market alışverişi yapılır, kasanın başına gelinir ürünler bitaraftan kasiyer tarafından hızlıca geçirilirken sizin onları poşetlere koymanız gerekirya hani işte o poşetleyebilmek için öncelikle poşetin ağzını açabilme sorunudur bahsedilen * , zaten siz aldıklarınızı diğer müşterinin ürünleri gelmeden ortadan kaldırmayı hedeflerken araya kasiyer girer bilmemnekadar diye tutar ödemeniz gerekir, ödeme işi ile uğraşırken ürünler orda duruyodur hala ve poşet açma sıkıntısı içinizde dağ gibi büyümüşken kasiyer elinize fişinizi, paraüstünüzü vs. tutuşturur, onları bitarafa sıkıştırmaya çalışıp allahım bi çıkabilsem artık diye düşünürken diğer müşterinin ürünleri sizinkilerin yanına eklenmeye başlamıştır bile, neyse uzattım zor iş vesselam market alışverişi bazıları için..
bizzat kendimden bilirim. her seferinde olur bu olay. hatta insan bazen kendi kendine "ulan koskoca üniversite bitirdik, bi torbayı açamıyoz" diye hayıflanır.
market kalabalıksa ( bayramlardan once felan )daha bir telaşa düşme ve açamadın, koyamadın,bizimkilerle başkalarınki karışacak şimdi diye sürekli senin gozünün içine yanındakiler bakarken senin poşeti açmaya çalışma çabalarının oluştuğu bir durum.
kasiyer kızın on kat somurtuk bakmasına neden olan durum. bi günde güler yüzlü kasiyer kız denk gelsin yahu. hemcinsiniz olduğundan daha çok alaycı bakar. kadın dünyasının koşulları zor dostlarım rekabet çok... sçacam bi gün ama du bakalım.
daha kasaya gelmeden * huzursuz eden durum. eğer iki kişiyseniz biri poşetleri açarken diğeri parayı falan öder amma velakin tekseniz ağzı acılmayan poşetlerle boğuşmak zorunda kalırsınız.
sırada bekleyen müşteriden küfür yeme tedirginliği, bi poşeti açamamanın verdiği eziklik duygusu, sürekli biri sizi izleyip gülüyo hissine kapılmak... tam bi kaos.
Ancak bazı marketlerde kasanın sonunda bir personel görevlendirilerek market tarafından bu sorunsal muhteşem bir şekilde çözülmüştür. Siz aldığınız ürünlerin kasiyer tarafından okutuluşunu huşu içinde seyrederken bu görevli ve de zaten poşet açma işinde uzman olan personel aldıklarınızı seri bir şekilde poşete doldurur. Son ürün de barkottan geçtiği an tüm aldıklarınız poşetlenmiş olarak size teslim edilir, size de sadece para bayılmak kalır.
Bu iyiliksever ve müşteri dostu zihniyete sahip market yöneticilerini canı gönülden kutluyor başarılarının devamını diliyoruz vesselam.
(bkz: müşteri dostu market yöneticileri)
kimi zaman tek başına yapamadığın hatta o an yakında kim varsa yardımına muhtaç kaldığın durumdur. sırada bekleyenleride düşünürsek oldukça stresli bir hal alabilir.
poşetin ağzına...üflesen de,poşeti parmak uçlarınla buruştursan da,üç mühendis bir araya gelip yine başarılamayan,insana stresli dakikalar yaşatan durumcuk *
uyuz eden bir durum olduğu gibi kasiyerin tip tip bakıp "açmanıza yardım edeyim mi?" demesi, içinizden "lan ben açamıyorum zilli sen nasıl açacaksın" mantalitesiyle 2 saat uğraşıp açamadığınız poşeti kasiyere vermeniz, kasiyerin onu 2 saniyede açması. bakışlar üzerinizde olduğu için illaki bir cümle kurup kendinizi aklamalısınız;
- olm ben 2 saat gevşettim tabi bu aldı direk açtı, dermanı kalmamıştı zaten poşetin direk açılacaktı, ulan ne şansılın lan allahsız kasiyer.
poşetin ağzını açmak için,insanoğlunun gününün 1+5/12 sini işgal eden ve markette sırada bekleyen teyzenin buruşmuş poşete tuhaf tuhaf bakmasına aldırmadan,aldıklarını yerleştirmenin keyfini,tuhaf bir şekilde,elde edilen gururu yaşatan durum.
süpermarketten alış veriş yapan herkesin başına gelen şey. aldığınız zımbırtılar birer birer bipleyerek önünüze yığılmaya başlarken bir poşeti açmak için olmadık yollar denersiniz. tırnağınızla denersiniz olmaz, üflemeye çalışırsınız olmaz, bu esnada sıra sizden sonraki müşterilere gelir ancak malları poşete doldurup parayı veremediğiniz için onlar da beklemek zorundadır. cık cıklamalar eşliğinde kasiyerin sabırsız bakışlarına maruz kalarak amına koyayım bu poşetlerin eskiden ne güzel file varmış derken artık sabrınız taşar sikerim böyle işi almıyorum lan der marketten çıkar gidersiniz. *
genelde poşetin yan tarafındaki içe dönük kat yerinin iki tarafı tam üst üste gelmez. bir tarafı daha geridedir. üst üsteyse de pek farketmez, biraz daha zor açılır. bu katları kulpa yakın tarafından iki elinizin baş parmaklarıyla ayırıp yukarıdaki kulpa kadar açarsınız. bu arada poşetin ağzında, kulp tarafında gavur a ğzı kadar bir açıklık oluşur**.
alışkın olmayanların çok sık yaşadığı bir sorundur.
orada saniyeler, dakikalar geçirip rezil olmanıza neden olur.
en sonunda kasiyer; "ver artık da ben açayım!" der.
bugün,saat 10'a doğru geliyor saat.son 6 aydır saat 4'de kalktığımdan babam tuvaletten çıkınca veriyor emri:oğlum git marketten ekmek,yumurta...vs al diye.neyse tabii hazırlanıyorum ve gerçekten hoşlandığım bir kız var bu markette.oraya gitmeden bir kaç üst baş düzeltmesi yapıyorum ve sabahla öğlen arasında gezinen bir günde ayazın o dopdolu yağmurları arasında elimde tuttuğum şemsiyemle bir şövalye misali çıkıyorum kapıdan,vazgeçemediğim bir huyum var:dışarıya terlikle çıkmak,işte ben de beyaz atlı prenseten ziyade keskin kılıçlı sandaletli kara şövalye misali bir kasıntı bir özgüvenle giriyorum marketten içeri.listede pek çok yazılı,o sırada ezberlemeye de üşendiğimden daha girişte tespit ettiğim güvenlik kameralarının beni göremeyeceği bir açı bulup gizlice cebimdeki listeyi çıkarıp bakıyorum neler yazılmış diye.her şey tamam lakin ablamın sık sık tembihlediği minflöy hamurunu bulamıyorum.kasiyere gidiyorum-hoşlandığım kız henüz olay yerinde değil-ona soruyorum karşıdaki dolapta diye baş parmağıyla işaret ediyor.işte asıl ikilem burda karşıda 4 tane dolap var,onu soruyorum,deneme yanılma yöntemiyle dolabı bulsam da minflöyü bulamadığımdan olsa gerek kasiyer abla hemen yanıma gelip derin dondurucunun derinliklerinden çıkarıyor onu ve onun gözlerine masum bir ceylan bakışı atarak teşekkür ediyorum ama o da ne!biricik aşkım beni başından beri görmüş ve o an bütün özgüvenim sıfıra iniyor,ardından bütün malzemeler barkotta okutuluyor ve işte karşıma yine bir zorluk çıkıyor:poşet açma.ben yıllardır poşet açamıyorum,elime tükürdüm kaydı elim olmadı,elim kupkuruydu tutamadım poşeti yine kaydı,üflemekten kızarıp bozardım olmadı ve bu kabus bu sever hoşlandığım kız önünde yine gerçekleşecek miydi?tabii ki öyle oldu,uğraştım,uğraştım ve uğraştım.tam kasiyer kız yardım edecekti sonunda poşeti açtım,evet.evime eksi 1'e inmiş bir özgüven ve notre dame kamburu'ndan beter bir kamburlukla geldim,sandaletler yüzünden ayaklarım ıslandı,zaten moral bozukluğuyla kılıcım dediğim şemsiyemi açamadım,çünkü ben onursuz bir silahşor olmuştum.
sonuçta diyeceğim odur ki asla sevdiğiniz birinin önünde poşet açmaya çalışmayın,-klişe ve kötü bir söz olabilir ama-poşet olma ihtimaliniz vardır.
edit:minföy diye bahsettiğim hamur,aslında milföy hamuruymuş.*
her seferinde bir yığın ürünün önümde birikmesine sebep olan sorundur.
annemler para işleriyle uğraşırken, ürünleri poşetlere doldurmak bana kalır..
ilk başlarda sinirlenirdim; artık sakin sakin açana kadar bekliyorum..
bazen tek bir poşeti açmak 45 saniye sürse bile *
isaret parmaginizi dilinizle islatmak sureti ile posetleri kolay kolay acmanizla onune gececeginiz sorun. ancak o parmaklarla 10 dakika once camur cepelek icindeki taze soganlari ellediginiz, lesh gibi patatesleri avucladiginizi hatirlayinca sorun olmaktan cikip kabusa donen hadise. bunun da onune su sekilde gecilebilirki markette mumkun oldugunca sag el kullanilir ve ozellikle sebze-meyve reyonunda sol el cebe sokulup saklanir. kasada ise gonul rahatligi ile sol el isaret parmagi dil ile islatilabilir. ayni zihniyetin insani kapi kolunu da dirsekle acar.