marksizmin yükselişi, zirve noktası ikinci dünya savaşı öncesine rastlar. her ne kadar bu savaş sonrası iki dünya gücünden biri marksist olduğu iddiasıyla varlığını sürdürse de genel olarak marksizm savaş sonrası güç kaybetmiştir. ama asıl güç kaybı sscb'nin çöküşü sonrası gerçekleşmiştir. troçkistler sscb'yi sosyalist olmamakla suçlarlar, bu tartışıladursun bu ülke çöktükten sonra marksist görüşler zayıflamıştır ve modern avrupa ülkelerinde sürünmektedirler. bir iki eski sscb uydusu ülke ve fransa dışında marksist partiler -gerek legal gerek illegal- insan yaşamlarına etkileri bakımından sıfır denilebilecek noktadadır. burada ülkemizdekilerden bile daha aciz durumda olduğunu söylemek pek yanlış olmaz.
kuzey kore ve çin gibi sözümona komümist ülkelerin durumları da ortadadır. mao şimdki çin'i görse sevimsiz kafasına bir tane sıkardı herhalde. bir de güney amerika olayı var. burada sosyalizmin yükseldiği doğrudur fakat bir teorisyen var mıdır? yoktur. yüz yıllık söylem kullanmaktadırlar. ayrıca bu hareketlerin ne kadar enternasyonal olduğu da tartışmalıdır.
sonuç olarak; marksizm son dönemlerini yaşamaktadır. teorisyen çıkarmaması da normaldir. biz gördük çocuklarımız da görür ancak mesela torunlarımız marksizmi veya sosyalizmi eski bir ideoloji olarak anabilirler. sürpriz olmaz.