Küba dünyada suan komunist ülkelerden biri ve dünyanın en refah ülkesi sayılabilir tüm kaynaklar devletin elinde turkiyede en büyük ebeveyn kaygilarindan biri olan çocuğum acaba hangi meslek olucak bu soru kubada sorulmuyor çünkü kubada eğitim ücretsiz ve kişinin ilgi ve yeteneklerine göre devlet okutuyor en yüksek maaş farkı yüzde 3 bir garsonlar bir milletvekilinin maaşı aynı böyle bir ülkede hırsızlık büyük ironidir.
Hiçbir zaman sosyal demokrasi, sosyal devlet ya da iskandinav sosyalizmi gibi olamayacaktır. Marx a göre ne kadar sosyalizm sonucunda komünizm doğacak olsa da rusya örneği ya da doğu almanya da görüldüğü gibi ütopyadan öteye gidememiştir.
marx dışında hiçbir marksistin ne demek istediğini anlayamıyorum. kendilerini ifade etmeye çalışmıyorlar zaten, söylevleri iç bunaltıcı, yavan, karmakarışık, labirent gibi ve sonuçsuz. balibar, althausser, hele badiou...
zaten marx da kendine marksist değil, komünistim derdi. nietzsche ise bir zamanlar "son hristiyan çarmıhta öldü" demişti.
beğendiğim ideoloji. Uygulanması için yeninden yapılandırma gerektiği için terör örgütleri bunu kullanır. halbuki faşizme,emperyalizme ve fakirliğe (kapitalizm) karşıtı güzel bir ideolojidir. bayrağını,adını hep yanlış kişiler taşıdı bu ülkede. Yani çoğunluk köle gibi. sabahın 7 sinden akşam 5 e kadar köpek olmak hoşunamı gidiyo? niye 30 gün çalış 1300 tl alalım ki? yada hadi 3000 olsun? patronlar para konusunda sınırsızken niye diğer herkes 1 ay çalışmasa neredeyse aç kalacak duruma gelsin?
kendini bilim olarak görür. diğer bilim dalları onun sadece gölgesidir. yani marksizm olmadan onların bir hiç olduğunu söylüyor. bence gereksiz bir şey olmasa da olurmuş.
“Tarihte farklı istikametler takip eden, gayeleri başka medeniyetler var. Kavimler ve medeniyetler bir rolü ifa için tarih sahnesine çıkar, bu rolü oynar ve çekilirler. ibn Haldun, Toynbee, Danilevski bu kanâattadırlar. Yani medeniyet bugünkü yırtıcı-kapitalist Avrupa medeniyetinden ibaret değildir. Öyle olduğu vehmi, düşmanlarımız tarafından aşılanmıştır.
Avrupa medeniyeti tarih sahnesine ayak bastığı sırada, Osmanlı bütün ihtişamıyla yaşıyordu. islâm-Türk Osmanlı medeniyeti bin yıllık mazisi olan, bütün medeniyetler içinde en insanisi, en birleştirici olanıdır. islâm’ın kılıcı olan bir kavimdir. islâm bütün devirlere ve ülkelere hitap eden bir dindir. Parçalayıcı değil, birleştiricidir. Osmanlı için savaşın bile gayesi ila-yı Kelimetullah’dır.
Osmanlı imparatorluğu yoktur, Devlet-i Aliyye vardır. Türk-islâm medeniyeti bütüncüdür, hidayetten mahrum kavimleri bile himaye eder. Bu kadar civanmert bir medeniyetin Avrupa karşısında mağlup olması mukadderdi. Avrupa Ignace de Loyola ile Machiavelli’nin çocudur. Kapitalizm Protestan ahlakının çocuğudur, Weber’e göre. ikinci bir ahlak, Yahudi ahlakıdır, tefeci ahlakıdır.
1826 Devlet-i Aliyye’nin intihar tarihidir. Yeniçeriliğin lağvı ile sınıf-ı ulema yalnız kalmıştır. Dünya başkalaşmıştı. Ulema sükût etti ve halk tarihin dışına çıktı: Müstağribler.[1] Bunlar kendi ülkelerinden, mukaddeslerinden, mazilerinden kopmuşlardır. Bu bedbahtlar için Türk ve islâma ait her değer bir suçtur. Bunlar Batı ile Doğu’nun mukayesesini hiçbir zaman yapmamışlardır. Avrupa’da üç dünya görüşü vardır.
1. Hıristiyanlık,
2. Kapitalizm,
3. Sosyalizm.
Bunları Avrupa, insanlığa teklif eder. Kapitalizm iktidarda iken Devlet-i Aliyye islâm’ın kılıcı idi. Devlet-i Aliyye’nin dünya görüşü islâmiyetti. Gerçi 8. ve 11. asırlarda da Batı islâm’a meydan okumuştu ama bu Yunan düşüncesinin meydan okuyuşu idi. Yunandan mantığı aldık, batılları ve yalanları dehledik. Bizans karşısında, Hıristiyan Batı karşısında sadece gurur duyduk. Askeri siyasi mağlubiyetler, sınıf-ı ulemanın sahneden çekilişi, bir avuç bürokrat çocuğu olan müstağriblerin doğuşu..
Batının dünya görüşleri parça parçadır. Hıristiyanlık imtiyazları devam ettirmeğe yarayan bir bekçi idi.
Burjuvazi, şatonun payandası olan kilise ile mücadele etti. Akılcıdır.
Hıristiyanlık belli bir ölçüde cemiyetçi idi, burjuva dünya görüşü ferdiyetçidir, hürriyetçidir. Bütün dünyayı istismar etme hürriyeti. Burjuvazi bir taraftan işçi sınıfına, bir taraftan aristokrasiye karşı liberalizmi geliştirdi.. Bir kavga silahı idi, bir sınıf yalanıydı.
Türkiye insanı nasıl anlayabilirdi bunu? intelijansya (aydınlar sınıfı) batının yalanlarını taşımaya başladı. Bütün mantık çerçevesinden sökülmüş bir halita halinde empoze etmeye çalıştı. Zaten batı cemiyetinin bütününü ifadeden aciz olan liberalizmi de bir parçasıyla aldık. Pozitivist denen, manevi inançları kökünden söken ilimcilik. Aklın da, hürriyetin de karikatürünü aldık. Batı kafamızı bir düşünce enkazı ile yoğurdu. Ve insanımız eline verilen reçeteleri okumağa memurdur.
Felsefemiz yoktur ve olamazdı. Tek parti devri belli bir reçeteyi tek hakikat olarak sunmuştu. Batı ideolojilerinin büsbütün tatsızlaşmış sahte ve sahtekâr formülleriydi bunlar. 1960′dan sonra setler yıkıldı, Avrupa’nın yeni batılları büyük bir kesafetle hücum etti. 1960′a kadar Türk intelijansyası batı hakkında hiçbir fikre sahip değildir. Tek parti devrinde Türkiye’nin bütün irfanı Hachette’e gelen kitaplardan ibaretti. Efendisinin ilaçlarını çalıp içen uşak rolünde idik. 60′dan sonra Batı düşüncesi taarruz etti. Hazırlığımız yoktu. Beynimiz küçülmüştü ve düşünemiyorduk. lntelijansya batının yalanlarını tekrarlıyordu. Sosyalist düşünce bütünü ile geldi. Hangi şartlar altında doğmuştu, düşünmedik. Genç nesiller bu düşünce akımı karşısında sarhoş oldular.
Tanzimattan beri Türkiye’de iki şey yasaktı.
1. islâmiyet
2. Sosyalizm
Salib (Haçlı) için bir dehşet kaynağı idi islâmiyet. Avrupa islâmiyet ile meşgul olmamıza izin vermiyordu. Avrupa eserini tamamlamak için yeni bir zehir ihraç ediyordu. Düşüncenin dışında tutulmuştu yeni nesiller. Yunan düşüncesine karşı çıkmıştık 8. asırda. Sosyalizm karşısında aynı tavrı gösteremedik. ilimdi, batı düşüncesinin vardığı son duraktı.
Sosyalizm Türkiye için bir felaket oldu. Ama iyi tarafı da var.
Batı cephesinin parça parça olduğunu öğrendik. Sosyalizm bize batı düşüncesini tenkit etmek imkânını verdi. Bizi tenkide alıştırdı. Avrupa sömürgeciliğinin Asya’yı yiyerek büyüdüğünü öğretti.
Bir başka faydası da şu olmalı, sosyalizmin. Her ülkenin kendine göre hakikatleri olduğu gibi, sosyalizm de bazı ülkeler için doğrudur, bazı tarafları ile doğrudur.
Diyalektiği,[2] Marksizm’in kendisine de tevcih etmemiz gerekir. Biz böyle yapmadık. ilk temas birkaç nesli sarhoş etti.
Gençlerimiz, Avrupa’ya müteveccih bir tenkidi Marksizm’de buldular. Ama bizi kendi tarihimize sevk ettiği ölçüde Marksizm hayırlı bir yol gösterici olabilirdi. Marksizm Avrupa’nın 1800 ile 1850 arasındaki hakikatlerini aydınlığa kavuşturur.
Gençlere islâmiyeti öğretmemiştik, ecdadına hakaret etmeği öğretmiştik.
intelijansya Türk-islâm medeniyeti yoktur, Hun medeniyeti, Tatar medeniyeti vardır, ecdadımızdır diyor ve Osmanlıyı tarihten kazımak istiyordu.
lntelijansya Osmanlıyı inkâr etmek için bazen iran’a, bazen Yunan’a, bazen Turan’a kaçtı. Genç nesiller Tanzimat’tan beri karşılaştığı ihaneti görünce kendilerine bir sığmak aradılar. islâmiyeti bilmiyorlardı, tarihlerinden utandırılmışlardı.
Türkiye Tanzimat’tan beri bir başkası olduğuna inandırılmak istenmiştir. Genç nesiller Avrupalı olamayacaklarını anladılar. insaniyet bayrağını taşıyan yeni bir ideoloji buldular: SOSYALiZM.
O zamana kadar bir tek düşünce Türk insanına verilmemişti. Marksizm verildi. insanlık ismine sığındı. Nesiller bu aldanışı kanlarıyla ödediler. Türk insanının beşer düşüncesinden alacağı dersler vardır.
Elbette ki Batıyı tanımak zorundayız. Evvela düşman olarak sonra kendimizi tanımak için. Önce kendimizi tanımalıyız fakat kendimizi tanımak için de Batıyı tanımalıyız. Batıyı bütünü ile doğru kabul edemeyiz. Hakikatte hiçbir düşünce düşman değildir, her düşünce kanımıza karıştırılmak, millileştirilmek şartıyla doğrudur.
iMAN MUTLAKTIR, iLiM PARÇADIR.
idrâkimiz 1960′dan sonra yani batı bütün dişleri tırnaklarıyla karşımıza çıktıktan sonra uyandı. Nefis müdafaası idrâke, şuura ve ilme dayanır. Dünyanın en büyük medeniyetini kurmuş bir ülkenin çocuklarıyız. Karşımızda bir cihan-ı husumet var. Tanımamak suretiyle kurtulamayız batıdan. Onun hakikatini idrâk zorundayız. Marksizm’i tetkik etmek. Çünkü biz istesek de istemesek de Marksizm ülkeye gelmiştir. Ondan kurtulmanın çaresi, boğayı boynuzlarından yakalamaktır.
MARKSiZM BiR KISMI iLE iLiMDiR, BiR KISMIYLA iDEOLOJiDiR.
Mesela din afyondur sözü Katolisizm için doğrudur. Belli bir tarih realitesi için doğrudur.
Marx’ın burjuvazi için söyledikleri, kapitalizmin tenkidi için söyledikleri doğrudur.
iÇTiMAi iLiMLER CiHANŞÜMUL DEĞiLDiR.
TARiH TARAFSIZ DEĞiLDiR.
Batı, tarihi, batı insanının üstünlüğünü ispat etmek için yazar. Bütün sosyoloji bir mistifikasyondan (şaşırtma, gizemli bir hava verme, aldatma) ibarettir. Batıdan gelen cemiyetle ilgili her görüş yalandır. Bütünü bilen hiçbir zaman aldanmaz. “iKRA” (okuyunuz) emri. Marksizm’i bilirsek, ayıklarsak bizim için hiçbir tehlikesi yoktur ama Rusya’nın, Çin’in vermek istedikleri formüller içinde bir felakettir.
Marksizm bir kilisedir, düşmanlarımızın dinidir, istediği şekilde Türkiye’ye gelmiştir.
TÜRK iNSANI MARX’i AHMAKÇA REDDETMiŞTiR, YAHUT BiR AHiR ZAMAN PEYGAMBERi KABUL ETMiŞTiR.
Marx öldükten sonra tarih yürümüştür.
Marx’ın metodolojisi aslında islâm’ın metodolojisidir.
Hükümlerin zamanla değiştiğini islâmiyet düsturlaştırmıştır.
Marx Avrupa’nın hayasızlığını yırttı. Siz kendi gerçeğinizi kendiniz bulacaksınız, yeni baştan ele alarak değerlendireceksiniz. Beşerî hakikatleri elbette. iman mutlaktır, ezelidir.
BiZ MARX’IN HANGi HUDUTLAR iÇiNDE DOĞRU OLDUĞUNU GENÇLERE ANLATAMADIK.
Bizim nesil kendi hakikatlerimizi anlatmadı yeni nesle.
Türkiye’de düşünmenin kendisi yasaktı.
Biz bu yasakların kuştüyü yatağında yatarken düşman bizi sardı.
Bir islâm’ın Marx’tan korkacak hiçbir tarafı yoktur.
Gafletini telafi etmenin yolu, onları bilmektir, onlarla diyalog kurmaktır.
BUGÜN SAĞ HADIM EDiLMiŞTiR, MEVCUT DEĞiLDiR. Çünkü asırlarca konuşmamaya mecbur edilmiştir.
TÜRKiYE’DE SAĞ-SOL YOKTUR, DÜRÜST OLAN VE OLMAYAN iNSANLAR VARDIR.
Sağ-sol bizim tarihimiz içine yerleştirilemez. Batının bizi parçalamak için içimize soktuğu bir başka yalandır.
Şuurun tek şartı cehid (çalışma, çabalama, uğraşma) göstermek, okumaktır.
SORU:
Batıya tahsil için veya siyasi mücadele için giden gençler ne getirdiler?
CEVAP:
Milli intihardan sonra (1826) Mehmed Ali Mısır’a yerleşir. Önce Mısırlı gençler Fransa’ya gider. Batıyı görerek tanıyan ilk Ortadoğulu aydınlar Mısırlılardır.
Tahtavi Batıda anayasalar olduğunu, islâm ülkelerinde de bir anayasa yapılması gerektiğini söyler. Gerçi islâm’da adaletin mevcut olduğunu, ama bunu desteklemek gerektiğini yazar. (Kitabının Osmanlıcası var.) Bir meşrutiyetçidir.
Tunuslu Hayrettin Paşa, Tunuslu Ahmed Paşa‘nın yanında yetişir.
iLK DEFA iSLÂM ÜLKELERiNDE ANAYASAYI TUNUS YAPAR FAKAT VAZGEÇER. Hayrettin Paşa’nın bize öğreteceği çok şey var. Anayasa teşebbüsleri Mısır’da, Romanya’da da olmuştur. Hayrettin Paşa konservatizmle liberalizmi kaynaştırmak ister. Esas Mukaddimedir. Avrupa devletleri hakkındaki kısım. 360 sayfa.
1878′de Ahmed Süreyya Bey tarafından tercüme edilmiştir. Tanınmaması teessüfe şayandır. Asr-ı saadeti istisna edersek, Osmanlı islâmiyet’in şevket devridir.
SORU:
Yeni kelimeler?
CEVAP: Harflerimizi değiştirmemizi ilk defa teklif eden islâm düşmanı Volney‘dir. Münif Paşa’nın hocasıdır.
Dil davası yoktur, Intelijansyanın yabancılaşması, başkalaşması, düşmanlaşması vardır. Türkiye’de halk kendi kitaplarını, aydın ise Batı’nın kitaplarını okur. Halkın anlayacağı bir dil konuşmaktan elbette ki utanacaklardı. Sonra Kur’an’daki kelimelere tahammül edemediler.
Münevvere (aydın) kelimelerde bile tahammül edemediler.
Hakikatta dil davası yok.
Türk insanının hafızasının iğdiş edilmesi var.
Türk aydınları hain miydiler?
Hayır, hazırlıksız idiler.
Felaketin ikaz değeri vardır.
Kavganın son merhalesindeyiz.
YA HAYAT, YA ÖLÜM.
iç ve dış düşmanların meydan okuyuşuna cevap vermezseniz, Türk kavmi kaybolur.
istikbalin bütün sorumluluğu sizlerin omuzundadır”.[3]
[1] ‘müstagrip’ ya da ‘garbiyatçı’ yahut, daha iyisi oksidantalist’! doğu’yu, bir batı’lı olarak söylemleştiren anlamında ‘müsteşrik’in, ya da ‘şarkiyatçı’nın yahut daha iyisi, ‘oryantalist’in tam karşıtı: batı’yı bir doğu’lu olarak yeniden inşa edip söylemleştiren kişi!
marksist yapılanmanın bütün elemanlarında teorik yanlışlara kusurlara rastlanır.
marx'ın teorisini açıklamak, olumlu bir duruma sokmak için yeni bir totolojiden faydalanmak ve her çeşit hükümetin uzun ya da kısa vadeli de olsa er ya da geç burjuvazinin ekonomik ve sosyal çıkarlarına hizmeti görev edineceğini belirtmek mümkündür. bununla birlikte bir teori bile marksist teorinin kalitesini artırmaya yetmez.
üç gram beyniyle faşistlerin yazmaması gereken başlıktır. son 200 yılın en büyük felsefecisinin üzerine ömür harcadığı bi düşünce sistemidir. bu yaklaşım dünyanın bir cok yerinde emperyalizmi yenmiş berhava etmiştir. ırkcı faşist akıl emperyalizmin gizli köpeği olduğu icin arada atar tutar marksizme . tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok.