ben ne dedim kardeş sen ne diyorsun? marksizm bir tezdir, bildiğin akademik çalışma tezi gibi birşeydir. marksizmle ancak fikir değil tarih olarak çatışabilirsiniz, komünizm hala güncelliğini koruyor taki kapitalizmi sonsuza kadar tarihin çöp tenekesine yollayana kadar da savaşı sürdürmekten kaçınmayacak ve bırakmamaya ant içmişizdir.
(bkz: gogoluncorabi)
Marksizm birçok isabetli düşünceyi barındırsa da en nihayetinde yanlışlarla dolu bir ideolojidir. En başta siyasete ve hümanizme bulaşmış ve fikirsel olarak kısırlaşmıştır. Geleceği kurmak için marksizm bize yardımcı olabilir fakat tamamen Marksist bir gelecek tasarlamak bizi sınırlandırır. Kendimizi ideolojilerle ifade etme gibi bir zorunluluk duymamalıyız.
dostum marksizmin humanizme bulaşması onun zenginliğini sadece zenginliğini değil insancıllığını garanti altına alır. zira hümanizm insancıllıktır başka birşey değil.
(bkz: gogoluncorabi)
Marx, Hegel ve Feuerbach'ı, Bauer ve Stirner'i hümanist olmakla eleştirmişti. 20. Yüzyılın en isabetli marksist filozofu Louis Althusser marksizm'deki hümanist eğilimleri yanlış bulmuştu. Hümanizm materyalist bir düşünce için mide bulandırıcıdır.
hümanizm sosyalizmin katilidir de ondan dostum benim. bu iki ideoloji birbirini bir yerden sonra dışlar. çünkü hümanizm de herşey ahlak ilkelerine göre düzenler ama marksizm basit bir ahlak ilkesinden çok tarihi zorunluluğa dayanan bir kuramdır. aslında marksizm şudur: tarihin bir itici gücü vardır ve tarihi sürekli iteler, bazen o kadar iteler ki tarih sınıfları harekete geçirir ve devrimler meydana gelir. bu marksizmin sosyolojinin (senin gibi) bir bilgi yığınıyla herşeyi açıklayan karmaşıklığını , basit olmayan yapısını yok ederek, basit kavramlarla bir marksist sosyoloji kurması ilkesidir. marksizm hem sosyolojidir hem de değildir ama sosyolojiyi geliştiren tek bilimdir. aynı zamanda bilimdir hem toplum bilim hem de anlambilim, aynı zamanda da bir kavramdır. hem de herşeyi açıklayan bir kavram. sevgiler
Birbirini naks eden bir sonuç çıkan mantıksal bütün düşünceler dogmadır. Dogmalar, dogmaya sahip insanları (aynı inanca sahip) birbirine benzetir ve kendinden olmayanı dışlar.
Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce ...
Egemen sınıflar bir komünist devrim korkusuyla tir tir titresin.
Proletaryanın zincirlerinden başka kaybedecekleri şeyleri yok, kazanacakları bir dünya var. Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!
Kuşkusuz hakkında aynı fikirde olan bir çift insanın bile olmadığıdır. Yine üzerine her beyan ayakları yere basmaktan çok Havada asılı kalmaya yakındır. Marks, bir isim, kişi olmayı ve Marksizm olarak ideoloji(?)ye atıfta bulunulan değil, bir imza olarak, hiç yaşamamış ama şahit olan olarak ele alınmalıdır. Zira bu, marksizmin - biraz olsun- var olduğu hayal edilen muhtevasını, işaretini ve odağının, muallel ilerleyemeyişini acziyetten daha çok mağduriyet olarak gösterebilir.
Marksistler Marksizm için her anlamda temel, ana, en mühim süreci hatta menşe ve başlama noktasını görmezler. Marks'ın gördüğünü, bunu, doğru şekilde gördüğü bile tartışılır.
Bu kimseler (deloma)"pragma"tos, (deloma) "praksis" ile onoma ve rhema'nın işaretleşirliğini, nedenli ilişikliğini, bundan kaynaklı Marksizm eleştirilerini basit düzeyde bile kavramadan, bırakalım kavramayı duymadan, hatta duysa da kayda bile almadan Marksist olduklarını iddia ederler. Ki marks bile praksis ile Rhema...