marksizmin sonu mu

entry1 galeri0
    1.
  1. ona gerçekleri anlatıyordum. kendi gerçeklerimi. başkalarından öğrendiğim çok da test etmeden hemen kabullendiğim gerçeklerimi...

    tanışıklığımız eskiye dayanırdı fakat daha önce onunla hiç bu konulara girmemiştik nedense . o da doğruyu görsün, 'hakikati' anlasın, benim gibi düşünsün istiyordum. tüm insanlar gibi ben de sevdiğim insanların benim gibi düşünmesini istiyordum. ortaklaşalım istiyordum. bir ortak paydamız daha olsun diyeydi kendimi bu denli yırtmam. benim gibi düşünmezse de, ikna edemesem de onu yine sevecektim. fakat yine de bu anlamszlığın içinde buldum kendimi..

    ağız dolusu anlatıyordum hararetli hararetli... işçi sınıfı, mücadele, emek, sermaye, kapitalizm, örgütlenme, sömürü, düzen, kölelik, ağalık, proleterya, burjuvazi, egemenler, artık değer... yeni öğrendiği bir şeyleri başkalarına göstermek heveslisi çocuklar gibi cümlelerimin sonunu zar zor getiriyordum, duraksamadan kusuyordum derinliğimi. ara ara "birtakım tezleri kanıtlamaya, birilerini ikna etmeye mi çalışıyorum yoksa kendimi ispat etme gayretinde miyim, yuh bu kadar mı bencilim, başkasının teziyle fiyaka mı yapıyorum şu an puşt gibi, yoksa işçi sınıfını zerre kadar siklemiyor muyum, yoksa ben gizli emek düşmanı mıyım, göt müyüm lan ben, götoş muyum yoğsam, hepsi şovumun bir parçası mı?" diye geçiyordu içimden... sonra hakkımdaki şüphelerimi bir bir dağıtıp esiyordum yeniden.

    ilgili gibi dinliyor, kafa sallaya sallaya memedali birantvari onaylıyordu. fakat bazen anlattıklarımdan hiçbir şey anlamadığını belli eden öyle alakasız kabız bir soru soruyordu ki kontrpiede kalıyordum. hiç vazgeçmeden, bıkkınlık göstermeden "aslında tam olarak öyle değil..." diye kibarca başlıyor örneklerle, benzetmelerle bezeli uzun nutuklarıma canhıraş bir şekilde devam ediyordum... artık benim için 3. biradan sonra ya barbarlık ya sosyalizmdi, aşağısı kurtarmazdı.

    "işte naaptı althusser, ekonomizmden, ekonomik indirgemecilikten kurtarmaya çalıştı, marx'ın girmediği konulara girdi." hızımı almıştım bi kere "devlet" diyordum "sadece baskı aygıtı değil, aynı zamanda ideolojik aygıtları da var, sürekli bu aygıtları kullanıp altyapıdaki temel çelişkiye rağmen kendini yeniden üreterek bu kolpa mekanizmanın işlerliğini daim kılıyor. gramsci de ne diyordu seçme yazılar'da..."

    iyiden iyiye coşmuştum içtiğim biraların etkisiyle. alkol duvarını aşalı çok olmuştu. tehlikeli sularda anadan üryan yüzüyordum. yüzmekle kalmıyor denizin boyumu aşan yerlerine gidip kimselere çaktırmadan 31 çekiyordum güpegündüz sanki... bütün teoriğimi bir gecede harcamaya doğru giderken... bir şey oldu... ayak bileklerinden pompa ile şişirilmiş kurbanlık koyun gibi hava doldu birden karnıma ve göğsüme... içim şişti resmen... "hüüüaarrrggkkkgg" diye bir sesle içimden bir ejdarha cana geldi aniden... bi anlık sessizliği yırtarak fışkırdı özümden... civar masadakiler sese doğru baktı "n'oluyor, o da nesi" hesabı... sadece geğirmiştim oysa...

    hiçbir şey olmamış gibi devam edeyim diye düşündüm... tam "marx..." derken arkadaşım "sus lan ağzın kokuyo hayvan herif" diye çıkıştı. "yeter artık kafa dinleyelim diye geldik, daha beter kafamı siktin, sosyal demokrasi en güzeli, aile sigortası, piyasaya devlet müdahalesi, sermayeyi küstürmeme... bunlar güzel şeyler." dedi susturdu beni. hesabı ödedi. kalktık.. mahçuptum, ve serhoş...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük