sağ elin baş ve işaret parmağı itina ile ağza sokulup yalanır. torbanın ağzı hışır hışır sureti ile açılmaya çalışılır.... çalışılır, denenir, hain torba açılmaz. kasadaki kıza bakıp gülümsenip, tekrar parmaklar yalanır, bir yandan akılda domuz gribi, o torbaya sizden önce kimlerin dokunduğu, hangi şartlarda üretildiği gibi düşüncelerle... tekrar denenir... ya başarılır, ya da kasa sırasındakilerden birine sinir gelir, "durun yardım edeyim" denip, "hadi seni bir an önce yollayalım beceriksiz de sıra bize gelsin" denmeyip, o uyduruk torba yığınına beraberce dalınır. tabii ki bu noktada eğlenceli olan o yardımsever kişiliğin de torbayı açamamasıdır. en sonunda kasadaki kız zorlama bir gülümseme ve hudini tadında bir el çabukluğu ile peşpeşe iki üç torbayı açıp elinize tutuştururu ve "bir an önce defol git" bakışında "sıradakiiii" diye bağırır.... rezillik...
uygunsuz bir yerde aceleyle kızın sütyenini çıkartmaya çalışmaya benzer. beceriksizliğin doruklarında paniklersiniz. iki baskı vardır. kıza rezil olursunuz, amaca ulaşamadan birilerine yakalanma baskısı hissedersiniz. neyse kızın bakış açısı olayı değiştirebilir. daha önce hiç sütyen çıkarmamış pardon hiç poşet açmamış taze oğlan diyebilir. kızın size yardımcı olup poşetini açmasını bekleyebilirsiniz.
edit: birde gece karanlığında aleti deliğe sokamamak veya anahtarı deliğe sokamamak da aynı hissi vermektedir. yardım gerekir efendim.
kasiyerin "buyrun efendim" diyerek açık bir poşet vermesiyle son bulan sorundur. müşteri güzel bir kız kasiyer de erkekse kasiyerin kahraman gibi hissetmesine yol açar. ama dandik bir olaydır neticede.
başınıza bi kaç defa aynı kasiyer varken denk geldiyse; kasiyerin sizin gerizekalı olduğunuzu düşünmesini sağlayan durum. çoğu zaman off gene aynı kasiyer dedirtir.
biz kurs alacağımıza akıllı poşet yapalım dediğim önermedir. bi yarışma açacam valla herkes en ideal poşet nasıl yapılır yollasın projelerini. poşet sektöründe devrim olur. kolay açılan poşetler. vay beee...
toplu taşıma aracına bindiğinde akbilin yada bukart ın boş olduğu alarmını verdiği an yaşadığın şeydir. böle bi daralma tutar bünyeyi gider, iq nu 15 e çeker etrafı izlersin.
insan hayatının en acıklı sahnelerinden biridir bu...
*dıt
*dıt
*dıt
-ya eşşeğin siki dıt dıt dıt, az bi yavaş ablacım, elim ayağıma dolaştı burda
-sorun nedir beyfendi?
-açılmıyor poşediniz yaaa
-ben yardımcı olayım
-yardımcı olacaksan, azcık yavaş dıtdıtla, panik oldum senin yüzünden
-beyfendi sıra var, acele etmemiz gerek
-almıyorum lan, nalet olsun size de poşedinize de...
şu yüzyılda hâlâ poşet açma çilesiyle uğraştıran zihniyeti kınıyorum ve ona laflar hazırladım.
çok sinirliyim hacullah öyle böyle değil. daha az önce yahu, daha az önce.. o sarışın güzeller güzeli kasiyerin önünde yaşadığım trajedi yüzünden.. ııııııhhhhhh!! yemin ederim gidip bombalıcam o marketi, bu rezillik ne lan ? o kadar para verip alışveriş yapıyoruz üstüne gördüğümüz muameleye bak! deveden hendek atlatsan daha iyi lan! paramızla rezil oluyoruz amınakoyayım.
şimdi hacı gitmişim markete, alacağım üç beş parça bişey. aldım alacağımı, gittim kasaya. iş çıkışı zaten, bir kuyruk bir kuyruk sorma.. kasada da sarışın ve süper güzel bir hatun var. iki kelime muhabbet etsek hemen evlenme teklif ederim yani, o derece.. tamam abarttım ama çok güzel hatun. öhm neyse.. geçirdi ürünleri kasadan, bi' tane poşet çıkardı önüme, benden sonraki müşterinin ürünlerini geçiriyor. bu arada ben poşeti açmaya çalışıyorum. açılmıyor. ellerim kirli. sikseler yalamam o parmakları. artık en son poşeti dirseğimle bedenime kıstırarak iki elimle combo yaptım ama nafile. üstünde tepinsem mi diye düşünürken arkamdaki müşterinin de en az kasiyer kadar güzel olduğunu farkettim. iyice terledim. yok, ı-ıh, kesinlikle açamıyorum. kız gözucuyla baktı ama bişey demedi. bu, onunla evlenme fikrimi baltaladı ama konumuz bu değil. en sonunda 'ehe..ya pardon açamadım da açabilir misiniz zahmet olmazsa..' demek zorunda kaldım. hiçbir şey demeden poşeti alıp açtı ve önüme koydu. iki saniye sürmedi açması, işine geri döndü hemen. bu arada arkamdaki kadının da bana baktığını farkettim. aaaaaarhhhgğğğhhh!!!11bir.
yer yarılsa içine girsem daha iyiydi amınakoyayım. yer yarılsa içine girseydim daha iyiydi!!11
poşet ve poşetçiler federasyonuna bir çift lafım var:
'ahlâksız ve sorumsuz amcaoollarısınız!!1!11bir'.
tamam kızmayın değilsiniz ama lütfen bir daha olmasın, o cağnım kasiyerin hatrına susuyorum.
o yüzden kasa sonlarında bekleyen poşet açıcılar mevcuttur. reyonerler genellikle bu görevi üstlenir. akabinde müşterinin minnet dolu bakışlarına maruz kalırken duygusal anlar yaşanır.kaçınılmazdır.
uğrunda kurs veya özel ders alınası durumdur.
en aceleniz olduğu anlarda özellikle inatlaşan bu poşetin, sırada bekleyen diğer alışverişçilerden küfür yemenize sebebiyet verdiğini düşündükçe daha bir açılmaz o poşet, daha bir karışır ortalık...
sıkıntı veren bir durumdur, bu poşetlerin doğaya zarar verdiğini market yöneticilerine şifahi olarak bildirmeme rağmen bir sonuç alamadım. hem doğayı hemde market müşterilerini rahatlatmak için bu poşet denilen nesneleri kaldırmaları için mücadeleme devam ediyorum.
poşetle ilgili bir anımı hatırladım şimdi. yıl 1984, yurt dışından ülkeme döndüğümde, bir bakkaldan yüklü bir alışveriş yaptım, bakkal poşet istermisiniz diye sorunca poşetin ne olduğunu bilmediğimden hayır istemem diye cevap verdim. peki bunları nasıl götüreceksiniz diye sorunca uyandım, alim bi tane dedim. böylelikle türkçemize bir yabancı kelimenin daha girdiğini öğrenmiş oldum.
hohlama yöntemi denilen, yazmayan tükenmez kalemlerde de kullanılan fakat pek de işe yaramayan bir yöntem ile üstesinden kolaylıkla gelinebilecek bir sorundur.
Poşete değil tabi parmak uçlarına hohlamak lazım.
parmak yalama yöntemine göre daha başarılı olmasa da daha hijyeniktir.
çözümü gayet basit olan sorun.
hemen baş parmağımızla işaret parmağımızı dilimizle ıslatıyoruz.
akabinde bu ıslak parmaklar arasına poşeti alıyoruz - porno film anlatıyor gibi hissediyorum kendimi- ve birbirlerinin zıt yönünde ovuşturuyoruz. poşet açılmıştır. afiyet olsun.