Marksizm, bilimsel sosyalizm olarak bilinen ideolojinin kurucu isimlerinden Karl Marx'ın görüşlerini temel alan öğretinin genel adı. Marksizm bir ögreti olarak siyasal, ekonomik ve felsefi bir bütünsellik içerir.
Maksizm, ideolojik alanda, esas olarak sınıflar savaşımı teorisini ortaya atan ve bu savaşımın zorunlu sonucu olarak proletarya diktatörlüğüne ve oradan da toplumsal eşitlik ve özgürlük dünyası komünizme varılacağını öngören bir ögreti olarak tanımlanır. Marksizmin farklı türleri olmakla birlikte, bu türlerin ortak öğeleri bulunmaktadır. Ancak Marksizm türleri, bu öğelerin tanımlanmasinda da farklılıklar gösterir.
Örnegin, kullanılan yöntem, aynı zamanda Marksist felsefi düşüncenin tanımlamasını da veren ve bilimsel bir yöntem olarak sunulan diyalektik materyalizmdir. Marx bu yöntemi Hegel'den almış ve kendi ifadesiyle, Hegel'in başaşağı duran yöntemini ayakları üzerine doğrultmuştur. Öte yandan Feuerbach'tan da materyalizmi almış ve yeniden değerlendirerek kullanmaya başlamıştır. Diyalektik materyalizm bu bileşimin bir ürünüdür. Diyalektik materyalizmin toplumsal-tarihsel alana uyarlanmak üzere uyarlanmasıyla da ortaya yeni bir bilim oldugu varsayılan "Tarihsel Materyalizm" çıkmıştır.
Diyalektik ve tarihsel materyalizm sayesinde, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren açıklanması ve özellikle sınıflı toplumun kuruluşu, ilkel Komünal Toplumdan Komünizme gelişmesi ve varacağı aşamaların maddi toplumsal yapıdan çıkarılması amacıyla çalışmalar yapılmıştır. Bu toplumsal-tarihsel gelişme temelde maddi bir süreçtir, yani her tür iradeden bağımsız olarak, kendi iç yasaları gereği bu süreç ilerlemektedir. Bununla birlikte Marksizm'de iradenin yadsındığı söylenemez, aksine belirgin bir sekilde iradeye yer verilir. Bu irade bireylerin ya da belirli bir gurubun iradesi değil, işçi sınıfının iradesidir. Burada Marx'ın teorisi, toplumsal maddi kosullar ile işçi sınıfının iradesinin çakışmakta olduğunu öne sürer. Bu şekilde Marx, kapitalist toplumsal yapının çözümlemesine, maddi çelişkilerinin ortaya konulmasına ve bunların değiştirilmesinin yöntemlerinin bulunmasına yönelir. Çünkü, Marksizmin düsturlarından ilki, aslolanın dünyayı anlamak değil onu değiştirmek olduğudur.
Marksizm siyasal, toplumsal ve kuramsal/felsefi alanda son iki yüzyılın ana akımlarından birisi olmuştur. Ekonomiden siyasete, ideoloji teorisinden edebiyat kuramlarına, bilim felsefesinden estetiğe kadar pek çok alanda Marksizm önemli bir çığır açmıştır. Bu eğilimlerin başat özellikleri ise, materyalizmde ısrar ve mevcut olanın eleştirisi olarak belirtilebiliebilir. Gerçi Sovyetler Birliği gibi bazı örneklerde, Marksizm, mevcut olanın savunulması konumuna geçmiştir, ama bu tutuculuğun eleştirisini yapan Marksizm yorumları da olmuştur.
Bu bakimdan Marksizm yalnızca Marks ve Engels gibi teorisyenlere ya da Lenin ve Mao gibi Marksist siyasetçilere ait bir şey degildir; aksine, Marksizm, Marksist düşüncenin doğumundan bugüne kadar, teorik ve politik alanda Marksist olarak etkinlik gösterenlerin tümünü kapsamaktadır.
avrupa merkezli bir fikir akımına bağlı kimse. karl marks'ın felsefesini benimsemiştir. ancak bunlardan türkiye'de bulunmaz. bulunduğunu iddia edenler ise marks'ı, marks'ın hegel'i tepetaklak edip yorumladığı biçimde tepetaklak ederek yorumlarlar. bunlar baskıcı, faşist anlayışlarla birlikte hareket etmekten rahatsızlık duymazlar. ayrıca marks'ın bütün düşünsel mirasının ana kaynaklarından da mahrumdurlar. (bkz: http://devriye.wordpress....-marx-dogubilim-ve-incil/)
özellikle bu topraklarda; batının, doğuda sömürge tipi insanlar yetiştirme geleneğine farklı bir açıdan kaynaklık eden insanları tanımlamak için kullanılan kelime. bir yanıyla sömürüye karşı geliştirildiği iddaa edilen bir akımın detekçilerinin büyük bölümünün sömürge tipi solcular olması ayrı bir ironi, yarı-cahil bir niteliğe sahip olmaları da o derece tehlikeli.
Çağımızın popüler kültürü ; "sosyalizmin" fikir babalığını da yapmış olabilir.
eşitliğin ve materyalizmin temmelleri bir külfette eritilince, yeni bir siyasi akım meydana geldi. dünyayı kasıp kavuracak olan yepyeni bir akım. milyonları peşinden sürekleyecek yepyeni bir akım. ismi sosyalliğe, eşitlikçi bir yapıya dayanan yepisin yeni bir akım.
markxlar, leninler,stalinler tarafından parça parça dağılıp mezhebe dönüşecek olan yepyeni bir akım. hayatın müşterekliği adına dayanacaktı. kalıplaşmış insanlara bir bir yedirilmeye çalışıldı. kimisi kültürü ile vurdu kimisi silahı ile. burjuva dünyasının kökünü kurutacak yepyeni bir akım.
"idealistler mi haklıydı yoksa materyalistler mi ? "diyerek başlıyordu bakunin kitabına. o bile yepyeni ayrımcılıkların kurbanıydı. idealistler diyerek ayakta kalmaya, dünyayı ayağa kaldıran bu akıma kafa tutmaya çalışıyordu. dünyanın dört bir yanında ilgi gören yeni yaşam biçimi karşısına kapitalizmi almış çetince savaşıyordu. insan ruhunu ikinci plana iten materyalistler insan ruhunun direnişi ile karşı karşıya kaldılar. belki de kapitalizmden çok insan insiyatifi bozuyordu tüm işleri. sonra patır patır dökülere ütopya olmaya koşuyordu veyahut yeniden dirileceği gün için uykuya dalıyordu.
çağımızı popüler kültürü ; "sosyalizm" in ana başlıklarıyla gelişimi ve çatışımı bu şekilde oldu.- bilgi eksliği veyahut yanlışlığı adına pek önemli bir vesvese değil. çünkü asıl değinmek istediğim şey böyle siyasi bir güncenin şimdilerde anarşizim kıvamını almasıdır.-
bu cümleyi duyan arkadaşlarım şaşırmasın ! tarihin gelişimi üzerine evreleşmiş bir fikir "kültür yoktur" kıvamı içerisinde ezilip büzülüp bir kültür halini aldı. nicedir ki insanlar giydikleri şeyleri buna göre giymekte, takması gerektiklerini bunlara göre takmaktadır. kendi kültürleri ile çatışma halindedirler.
birikim gerektiren bu siyasi hayatın kıta sahanlığı dar, denizi ise derindir. insanlar ki ; babadan oğla basmakalıp fikirlerle günümüzde bu denizi sığılaştırmaktadır. okumak yerine inanmamaya inanmayı ,eleştirmek yerine ise bir kültür kıvamına kabullenmeyi aşılıyor haldedir. bu vesile ile samimiyetten uzak ve asimile vasfına yakın müşküllendirmeler gözümüze çarpmaktadır. yine siyasi bir hayatta gelişim gösteren bu akım çağımızın popüler kültürü olarak gençlerimizde yer etmektedir. anlamak yerine imgelere dayanmak , simgesel öğelerle fazlaca sevişip düşünsel faaliyetleri kısa tutmak nicedir izlenir oldu.
belirli başlıklarda çok dallandırılabilecek olan konuyu diğer arkadaşların fikirleri üzerine de salıvermek isterim. bu yüzden düşünsel faaliyeti kısıtlı olan şu beynim arkadaşlarıma şunu söyler ;
düşünün ! en basitinden insanların çıplak halini düşünün.
marksizm'e göre dünya kapitalizmi yaşadıktan sonra toplumlar birer birer proleterya diktatörlüğüne dönecek, bu sürecin sonunda da bütün dünya komünizme geçecektir. tez-antitez-sentez mantığında ilerler marksizm.
marksismin temelleri marxla atılmamıştır bu düşünce iranlı bir yazar tarafından marxdan yüzyıllar önce atılmıştı. Marksizmin kökenini taa platona kadar dayandırabiliriz.
marksizm in türkiyedeki yansıması kemalistler olabilir. mustafa kemal atatürk ü bir geçim kaynağı olarak görürler. almanyada bunu adolf hitler temsil eder. marksizm ile nazileri karşılaştıracak olursak marksistler orta asyada milyonlarca türk müslümanı öldürmüştür. naziler ise binlerce yahudiyi öldürmüşlerdir.