğe değinirsek evet ben de bu konuda dertliyim.
yeni binası"prof. dr.erdal inönü bilim ve kültür merkezi" ile stüdyoya kavuşmuş,öğrencilerin teorinin yanında pratikte yapabilmesini sağlamış ayrıca yeni bir konferans salonu,kantin ve dersliklere sahip olan ufacık tefecik içi dolu turşucuk olan güzel fakültem.
öğrenci işlerinin tembelliğiyle ünlü fakültedir. kazanmak için kendimi parçaladığım kazandıktan sonra nereye düştüm ben böyle diye ona buna yakındığım süper ötesi okulum, yuvam!